Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, uzaktan eğitim sürecinin çocuklar için birçok sorunu beraberinde getirdiğini ifade ederek okulların bir an önce açılması gerektiğini belirtti. Gezici, eğitimde eşitsizlikler olduğunu vurgulayarak, “Üniversite öğrencileri ve velilerle birlikte 30 milyon kişiyi ilgilendiren eğitim hakkını sürdürülmesi için herhangi bir düzenleme yapıldığını görmedik. Uzaktan eğitimin eşitsizlikleri çok derinleştirdiğini biliyoruz. Bir an önce bütün tedbirlerin alınarak ve öncelikle salgının baskılanması sağlanarak çocuklarımızı okullarda görmek istiyoruz” dedi.

Haber: Aslı AKIŞ

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, yaptığı açıklamada, uzaktan eğitim sürecini ilişkin eleştirilerde bulundu. Okullarda yüz yüze eğitime başlanması için herhangi düzenleme yapılmadığını kaydeden Gezici, uzaktan eğitimin veliler, öğretmenler ve öğrenciler açısından yarattığı sorunlara değindi.

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Bolu’daki okullarda sosyal mesafenin korunması için şartların uygun olmadığını ifade ederek, “Bolu’da merkezdeki okullarımız kapasitenin üzerinde olduğunu biliyoruz. Bu nedenle alt yapı yetersizliği, yeni bir ek ders, yeni bina imkanı sağlamadan,  ek öğretmen ataması yapılmadan seyreltilmiş okul olarak açılmasını istemiyoruz. Sosyal mesafeyi sağlayacak koşulların Bolu’daki okullarımız için imkansızdır. Okullarımızın çoğunda, özellikle Anadolu liselerinde sınıf mevcutları 40 civarındadır. Sınıf mevcudu kalabalık olduğundan sıkışık bir ortamda oturuyorlar. Dolayısıyla yeni bir derslik planlanmadan, yeni bir bina, mekan çözümü bulunmadan sosyal mesafenin korunması mümkün değildir. Bu hem eğitim emekçileri yetersizliği açısından, seyreltilmiş sınıfta, sınıf bölündüğünde ek bir personele ihtiyaç var. Bu düzenlemelerin yapılmadığını görüyoruz” diye konuştu.

“30 MİLYON KİŞİYİ İLGİLENDİREN EĞİTİMİN SÜRDÜRÜLMESİ İÇİN HERHANGİ BİR DÜZENLEME YAPILDIĞINI GÖRMEDİK”

Gezici, okullarda temizlik ve hijyen kuralları için gereken tedbirlerin alınmadığını dikkat çekerek, “Okulumuzda kadrolu bir temizlik görevlimiz yok. İşkur aracılığı ile 6 aylık bir süreç ile temizlik personeli alıyoruz. Okullarda bu şekilde temizlik personeli alınıyor. Bizim pandemi sürecinden önce okullarımız sadece hafta sonları temizleniyordu. Salgın olmasına rağmen bu sistemin değiştiğini bizler görmüyoruz. Okullarda seminer dönemine gittiğimizde bu sürecin sağlıklı olarak tedbirler alınmadığını görüyoruz. Pandemi döneminde başka bir okula seminere gittim. Burada maske temini, dezenfektan, maske teminin olmadığını gördük. Bütün okullarımızda olmadığını da biliyoruz. Buna yönelik bir bütçe de planlanmadı. Şuan da ülke olarak olağanüstü bir hal içerisindeyiz. Üniversite öğrencileri ve velilerle birlikte 30 milyon kişiyi ilgilendiren eğitim hakkını sürdürülmesi için herhangi bir düzenleme yapıldığını görmedik” ifadelerini kullandı.

“OKULUN EN TEMEL İHTİYAÇLARINI DAHİ ÖĞRETMENLER PARA TOPLAYARAK KARŞILIYOR”

Öğretmenler ve idarecilerin okul ihtiyaçları için kendi aralarında para topladığını vurgulayan Zehra Kulalı Gezici, “Okul idarecilerinin fedakarca çalıştıklarını görüyoruz. Okulun en temel ihtiyaçlarını dahi öğretmenler kendi aralarında para toplayarak karşılıyor. Dolayısıyla temiz okul uygulaması gibi bir uygulama olduğunu biliyoruz. Bunun kriterini yada ortaklaştığını görmüyoruz. Bunun yeterli bir koşulunun olduğunu düşünmüyoruz. Şuan için henüz alana yansımış bir tedbir, önlem, çalışma olduğunu ve denetlendiğini görmedik” dedi.

“ANNE-BABA ÇALIŞTIĞI İÇİN ÇOCUKLARINI BIRAKACAKLARI YERLERİ YOK”

Gezici, iktidarca uygulanan ‘Uzaktan Eğitim’ sürecinin bir takım sorunlara yol açtığını ifade ederek, “Uzaktan eğitim başlı başına bir meseledir. Türkiye’de yapılan eğitim aslında uzaktan eğitim değil. Türkiye’de ve Dünya’da adlandırılan adı ‘Acil Uzaktan Öğretim’ programıdır. Çünkü uzaktan eğitim aşamaları olan içeriğini farklılaştıran bir eğitim programıdır. Dolayısıyla Uzaktan Eğitim bu şekliyle Uzaktan Eğitim diyemeyiz. Bildiğiniz gibi 21 Eylül’den sonra Okul Öncesi ve 1.sınıflar için bakanlığın seyreltilmiş şekilde eğitim-öğretime başlayacağını söyledi. Bu konuyu da veli tercihine bıraktı. Veli tercihi dememiz için ekonomik koşullarını ve yaşam koşullarını eşitlememiz gerekir. Bunu tercih olarak değil, zorunluluk olarak gönderen velilerimiz var. Anne-Baba çalıştığı için çocuklarını bırakacakları yerleri yok. Dolayısıyla biz en başından beri bir ebeveynin ücretsiz izin alarak evde çocuğuna bakabilir bir durumda olması gerekiyor. Koşullar eşitlendiğinde bir tercihten bahsedebiliriz. Şuan ki haliyle bir zorunluluk olarak görüyoruz. Kısa bir süre önce yaptığımız toplantı da öğretmen arkadaşlarımız tek tek velilere ulaşıp konuştuklarında, velilerin genel olarak çocuklarını okula göndermeme eğilimi var. Çünkü velileri rahatlatacak somut bir tedbir açıklanmadı. Somut bir yol haritası, somut bir çözüm önerilmedi. Bu sebepten dolayı velilerin kaygıları giderilmedi. Bu kaygılar giderilmeden de veliler çocuklarını okullara göndermek istemeyecekler” şeklinde konuştu.

“EĞİTİM HAKKI YERİNE EKONOMİK VE SİYASAL İHTİYAÇLARA ÖNCELİK VERİLDİ”

İktidarın öğrencilerin eğitim hakkı yerine turizm ve siyasal faaliyetlere öncelik verdiğinin altını çizen Gezici, “Milli Eğitim Bakanlığımız yaz boyunca okulları birlikte açacağını söyledi. Tüm toplumun sorumluluğu eğitim meselesi. Herhangi bir vatandaş da ‘maskesiz gezmeyin’ diyebiliyor. Bakan ile yurttaş arasında bir fark var; bakan bir karar organı. Sosyal hareketliliği azaltacak tedbirleri önermesi ve karar süreçlerini uygulaması gerekiyor. Bizler eğitim hakkını en temel hak olarak görüyoruz. Eğitimin başlamayabilmesi için bu sosyal hareketliliğin azaltılması, vaka sayısının binin altına düşmesi gerekiyordu. Bunun için de sağlık ve eğitim hakkını öncelememiz gerekiyordu. Fakat en başından beri iktidarın en temel haklar yerine, turizm gelirleri, ekonomik gelirler ya da siyasal iktidarın ihtiyaçları; mitingler, kongrelere öncelik verildi. Dolayısıyla biz, algı yönetimi değil, sürecin yönetilmesini istiyoruz” diye konuştu.

“DOĞANCI KÖYÜ’NDEKİ VELİ İLE SAKARYA İLKOKULU’NDAKİ VELİNİN İMKÂNLARI AYNI DEĞİL”

Zehra Kulalı Gezici, özel okulların yüz yüze eğitime başlaması nedeniyle devlet okullarındaki çocuklar ile aralarında eşitsizlik olacağını belirterek, “Bir çocuğumuzun bile geride kalmamasını istiyoruz. Çünkü sınav merkezli bir eğitim sistemimiz var. Özel okullarda eğitim başlamış durumda. Onlar, sene sonunda devlet okulundaki çocukla aynı sınavı göğüsleyecekler. Bu adaletli bir şey değil. Bizler, uzaktan eğitimin eşitsizlikleri çok derinleştirdiğini biliyoruz. Okul ortamlarımızda da eşitsizlikler var. Çünkü ödenek yok. Veli üzerinden yürüyen bir okul ihtiyaçları söz konusu var. Doğancı Köyü’ndeki veli ile Sakarya İlkokulu’ndaki velinin okula sunduğu imkan aynı değil. Dolayısıyla okul ihtiyaçlarına yönelik ciddi bir ödenek, iyileştirme olmadığı sürece kamusal eğitimde imkan farklılıkları oluyor. Bizler, dün, bugün ve yarın da, bütün çocukların kamusal ve nitelikli eğitime ulaşmasını istiyoruz.

“BİR AN ÖNCE BÜTÜN TEDBİRLERİN ALINARAK ÇOCUKLARIMIZI OKULLARDA GÖRMEK İSTİYORUZ”

Uzaktan eğitim süreci, tüm dünyada salgınlardan sonra bakıldığında; okul terklerini çok ciddi artıran bir şey. Ülkemizde okullaşma, her geçen gün azalıyor. İktidar, istisnai durumlarda uygulanacak uzaktan eğitimi, rutine çevirmiş durumda. Zaten okulda olması gereken 1 milyonun üzerinde çocuğumuz, açık liseye gidiyor. Bu da, çok ciddi ekonomik ve toplumsal sorunları beraberinde getiriyor. Çocuk işçiliği, çocuk evliliği, çocuk istismarı…Biz okulların çocuklar için çok güvenli yerler olduğunu düşünüyoruz. Çünkü okul onlar için sadece akademik bir ortam değil; arkadaşıyla kurduğu ilişki, iletişim, sosyalleşme becerisini kapsayan bir şey. Biz bir an önce bütün tedbirlerin alınarak ve öncelikle salgının baskılanması sağlanarak çocuklarımızı okullarda görmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

“ÖĞRETMENLERİMİZİ KORUMAMIZ GEREKİYOR”

Öğretmenlerin pandemi sürecinde filyasyon çalışmaları ve denetimlerde görev yaptığını ifade eden Gezici, “Okulların eğitime hazırlıkları konuşulurken bir yandan da bakanlığında öğretmenlerle ilgili uzmanlık alanı olmayan iş ve yerlerde denetçilik, filasyon ekiplerinde, mahalle denetimlerinde görevlendirildiğini biliyorduk. Bizim öğretmenlerimizi de korumamız gerekiyor. Filasyon ekibinde görevlendirilen bir öğretmenin tek bir maske ile karantina sürecinde olan birine denetimine gönderildiği bir süreç yaşamaktayız. Eğitimin biran önce başlatılması konusunda ne kadar samimi olduklarını buradan görmekteyiz. Öğretmenlerin okula gelmesi gerekiyor. Karantina sürecindeki kişinin evinde mi değil mi diye tek bir maske ile denetlemesini bekleyemezsiniz” şeklinde konuştu.

“ÖĞRETMENLERİN, VELİLERİN VE ÖĞRENCİLERİN TALEPLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR”

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, son olarak Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü ziyaret ederek, taleplerini ileteceklerini ifade etti; “Eğitim ve Bilim Emekçileri sendikası olarak bu konuda sendikal bir kararımız var. Öğretmenlerin uzman alanları dışında olan kendini ve toplumu riske atacak uygulamalar, iş ve işlemleri veremeyeceğine dair bir karar aldık. Hem burada mesleğimize sahip çıkarken hem de geleceğimize sahip çıkmaya çalışırken zor bir süreç yaşamaktayız. Bizim istediğimiz bu sürecin ortak akılla, kolektif akılla birlikte yönetmek zorundayız. Eğitim alanın tüm özneleri öğretmenlerin, velilerin, öğrencilerin talepleri göz önünde bulundurulmalıdır. Biz bu süreci ortak akılla ve ortak dayanışmayla altından kalkabiliriz. Yoksa ben karar aldım oldu diye olmuyor. Olmadığını da açık bir şekilde görmekteyiz. Bizler de İl Milli Eğitim Müdürlüğüne ziyarete gideceğiz. Bu endişelerimizi, önerilerimizi kendileriyle paylaşacağız. Süreci yönetme konusundaki desteklerini ve iş birliği çağrımızı kendilerine ileteceğiz. Umarım tüm çocuklarımız için velilerimiz için bu süreç önce sağlıklı sonrasında kaygısız bir süreç geçsin istiyoruz.”

Editör: TE Bilisim