Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası(Eğitim-Sen) Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Milli Eğitim Bakanlığının 6 Şubat’ta yaşanan depremlerde kaç eğitim emekçisi ve öğrencinin yaşamını yitirdiği bilgisini vermediğini belirterek,   İl Milli Eğitim Müdürü başta olmak üzere 90 eğitim emekçisinin kriterleri dahi belli olmayan bir yöntemle ödüllendirilmesine tepki gösterdi.

MEB’in, “Deprem sebebiyle evi yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı, orta hasarlı ya da birinci derece yakınlarını kaybetmesi nedeniyle izin kullanmak isteyenler ‘genel idari izinli’ değil ‘bireysel idari izinli’ sayılırlar şeklindeki uyarısını da eleştiren Gezici, “depremden bu kadar ağır etkilenen eğitim emekçileri şimdi değil de ne zaman ‘genel idari izinli’ sayılacak?” sorusunu yöneltti.

“BARINMA, TEMİZLİK, BESLENME KONULARINDA KONUSUNDA KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETİLEMEMİŞ”

Gezici, yaşanılan depremlerin ardından barınma, temizlik ve vb. konularda iktidarın kalıcı çözümler üretmediğine dikkat çekerek;  “6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem maalesef ülkemizin 5’te birini yıkmış; resmi rakamlara göre bile on binlerce yurttaşımız yaşamını yitirmiş; geride kalanların yaşamları, umutları şehirlerle birlikte yerle bir olmuş ve bu durum tüm halkımızı derinden sarsan bir acıyla baş başa bırakmıştır. Deprem bölgesinde nerdeyse sağlam bina kalmamış ve depremin üzerinden neredeyse 50 güne yakın bir zaman geçmesine rağmen hala insanca yaşayabilecek koşullar sağlanamamıştır. Geçen bunca zamana rağmen ne barınma, ne temizlik, ne de beslenme konusunda kalıcı çözümler üretilememiştir. Siyasi iktidar tarafından yine en kolay olanı seçilmiş ve depremin yarattığı yıkımı ortadan kaldırmak, afetle mücadele etmek yerine ‘algıyı yönetmek’ tercih edilmiştir.

Yaşanan acılar depremle de sınırlı kalmadı ve maalesef Şanlıurfa‘da da depremden sağ kurtulan yurttaşlarımızı sel yüzünden kaybettik. Plansız, bilimsel yaklaşımdan uzak, doğayı ve insanı hiçe sayan politikalar yaşamımızı koyu bir karanlığa sürüklüyor. Sınırsız ve denetimsiz kar elde etmenin aracı olması için oluşturulan rantçı, talancı ‘beton düzeni’ her gün can almaya devam ediyor. Siyasi iktidarın ve egemenlerin tercihlerinin sonuçlarını neredeyse her gün canımızla ödüyor,  yaşanılan gerçeklikten uzak alınan kararları ve gerçekleştirilen uygulamaları da hayretle izliyoruz” dedi.

“SORUMLU ARANIYORSA İMAR AFFI ÇIKARANLARA, GEREKLİ DENETİMLERİ YAPMAYANLARA BAKMAK GEREKİR”

MEB’in deprem bölgesindeki öğretmenlerin izinleriyle alakalı da konuşan Zehra Kulalı Gezici;  “Depremin yarattığı ağır tahribatla mücadele eden eğitim emekçileri bugünlerde bir de MEB’in deprem bölgelerinde bulunan öğretmenlere gönderdiği yazının şaşkınlığını yaşıyor. Bu yazıda MEB, ‘Deprem sebebiyle evi yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı, orta hasarlı ya da birinci derece yakınlarını kaybetmesi nedeniyle izin kullanmak isteyenler ‘genel idari izinli’ değil ‘bireysel idari izinli’ sayılırlar şeklinde bir uyarıda bulunuyor ve ‘Bakanlığımız tarafından aksi belirtilmedikçe toplu sözleşme hükmü gelmediğinden bu öğretmenler ek ders alamaz ’anlamına gelecek bir tespite yer veriliyor.

Kamuoyuna açık olarak sormak isteriz; bu durumda bulunan ve depremden bu kadar ağır etkilenen eğitim emekçileri şimdi değil de ne zaman ‘genel idari izinli’ sayılacak? Arkadaşlarımızın içerisinde bulundukları durum görevlerini yapmaya engeldir ve bu durumun sorumlusu bu bölgede çalışan eğitim emekçileri değildir. Sorumlu aranıyorsa imar affı çıkaranlara, gerekli denetimleri yapmayanlara ve kısa yoldan zengin olmayı teşvik edenlere bakmak gerekir arkadaşlarımıza değil. Bu durumda kamu üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve zaten depremden dolayı ağır bir yıkım yaşayan arkadaşlarımızı daha fazla mağdur etmemelidir. Vakit geçirmeden afet bölgesinde bulunan eğitim emekçileri genel idari izinli sayılmalıdır” ifadelerini kullandı.

“DEPREM BÖLGESİNDE KAÇ EĞİTİM EMEKÇİSİNİ YİTİRDİĞİMİZİN BİLGİSİNİ BİLE VERMEYEN”

Gezici, Eğitim-Sen olarak eğitim emekçilerini yarıştıran, ayrıştıran uygulamalara karşı çıktıklarını, çıkmaya da devam edeceklerini belirterek; “Deprem bölgesinde kaç eğitim emekçisini, kaç öğrencimizi yitirdiğimizin bilgisini bile vermeyen; öğretmenlerin ek derslerini kesmenin yolunu arayan; bu koşullarda dahi LGS’yi uygulamakta sakınca görmeyen MEB sadece ‘idari izin’ ile ilgili yazıyı göndermekle kalmamış, böylesi bir dönemde eğitim emekçilerini sözde ödüllendirme listesini Tebliğler Dergisinde yayınlamıştır. Söz konusu listeye göre MEB tarafından, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 122’nci maddesi gereğince 2022 yılının maaşla ödüllendirilen toplam personel sayısı 21.604’tür. Yayınlanan tablo incelendiğinde Bolu ilinde de 90 eğitim emekçisinin (45 öğretmen,35 müdür ve müdür yardımcısı,5 idari hizmetler personeli, 4 şube müdürü, 1 İlçe Milli Eğitim Müdürü ve İl Milli Eğitim Müdürü) bu ödül listesinde olduğunu görmekteyiz. Ödül listelerine baktığımızda; Türkiye geneli ve ilimiz özelinde ödüle layık görülenlerin ağırlıklı olarak iktidarın özenle(!) seçtiği okul idarecileri ve il eğitim yöneticileri olduğunu görüyoruz. Bu tabloya bakarak ödül verilenlerin hangi ölçülere göre seçildiğini kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki; eğitim emekçilerini yarıştıran, ayrıştıran uygulamalara karşı ilkesel olarak her zaman karşı çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz. Israrla ve inatla ifade etmeyi sürdüreceğiz; çalışma barışını bozan, kimlerin kimleri takdir ettiğini bilemediğimiz bu uygulamalarınız eğitim emekçilerini motive etmiyor, eğitimin niteliğini arttırmıyor, kamu yararı sağlamıyor” şeklinde konuştu.

“MEB’İN UYGULAMALARI, YAŞANILAN GERÇEKLİĞİ YOK SAYIYOR”

Gezici, MEB’e öneride bulunarak; “ ‘Kriteri belli olmayan’ bu uygulamalar eğitim emekçilerinin itibarını artırmıyor, güçlendirmiyor aksine onları başarılı- başarısız diye ayrıştırıyor. Atomlarına ayırdığınız, türlü sıfatlarla böldüğünüz öğretmen odalarındaki iş barışını ve dayanışmayı bir de bu şekilde zedeleyemezsiniz. Zor günlerden geçtiğimiz bu dönemde, derin yoksulluk çeken halkımız elindeki bir ekmeği bölgeye ulaştırmanın yollarını ararken; depremden etkilenen halkımızla dayanışma seferberliği yaşarken MEB’in uygulamaları, yaşanılan gerçekliği yok sayarak, öğrencileri ve eğitim emekçilerini yarıştırmaya ve ayrıştırmaya devam ediyor. MEB’e önerimiz eğer öğretmenleri değerli hissettirmek istiyorsa ödül için ayırılan bütçeyi bölgedeki ihtiyaç sahibi depremzede eğitim emekçilerimize dayanışma olarak aktarmasıdır. Mesleğimizi ve kendimizi değerli hissettirecek olan “dayanışmadır”. Eğitim emekçilerinin ihtiyacı olanın; çalışma barışını bozan uygulamalardan vazgeçilmesi; sağlıklı çalışma ortamlarının sağlanması; öğretmenlik mesleğine ve emeğine gerekli itibarın gösterilmesi ve insanca yaşanacak bir ücret olduğunu hatırlatırız.  Emeğimiz ve mesleğimiz için mücadeleye devam edeceğimizi eğitim kamuoyu ile paylaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Editör: Servet GÖKÇEK