Sayın Okurlar;

İnsanoğlunun haklı mücadelesi bitmez. Bu mücadele, ne kadar meşru zeminlerde ve Hukukun içerisinde olursa, gerçeğe o nispette varılır. Böylece, başarıda onu kucaklar. İnsan, başarısını gösteremez ise hünerli de olsa, bunlar yok olmuş sayılır. Nitekim başarının olduğu yerde huzur, güven ve barış vardır. Ancak hiçbir başarıya eller arkada ve eller cep de çıkılmaz. Ancak zaferin ne olduğunu bilmeyen kafa, çalışmayı ve müspet düşünceyi inkâr eder durur. Bir yerde, kuvvetli çalışırsa, hayatın anlamı vardır. Örneğin; Akşama kadar vızıldayan ağustos böceğine, çalışkan karıncalar iltifat etmez. Sadece yatmaya, uyumaya, gövdesini büyütmeye çalışan akıl, akıl değil çakıldır. Nitekim hantal, kaba, arızalı, asalak ve de kabak kafa, hayatında ne zaman başarı yolunu görmüş ki bundan sonra görsün? Kafalar herhalde bostanda bitmiyor. En kolay yemek yemek, oda çiğnemeden yutulmuyor. Başarı hiçbir zaman emeksiz olmaz, gökten zembille de inmez. Bilgiyle çalışmak, bilgiyle uyumak, aslında uyanıklıktır. Sadece,  gövde büyütmek, hayvani ruh da olur. İnsani akla ve ruha gelince, azim, izan, şuur, mantık, mücadeleyi göğüslemek güzel düşünceler kendini bilen ve çalışkan insanda olur. Örneğin; Akşama kadar, nefsini, hissini, şeklini düşünen arızalı ve parazit akıl, eşeğin önündeki kemik gibidir. Ciddi çalışmayı bilenler, planlamayı da düşündükleri için başarıyı yakalarlar. Özetle: Başarıya koşmasını bilmeyenler, hayatın imtihanında ikmale kalmayı bırak, sınıf da kalacaklardır.

Sayın Okurlar;

 Koşan elbet varır, düşen kalkar. Kara taştan su damla damla akar.

Birikir, sonra bir gümüş göl olur. Arayan hakkı en sonunda bulur.(T.Fikret)