Sayın Okurlar;

Görmek ile bakmak farklı şeylerdir. Bu nedenle, bazıları okur değil bakardır. Nitekim, düşünen insan, arar, bulur, görür, okur, yapar ve öğrenir. Bunların faydasını ve verimli olanlarını, yalnız kendisinde saklamakla kalmaz, başkalarına da aktarır. Bir gerçekte odur ki bir insan, insan olmanın özelliği içerisinde, bütün yaşantısını yüksek insanlığın onurunda faziletinde ve asaletinde arar. Teşbihte hata olmazsa, eşeklerin yol boyunca karpuz kabuklarına ve semerci dükkanlarına bakması, eşekçe yaratılmış beynindendir. Durum böyle olunca, bu kafa, bu göz kalkıp da ömrü boyunca bir defa olsun kütüphaneye bakmaz, çünkü tanımaz. Beynin içinde şerlik, cinlik, hainlik gibi unsurlar varsa, bu vebadan da tehlikelidir. Yaradılışları ve yapıları itibariyle ayının, sevgisi kin, kini de sevgidir. İçinde şeytani bir düşünce olan insan aklı, bir tek yumurtayı pişirebilmek için, sağına ve soluna bakmaz, bir anda ormanı ateşe de verir. Arızalı ve yamuk kafanın, öte yandan astarsız ve perdesiz dilin freni olmadığı için, ayrıca, planlı ve metotlu düşünmeyi de dikkate almadığından yaptığı her iş hüsranla bitecektir. Örneğin; acıma denilen özellik, daha çok insan da olur. Teröristlerde, bir parça vicdan duygusu,  merhamet gibi özellik bulunsaydı, en azından çocukları, yaşlıları ve hastaları öldürmek gibi vahşete girişmezlerdi. Yani, bu canı sen mi verdin ki sen alıyorsun? Bütün bunların, bir mantığı, bir hesabı ve bir kitabı vardır. Mantık- müdrike, idrak edebilme ve hür irade, canlı mahlukatta,  yüce yaratanın, insan oğluna bahşettiği en büyük özelliktir. Pek tabi, anlayana, bilene ve düşünene göredir. Böyle olmuyorsa, herhalde bu kafa, bostanda bitmiştir ve bostan korkuluğundan da farkı yoktur. Nitekim, genel anlamda ifade edeyim ki bir insan, insanlık mertebesinden çıktı mı, çoğu zaman, zırvadan öte zaten bir işe yaramaz. Cenab- ı Hak, hepimizi iyiden, güzelden ve doğrudan ayırmasın.