Sayın Okurlar;

İnsanların en mükemmeli, hem kendisine hem de çevresine faydalı olandır. Teşbihte hata olmazsa, sap gibi gelen insan, saman olarak gider. Kaldı ki bu tayfa, her branştan ve daldan olabilir. Çünkü insanların ihtiyaç olanları çok geniştir. Gel gör ki okumayı, öğrenmeyi, çalışmayı, öte yandan planlı ve metotlu çalışmayı alışkanlık haline getirmeyenler, tembellik, uyuşukluk bir nevi parazit yaşam içinde kalırlar. En çirkin olanı da budur.

Sayın okurlar;

(Elden gelen öğün olamaz, oda vaktinde bulunmaz.) Bu insan kafası, herhalde bostanda bitmiyor. Dolayısıyla, bostan korkuluğu da değildir. Nitekim insanoğlundan akıl, fikir, ruh, maneviyat çıktığı zaman geriye kupkuru iskelet bir kafa kalır. Bunun içindir ki insanoğlunun hayatında öğrenmek, çalışmak, faydalı ve verimli olmak elbette ki fazilettir. Asıl rezalet olan, akşama kadar oturmak, uyumak, esnemek, ense kulak büyütmek ve hantallaşmaktır. Böyle bir insanın dünyasında, cahiliyet zafiyet yer almayacakta ne yer alacak? Bütün mücadeleler bilgi, beceri, ilgi, tecrübe, araştırma ve maneviyat ister. Düşünmesini, idrak edebilmesini bilmeyen bir kafa, hayatı boyunca en küçük bir zorluğu dahi çözemez. Kendisini sadece zevk sefaya adamış ve hazıra konmaktan başka bir şeyi bilmeyen insan, en basit ifadesiyle (ışıkla alevi birbirine karıştıracaktır.) Böyle olunca, futbol topunu görse bomba zanneder, cahilin her özrü, ilmi de zehir olur gider. Ancak sadece tahsil etmekte önemli değildir. Bunu faydalı, verimli, doğru ve güzel yönlerde kullanabiliyor muyuz? Nitekim az da olsa insanoğlu bazı okumuş cahillerden az mı çekti? (KİŞİ REFİKİNDEN AZAR.) Yani koluna girdiğimiz kişiyi tanımıyorsak Allah korusun başımızda beladan cefadan kurtulmaz. Bu konuya gençler daha dikkat etmelidir diye düşünüyorum. Bir de yaşarken, yerleri boş olanlar var. Bunların zaten varlıkları ile yoklukları arasında bir fark yoktur. Dikkat, görev sorumluluk ve yetki kavramları, bunları bilen bunları anlayan insanda olur. Özetle çöplükte gül bitmez. Gül gülistanda olur.