Sayın Okurlar:

Gerçek odur ki az konuşmalı ve her soruya cevap verilmemelidir. İnsanoğlu, herkesi her zaman memnun edemez ama herkesi memnun edecek bir güzellikte konuşabilir. Çok konuşmak ise tabiri amiyane ile boş konuşmaktır. İnsanın gözden düşürülmesinde bu yol, en kısa ve emin bir yoldur.

Konuşmanın en önemlisi ise kişinin kendi kendisiyle konuşmasıdır ki bunu çok defa ihmal ederiz. Konuşma sanatını bilen bir insan, aslında düşündüklerinin hepsini söylemez ama her söylediğini düşünürde söyler. Konuşma sanatı, Allah vergisi olmaktan ziyade kabiliyetin çok çalışması, devamlı okuması, tecrübelerden nasibini alması ve kendisini iyi tanımasına bağlıdır.

BU NEDENLE ;BİLGİ, GÖRGÜ, İLGİ VE DÜŞÜNCE ALANI KISIR OLANLAR, KONUŞMADAN ZİYADE LAFLARINI,   AGIZLARINDA GEVELEYİP DURURLAR. ASLINDA ÇOK BİLENLER KONUŞMAZ, ÇOK KONUŞANLAR İSE BİLMEZ”

İki kulağımıza, iki gözümüze karşılık bir ağzımız var. Neden ? Herhalde çok

dinleyelim az konuşalım diye. Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan ise sık sık  

pişman olunulmuştur.

Sayın Okurlar:

Konuşma,  evvela, insanın aklını kullanma sanatıdır. Bu nedenle, konuşmak yaratılıştan, susmak ise akıldan gelir. Konuşmak bir ihtiyaç olabilir ama susmak başlı başına bir sanattır. Bu nedenle olacak ki manasız sözlere, akıllı insan cevap vermez. Gürültülü, acı ve seviyesiz sözler, akıl fukaralılığının bir başka anlamda arızalı aklın işaretidir. Tatlı, düzenli, latif sözler ise şiddetli bir öfkeye karşı en tesirli ilaçtır. Yerinde söz söylemesini bilenler, ileride özür dilemek zorunda kalmazlar. Bazen tek kelime dahi karşımızdaki kişinin, zeki mi, abdal mı olduğunu hissettirir. Her bilinen söylenmez ama her söylenilenin bilinmesi gerekir.

ÖRNEĞİN: Masa, makam, divit, kalem, sıfat, mal, mülk, unvan çok defa güzel konuşmanın özellikleri değildir. Gerçek konuşan, insandaki müspet aklın, müspet düşüncesidir. Buda, daima gerçekleri, hakkı, hukuku ve doğruları yansıtmakla olur.

Buradan hareketle diyoruz ki: Ağız tüfek, dil kurşundur.

Söylediklerinden, az da olsa, pişman olan insan, söylemediklerinden hiçbir zaman pişman olmamıştır. Dil ile düğümlenen, diş ile çözülmez.

Kalbi, gönlü, sözü bir olmayan kimsenin, yüz çeşit dili olsa, o yine dilsizdir. Netice itibari ile

Dilim seni dilim dilim dileyim

Başıma ne geldiyse senden bileyim.

Sayın Okurlar:

Konuşmasını bilmeyen ve dinleyenleri devamlı sıkan ağız, en azından hayvanlar gibi susmasını bilseydi inanın daha da faziletli olurdu. Çünkü canlı mahlûkatta, düşünen, konuşan, meramını tek anlatan yaratık insandır. Bunun için insana, düşünen insan denir.