Bolu’da çok sayıda öğrenci artan kadın katliamlarına karşı düzenledikleri yürüyüşte, “Katledilen kadınlar isyanımızdır” dedi.
Geçtiğimiz günlerde kadın cinayetleri ve tacizleri ile ilgili Bolu’da yaklaşık bin kişilik öğrenci grubu İzzet Baysal Caddesi’nde yürüyüş gerçekleştirdi. Belediye Meydanı’nda toplanan öğrenciler, çeşitli tepki sloganları eşliğinde Demokrasi Meydanı’na kadar yürüdü. Cadde üzerinde bulunan vatandaşlar işe yürüyüşe alkışla destek verdi.
Yürüyüşe katılanlar, son dönemdeki kadın cinayetleri ve cinsel saldırılara dikkat çekerek "YETER ARTIK!" dediler. Yürüyüş etkinliğini düzenleyen Esma Kadriye Öztürk, basın açıklamasında, kadınların ve çocukların güvenliğinin sağlanması için gerekli yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını talep etti. Kadın cinayetlerinin ve şiddetin önlenmesi için İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe girmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanması gerektiğini vurguladı. Öğrenciler, yürüyüş sırasında toplumun bu tür olaylara karşı kayıtsız kalmaması gerektiğini ifade etti.
Esma Kadriye Öztürk, basın açıklamasında “Katledilen kadınlar isyanımızdır” diyerek şu sözleri söyledi:
"YETER ARTIK!"
“Son günlerde içimizi saran acılar karşısında, her şeye ve herkese "YETER ARTIK!" diye haykırmak istiyoruz. Birkaç gün önce, Semih Çelik isimli erkek, 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kız kardeşimizi İstanbul’un göbeğinde, yarım saat arayla vahşice katledip intihar etti. Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden iki fail önce serbest bırakıldı, ancak tepkiler üzerine tutuklandı. Diyarbakır’da Narin Güran, amcası tarafından cinayete kurban gitti. Zorla arabaya bindirilen Gülistan Doku 4 yıldır bulunamadı. Van’da kaybolan Rojin Kabaiş ise 22 gündür hâlâ kayıp. Osmaniye’de 14 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismarda bulunan 18 kişinin 10’u serbest bırakıldı, suçlulara karşı yeterli tedbirler alınmadı.
Yeliz Keleş, Emine Bulut, Özgecan Aslan, Pınar Gültekin, Fatma Altınmakas ve daha birçok kadın, erkek cinayetlerine kurban gitti. Bu ülkede katliamlar failler için adeta bir "şov" haline geldi. Çocuk tecavüzcüleri, "namus bekçileri" ve daha niceleri, devlet ve erkek şiddetinin sistematik şekilde artmasına neden oluyor.
Artık cinayet zanlılarının bireysel özelliklerine ya da geçmişlerine bağlanan basmakalıp yorumlardan çok sıkıldık. Zanlıların çoğunun sabıka kaydı olmasına rağmen, uyarılara kulak asılmıyor. Yöneticilerin sorumsuzluğu yüzünden kadınlar öldürülüyor, çocuklar istismara uğruyor, ancak kimse hesap vermiyor. Gündem hızla değişiyor ve birkaç gün sonra bu vahşetler unutuluyor. Cinayetler artık toplum tarafından kanıksanıyor ve normalleşiyor. Her gün can güvenliğimizi koruyacak kimsenin olmadığını daha da güçlü bir şekilde hissediyoruz.”
“6284 SAYILI YASAYI UYGULAYIN”
“6284 SAYILI YASAYI UYGULAYIN diye bağırıyoruz, ancak sesimizi duyan yok. İstanbul Sözleşmesi’ne ve uygulanmayan yasalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Kadınlar olarak artık şans eseri yaşıyoruz. Karşımıza bizi öldürmeyi düşünen biri çıkmadığı için şanslı sayılıyoruz. Üzgünüz, dehşet içindeyiz, ancak her şeyden çok öfkeliyiz. Karanlıkta korkuyla yürüdüğümüz her gece için, susturulduğumuz her türlü şiddet için, otobüsten son inen olduğumuz her gün için öfkeliyiz. Bu korkunç haberlere uyanıp ağladığımız her gün için öfkeliyiz.
Politikacılardan yalnızca üzüntü belirtmek ve ağır cezalar talep eden açıklamalar duymaktan bıktık. İdam ve hadım taleplerinden usandık. Somut politikalar ve uygulamalar derhal hayata geçirilmelidir.
Koruyamadığınız her kadının, her çocuğun hesabını vereceksiniz! Vermek zorundasınız. Çünkü önlem alınmadıkça biz kadınlar sokaklara güvenle çıkamayacağız. Kendi mahallemizde bile karanlık çöktüğünde korkarak yürür hale geldik. Bizleri koruyan yasal bir güvence olmadıkça hiçbirimiz güvende hissetmeyeceğiz.”
“Siz hayvanları koruyamazken biz size canımızı emanet ediyoruz!”
“Bugün katiller hak ettikleri şekilde yargılanmadığında, yarın hepimiz için bir tehdit oluşturacaklardır. Caydırıcı cezalar verilmedikçe bu vahşetler sona ermeyecektir. Daha bu olayları tartışırken, Kocaeli-Gebze’de 43 hayvanın ilaçla katledildiğini ve siyah çöp poşetlerine konularak konteynerlere atıldığını öğrendik. Siz hayvanları koruyamazken biz size canımızı emanet ediyoruz! Uygulanmayan ya da eksik uygulanan infazlar, kadın katillerini ve hayvan katillerini cesaretlendirmektedir.
Ataerkil sistem, kendi belirlediği sınırlar içinde geleneksel cinsiyet rollerini pekiştirerek, şiddeti meşrulaştırarak kadınların yaşam hakkını tehdit ediyor. Kültür, gelenek, din ve sözde "namus" gibi kavramlar şiddet eylemlerine bahane olarak gösterilemez. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dahil hiçbir kişiye ayrımcılık yapılamaz; bu, temel bir ilke olarak kabul edilmelidir.”
“Haklarımız için çabalamaya devam edeceğiz”
“Kadın cinayetleri, çocukların kaybolması ve şiddetin her türlüsü üzerine yükselen bu çürümüş düzen kahrolmalıdır! Bizler, katledilen kadınların adını bir an olsun dilimizden düşürmeden, bu öfke ve isyanla mücadelemizi sürdüreceğiz. Cinayet mahalli haline gelmiş bu ülkede yaşamlarımız, özgürlüğümüz ve haklarımız için çabalamaya devam edeceğiz.
Kadınlar olarak; İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanması ve kadın cinayetlerinin sona ermesi için mücadelemizi büyüteceğiz! Bu karanlık düzenin karşısında dimdik duracağız” diyerek sözlerini noktaladı.
Öğrenciler slogan ve alkışlar eşliğinde tepki göstererek eylemlerini sonlandırdı.