Bolu Kadın Platformu adın KESK Dönem Sözcüsü Kevser Yongacı Pala salgın döneminde can güvenliği riski bulunmayan kadınların, sığınma evlerine alınmayacak olmasına yönelik açıklamalarda bulundu. Pala, “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada yüksek can güvenliği riski bulunan kadınlar dışında başvuru kabul edilmediği için kadınların sığınaklara kabulü zorlaştırılmış, can güvenlikleri risk altına sokulmuştur” dedi.

Haber: Ali Çağrı Demirtaş

İzzet Baysal Anıtı önünde toplanan Kadın Platformu Üyeleri, kadın haklarını savunarak, şiddete maruz kalan, can güvenliği riski olan kadınların adına basın açıklaması yaptı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın, kadınların gerçek sorunlarından uzak ve kadın bilincinden yoksun olduğunu ifade eden açıklamalarda, Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulması ve Bakan Derya Yanık’ın istifa etmesi çağrısı yapıldı.

“SON 10 YILDA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN YÜZDE 1400 ARTTI”

KESK Dönem Sözcüsü Kevser Yongacı Pala, kadına yönelik şiddetin her geçen gün artığını işaret ederek, “Kadına yönelik şiddet her geçen gün artmakta ve küresel bir sorun olarak karşımıza çıkmaya devam etmektedir. İzolasyon sonucunda kadına yönelik şiddette yaşanan küresel artış Birleşmiş Milletler tarafından “gölge pandemi” olarak adlandırıldı. Birleşmiş Milletler, hazırladığı rapora göre; pandemiden önce, her üç kadından birinin yaşam süresi boyunca şiddete maruz kalacağı tahmin edilirken, şimdi ise bu kadınların pek çoğu failler ile birlikte eve hapsolmuş durumda ve artmış şiddet riski ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Haddinden fazla yüklenmiş sağlık sistemleri ve sorunlu işleyen adalet sisteminin şiddet gören kadınların ihtiyaçlarına karşılık vermediği belirtilen raporda, acil önlemler alınması ve etkili mekanizmaların devreye konması için tüm ülkelere çağrı yapılmıştır. Son 10 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı ülkemizde salgının süregeldiği 2020 yılında 300 kadın öldürülmüş,  171 kadının ölümü de şüpheli olarak kayıtlara geçmiştir. Yine 2021 yılının ilk dört ayında ise 95 kadın cinayeti yaşanırken, 59 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir” ifadelerini kullandı.

“KADIN ÖRGÜTLERİNE YİNE YER VERİLMEMİŞTİR”

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın can güvenliği riski bulunmayan kadınların sığınma evlerine alınmamasına yönelik açıklamaları ele alan Pala, “Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiği salgın koşullarında, 6284 sayılı yasada kanıt aranmasına gerek olmadığı halde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan “Kadın Konukevlerinde Koronavirüse Karşı Ek Tedbirler Alındı” başlıklı açıklamada yüksek can güvenliği riski bulunan kadınlar dışında başvuru kabul edilmediği için kadınların sığınaklara kabulü zorlaştırılmış, can güvenlikleri risk altına sokulmuştur. Kod-29 uygulaması ise tacizi, ayrımcılığı, mobbingi ifşa eden kadınlara dönük bir silah gibi kullanılmıştır. Kod-29, kadın yoksulluğunu ve işsizliğini derinleştirirken, kadınlara yönelik ekonomik, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetin artmasına neden olmuştur. Eril yargı kararları bu süreçte devam etmiş, Hakimler Savcılar Genel Kurulu tarafından 30 Mart 2020 tarihinde imzalanan karar ile, 6284 sayılı kanun askıya alınmış, evden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması esnetilmiştir. Artan ev içi şiddeti önlemek için hiçbir önlem alınmadığı gibi çıkarılan infaz düzenlemeleriyle kadınlar aynı evde şiddet failleriyle birlikte yaşamaya zorlanmıştır. En vahim olanı ise, 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı olmuştur. Salgın koşullarında kayyumlar eliyle şiddete karşı oluşturulan kadın birimleri kapatılmış, kadın hizmetleri müdürlüklerine erkekler atanmış, belediye kreşleri kapatılarak pek çoğu Diyanete devredilmiş, Kadın örgütlerinin çalışmaları dernekler yasası ile kısıtlanmıştır. TBMM’de kadına yönelik şiddete karşı kurulan araştırma komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü' ne aktif rol verilirken, kadın örgütlerine yine yer verilmemiştir” kelimelerini kullandı.

“KADINLARDAN ÖZÜR DİLEMELİ VE DERHAL İSTİFA ETMELİSİNİZ”

Derya Yanık’ın tüm bu sorunlara çözüm bulması gerektiğini ifade eden Kevser Yongacı Pala, “Tüm bu yaşananları buradan yeniden ifade etmemizin nedeni, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak bu sorunların kaynağını bilmesi ve çözüm üretmesi gereken Sayın Derya Yanık'ın artan şiddetin nedenlerini kendisinin de merak ettiğini ifade ettiği talihsiz açıklama olmuştur. Atandığı günden bu yana sürekli olarak kadınların gerçek sorunlarından ne kadar uzak ve kadın bilincinden ne kadar yoksun olduğunu gösteren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu'nda yaptığı sunumda; pandemi döneminde, kadına yönelik şiddet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir” düzeyde, yani '' hoşgörülebilir'' olduğunu belirtmiştir. Bakan Derya Yanık bu sözleriyle iktidarın kadına yaklaşımını da bir kez daha ortaya koymuştur. Sayın Bakana buradan sesleniyoruz: Kadına yönelik şiddeti münferit ve meşru gören anlayışınıza ve kadın düşmanı politikalara biz kadınların tahammülü kalmadı! Kadına yönelik şiddet tolere edilemez! Bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülüz yok! Yaptığınız açıklamaları savunmak yerine,  kadınlardan özür dilemeli ve derhal istifa etmelisiniz” diye konuştu.

“KADININ ŞİDDETE UĞRAMASINA VE ÖLDÜRÜLMESİNE SEBEP OLMAKTADIR”

Ramazan ayında 23 Nisan nedeniyle makamında ağırladığı çocuğun şeker istemesi üzerine Bakan Derya Yanık’ın sözlerini eleştiren Pala, “Yine kamuoyunun yakından hatırladığı üzere, Bakan Derya Yanık' ın 23 Nisan' da makamında ağırladığı 10 yaşındaki çocuğa ‘Ramazan dolayısıyla' bir şey ikram etmediğini söylemesi ve çocuğun koruma evinde kaldığını dile getirmesini nutkumuz tutularak izlemiştik.  Toplum nazarında Bakan Yanık’ın 10 yaşındaki bir çocuğa dahi oruç tutmakla mükellefmiş gibi muamele yapması ve koruma evinde kaldığını ısrarla belirtmesi, kendi inancına göre çocuğu yönlendirmesini kabul edilemez bulduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bizler bu anlayışı,  Ensar Vakfı' nda yaşanan çocuk istismarında '' bir kereden bir şey olmaz'' diyenlerden hatırlıyoruz. Bu politikaların ve saldırıların yarattığı sonuç, daha çok çocuğun istismar edilmesine, daha fazla kadının şiddete uğramasına ve öldürülmesine sebep olmaktadır” dedi.

“YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ”

KESK Dönem Sözcüsü Kevser Yongacı Pala, son olarak Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulması çağrısı yaparak, “Kadınlar olarak yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Kadına yönelik şiddet politiktir. Çözümü için kadınlarla birlikte etkin politikalar üretilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanması gereklidir. İstanbul sözleşmesinin fesih kararından derhal vazgeçilmeli ve sözleşme tüm maddeleriyle birlikte etkin olarak uygulanmalıdır. Kadını birey olarak görmeyip aile odaklı politika üreten bakanlık kapatılmalı, kadınlarla beraber politika üretecek ''KADIN VE EŞİTLİK BAKANLIĞI'' kurulmalıdır.

Bizler, ataerkil kapitalizmin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizlik son bulana dek mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Cinsiyetçi, gerici ve militarist politikalara karşı, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz.

Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim