(HABER: EMRAH SAĞIT) -Eğitim-Sen Bolu Şubesi Yürütme Kurulu adına Dilek Çakman, “Okullar hijyen kriziyle karşı karşıya” diyerek, eğitime bütçe ve okullara ödenek istediklerini söyledi.
Eğitim-Sen Bolu Şubesi Yürütme Kurulu adına açıklama yapan Dilek Çakman İşgücü Uyum Programı (İUP) kapsamında okullardaki temizlik personelinin güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılmasının çocukların sağlığını riske attığını vurguladı. Temizlik ve hijyenin okullarda bir lüks değil zorunluluk olduğunu, geçici çözümler yerine kadrolu ve güvenceli iş gücünün sağlanması gerektiğini savunan Çakman, ayrıca, devletin eğitim bütçesinden tasarruf yapmasının kabul edilemez olduğunu, saray harcamaları ve büyük şirketlere teşvikler varken okulların ihmal edilmesinin adaletsiz bir durum olduğunu belirtiyor. Çakman, Eğitime bütçe ve okullara ödenek istediklerini, söyledi.
“KÖLELİK DÜZENİ ARTIK KURUMLARI ÇALIŞAMAZ HALE GETİRMİŞTİR”
“2024-2025 Eğitim öğretim yılı eğitimin kronikleşmiş sorunlarının büyüdüğü ve bu sorunlara yenilerinin eklendiği bir süreçle başladı. Kamunun tasfiyesi, haklarımızın alınır satılır metaya dönmesi, kadrolu güvenceli çalışmanın yok edildiği, kuralsız, esnek çalışmanın hakim kılındığı bu kölelik düzeni artık kurumları çalışamaz hale getirmiştir. Yıllardır dile getirdiğimiz eğitime yeterli bütçe okullara yeterli ödenek talebimizin ne kadar haklı ve yaşamsal olduğunu acı bir şekilde tecrübe ediyoruz.
“BAŞINIZIN ÇARESİNE BAKIN DENİLMEKTEDİR”
Eğitimde sessiz devrim yaptığını ilan eden bakanlık bugün itibariyle okulların temizlik sorununa hala bir çözüm bulabilmiş değil. Sorumluluğunu okul aile birlikleri üzerine yıkmaya çalışan bakanlık okullar arasında eşitsizliklerin daha da derinleşmesine neden oluyor. Eğitim öğretim sürecinin en önemli unsurlarından olan temizlik personelinin yeterli sayıda olmaması hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin sağlığını riske atıyor. Günde 566 liraya yani adeta kölelik şartlarında ve haftada sadece 3 gün personel çalıştırarak okulların temizlik sorununu halledebileceği hayaline kapılan bakanlık bugün itibariyle okulları ciddi bir temizlik ve hijyen sorunuyla baş başa bırakmış durumdadır. Adeta okul yöneticilerine, öğretmenlere ve velilere bakın başınızın çaresine denilmektedir. Daha 1 buçuk ay önce okullarımızdaki personel yetersizliği ve iş güvenliği eksikliği nedeniyle İstanbul Bahçelievler ilçesinde Sibel Turan öğretmenimizi kaybetmişken bugün bu vurdumduymazlığı anlamak kabullenmek mümkün değildir.
“ÇOCUKLARIMIZIN SAĞLIĞI BU KADAR UCUZ MU?”
İşe Uyum Programı kapsamında emekçiler açlık sınırının altında bir ücretle açlığa mahkûm edilirken bir yandan da çocuklarımızda oluşabilecek sağlık sorunlarına kayıtsız kalınıyor. Soruyoruz buradan sözde “iş olanağı" sunduğunuz gerçekte açlık sınırının altında ücret reva görülen ve çalıştıkları günler sigortaları yapılırken, bu süre emekliliğe bile sayılmayacak sistemde kim bu işi yapmak ister? Okullarımızın temizlenmesi için üç gün yeter mi? Çocuklarımızın sağlığı bu kadar ucuz mu? Bolu’da ulaşabildiğimiz okullarda çoğunlukla kadrolu çalışan personel sayısının bir iki kişi olduğunu ya da kadrolu personel olmadığını görüyoruz. Ayrıca İUP kapsamında iş başvurusunda bulunan ve göreve getirilen yardımcı personelin çoğu sosyo-ekonomik düzeyi düşük mahallelerde yaşadığı için alacağı aylık 7000-8000 TL civarındaki ücretin yarısını da yol parasına vermemek için ikamet ettikleri mahallelerdeki okullarda çalışmayı tercih etmekte. Bu durum da bazı mahallelerdeki okullarda 5 kişiye kadar görevlendirme olurken bazı okullarda yardımcı personel görevlendirmesi olmamasına neden olmaktadır.
“OKULLARDA TEMİZLİK BİR LÜKS DEĞİL, ZORUNLULUKTUR!”
Okullarda temizlik bir lüks değil, zorunluluktur! Bir çocuğun sağlıklı bir ortamda eğitim alması, en temel insan haklarından biridir. Fakat bu sorumluluğu yerine getirmek yerine, hükümet geçici ve güvencesiz çözümlerle bizi oyalıyor. Okullarımızda hijyen eksikliği nedeniyle yaşanacak salgın hastalıklar kapıda. Bu, sadece bugünün değil, çocuklarımızın geleceğinin sağlığıyla oynamak demektir.
“ÇOCUKLARIMIZIN SAĞLIĞI VE GELECEĞİ RİSKE ATILAMAZ”
Devletin asli görevi, eğitime ve çocuklarımızın geleceğine yatırım yapmaktır. Tasarruf adı altında, çocuklarımızın sağlığı ve geleceği riske atılamaz. Her öğrenciye, ücretsiz ulaşım, temiz sınıflar, bir öğün yemek ve temiz içme suyu sağlanması, kamusal eğitimin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Bu, çocuklarımızın sadece bugünü değil, yarınını da güvence altına alacak bir adımdır.
“EĞİTİME BÜTÇE VE OKULLARA ÖDENEK İSTİYORUZ”
Ayrıca eğitim kurumlarında çalışan mesai arkadaşlarımızın son derece kötü ve sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda bırakılması, düşük ücret ve sınırlı sosyal haklara sahip olmaları kabul edilemez. Bu konuda daha fazla mağduriyet yaşanmaması için hiçbir eğitim kurumunda geçici, taşeron, ücretli, sözleşmeli, İUP’li vb. gibi hangi adla olursa olsun geçici istihdam uygulaması yapılmamalıdır. Eğitim kamusal bir hizmettir ve doğası gereği kamu hizmetlerinin eşit, ücretsiz, sürekli ve erişilebilir nitelikte olması gerekir; bu da ancak kadrolu ve güvenceli istihdamla mümkündür. Orta vadeli program doğrultusunda dayatılan tasarruf paketleri ile eğitim emekçilerinin daha fazla yoksullaşmasına, hizmetli personelin açlığa mahkûm edilmesine, okullarda hayatlarına devam eden biz öğretmenler ve öğrencilerimizin sağlığının hiçe sayılmasına hayır diyor kamu huzuru ve sağlığı için bu uygulamalardan vazgeçilmesini, eğitime bütçe ve okullara ödenek istiyoruz.”