Sayın Okurlar;

Genelde hazımsız, olumsuz ve aceleci düşünce, karşısına ilk geleni, öncelikle tanımadan, çeşitli nedenlerle, bazen de kibirle aniden ahkâm kesmeye başlar. Ancak bu kişi, cevherin ta kendisi ise o zaman ne olacak? Yani biraz düşünmek, beklemek, sormak, öğrenmek ve dinlemek gibi kavramlara insanoğlu neden iltifat etmez bilmiyorum.

Sayın Okurlar;

13.yy’dan bu zamana kadar, halk kültürümüzde muhteşem beyinler ve deyimler vardır. Bakın bu konuda neler söylenmiş:

Ağır ol batman gel,

Konuşmayı bilmiyorsan susmayı öğren,

Olgun başakların boynu eğiktir.

Adam olmayanın eline bir mal bir mülk geçerse, evvela kendi seviyesizliğini ortaya koyarmış.

Dinlemesini ve aramasını bilmeyen, bulduğundan da bir şey anlamaz.

Evvela dinle, bilmiyorsan sor, düşün, bundan böyle pişman olacağın bir sarhoşluğa düşme!

Bilmediğini bilmeyen insan, dünyanın en tehlikeli insanıdır.

Herkes kendi ayıbını görebilseydi, başkalarının ayıbını aramaya fırsat bulamazdı.

Güzel güzel konuşma varken, bağırılıp çağırılmaz.

Ben demek şeytan demektir.

El Ariftir yoklar senin bendini, dağıtırlar tuzağını fendini,

Serseriye cevap vermemek cevaptır.

Acele giden ecele gider.

Kendini bilen yaratanını da bilir.

Bir insandan akıl, ruh ve maneviyat giderse geriye et kemik ve sinir kalır. Buda zaten kasapta var.

Sayın Okurlar;

Ben çoğu kez yazılarımda sohbet yapar gibi konuşmaları severim. Netice itibari ile insan haysiyetli, hamiyetli, onurlu, eğitimli olmadığı müddetçe pek fazla aranılır olmaz. Kısaca ve özetle, sonuca varmak ve başarılı olmak özde gerçeklerle olur. Yani tabiri amiyane ile      “ şekli, şemayili, özentiyi, desinleri bırakalım da, adam gibi adam olmanın yollarına bakalım. Bu benim içinde, herkes içinde böyledir. İnsanoğlu, evvela ahlakıyla sevilir. İnsanı sevdiren, bu nedenle güzel huyu, olgunluğu ve dolgunluğudur.”