Sayın Okurlar;

Kuruluşundan bu zamana kadar, binlerce mezun veren üniversitemiz, yeni eğitim ve öğretim yılında, ikinci döneme aynı güzelliklerle girdi.  Tedris hayatını, kuvveden fi ile çıkarabilmek için, birlik ve beraberlikle azami özeni de gösteriyor.

Sayın Okurlar;

Üniversitelerde, bir nevi Devlet mansıbı gibidir. Yani, bir güvercin uçup giderken, bu güvercinliğe, ikinci bir güvercin gelip konar. Kalıcı olan, idarenin, yasalardan yana bir tarafsızlıkla çalışması, saniyen hiçbir boşluğa ve zaman kaybına uğratılmadan statüsüne bağlı kalarak, planlı ve metotlu şekilde hizmete devamlılığıdır. Bilinmelidir ki KANUN, NİZAM VE ASAYİŞ, başta ülkeler yönetiminde özellikle üniversitelerde, vasıfları ölçecek önemli üç temel unsurdur. Hangi kurum ve kuruluş olursa olsun, yöneticiler, mevcut personel, o yerin, her zaman eşsiz ve vefakar hizmetkarlarıdır. Üniversitelerde de değer ölçüleri ve yargıları onu meydana getiren kişilerin, değerlerine eşittir.  Gerçekleri düşünen insandır. Böyle olunca, insana büyüklük veren en önemli şeyde düşüncedir. KONUŞMADAN ÖNCE DÜŞÜNEN, HAREKET ETMEDEN EVVEL ÖLÇEN, DAİMA KAZANMIŞTIR. Aslında, büyük düşüncelerde hele böyle üniversite gibi akademik yerlerde, müspet düşüncenin gücü, zekanın  gücünü oluşturur. Üniversiteler, başka bir anlamda akademik kurumlar, o toplumun istikbali ve emniyetidirler. Dolayısıyla, eğitim ve öğretimin, baş tacı edilmesi gibi önemli bir başka konu yoktur. Burada(Görev, dikkat, mevzuat, sorumluluk ve yetki kavramları) mevzuatına uygun görüldüğü takdirde, huzurun, güvenin, barışın temini yolunda zaten bir isabetsizliğe uğramasında söz konusu edilemez. Kendine güven kazanmanın en doğru ve kesin yolu, başarısızlığa yer vermeyecek derecede, acele etmeden iyi hazırlanmaktır. Görünen odur ki saygın üniversitemiz, geçmişten gelen tecrübelere bağlı kalarak, elinden geldiği kadar kanunlar çerçevesinde hak ve hukukunu koruyarak, eğitim ve öğretimle devam edecektir. Bir başka anlamda, hak bellediğin bir yola, yalnızda olsan gideceksin. Güzel ve göz alıcı her şey, iyi olmayabilir. Ancak iyi ve doğru olan her şey güzeldir. Vazife ve hakkın anneleri iki kardeş gibidirler. Netice itibariyle, haklı olmak insanı her yerde ve vicdanında hem müsterih kılar hem de muzaffer yapar. En önemlisi, her başarıda ve başarısızlıkta ilk akla gelen, kişilerin kendilerini sorgulamasıdır. İnşallah her mesele, bu güzellikler doğrultusunda gider ve gelişir. Pek tabi, girmeden evvel çıkmayı da düşünmek en isabetli bir yoldur.