Bolu’nun Gerede ilçesinden başlayıp Karabük’ün Eskipazar ilçesine kadar uzanan 288 kilometrelik Gerede Çayı’nda Deri ve Karma Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların evsel, sanayi ve kimyasal atıklarını arıtmadan Gerede Çayı’na deşarj etmesi sebebiyle yaklaşık 10 yıldır kirlilik ve kötü koku şikayetleri devam ediyor. Kimyasal atıklarını çaya boşaltan fabrikalara birçok kez ceza kesilmesine rağmen Bolu Çayı ile birleşerek Yenice Irmağı adıyla Zonguldak Filyos’tan Karadeniz’e boşalan Gerede Çayı’ndaki kirliliğin önüne geçilemiyor. Yaşanan kirlilik ve kötü kokudan Gerede Çayı’nın geçtiği 100’ü aşkın köy etkileniyor. Suya yakın noktalarda yerleşim alanlarının bulunması ise endişe oluşturuyor. Yaşanılan sorun nedeniyle Gerede’de mağduriyet yaşayan vatandaşlar tarafından durum yargıya taşındı. Bugün Bolu Adliyesi İdari Mahkemesi’nde 1. duruşması görülen davada, mağdur vatandaşlar, müşteki ve sanık avukat hazır bulundu. Mahkeme heyeti kararın tebligat yoluyla açıklanacağını belirtti. Öte yandan, mağduriyetlerinin devam etmesi nedeniyle çok sayıda vatandaş adliye önünde duruma tepki gösterdi. Gerede Çayı’ndan getirdikleri suları gösteren vatandaşlar, canlılara verilen zarar gerekçesiyle tabut içerisine koydukları pis suların önünde ‘gıyabi cenaze namazı’ kıldılar.
“'İstihdam sağlıyoruz' diyerek Gerede halkını susturmaya çalışmışlar”
Fabrikalarının istihdam sunduklarını söyleyerek çevreye zarar verdiğini belirten Müşteki Avukat Yakup Şahip Okumuşoğlu, "Bu durum 15 yıllık bir sorun. Tarım yok, su kullanılamıyor, canlı yaşamı ise tamamen bitmiş durumda. Birileri para kazanırken köylülerin yaşamı engelleniyor. Bazıları sefa sürecek diye biz cefasını çekmek zorunda değiliz. 'İstihdam sağlıyoruz' diyerek Gerede halkını susturmaya çalışmışlar. Biz, idareler tarafından bir sonuca ulaşamamış durumdayız. Şu an orada 6 metreküplük bir arıtma alanı var ama yeterli olan, 15 metreküplük bir arıtma alanı olması. Çayın etrafında bulunan bütün bitkiler kimyasal zehir yüzünden tamamen kurumuş durumda. Telafisi imkânsız bir zarardan bahsedersek, en yaygın örnek bu olabilir. Bu duruma seyirci kalamayız. Biz bu adaleti hemen şimdi istiyoruz. İdare ise kendine düşen görevi yapmıyor, bu konuda suç işliyor. Kendilerini bu konuda dava edeceğim" dedi.
“Suçlamaları kabul etmiyoruz”
İstihdam amaçlı bir durumun söz konusu olmadığını dile getiren Sanık Avukat, "Gerede Çayı bir kirlilik dağıtıyor, evet, ama bunun düzelmesi için bir süre lazım. Bu durum 15 yıldır devam ediyorsa, 15 günde çözüme kavuşması mümkün de değil. Kanunlar ne diyorsa, ona göre cezalar uygulanıyor. İdari yaptırımlar zaten devam ediyor. İstihdam amaçlı bir durum ise söz konusu değil. İhmal veya kasıt olduğunu düşünmüyorum. Davanın reddini talep ediyoruz, suçlamaları kabul etmiyoruz" diye konuştu.
“Benim kıymetim 800 bin lira mı?”
Mahkemede konuşan Akçaşehir Köyü'nde yaşayan Mustafa Halıcı, kesilen cezanın bir caydırıcılığının olmadığını söyledi. Halıcı, "Bu dere mevzusu basit bir mücadele değil. Bu sudan içen bir hayvan veterinerlik oluyor. Biz nefes alamaz hâle geliyoruz. Bir çevre ve vatan katlediliyor. Ben bayrağıma her şeyimi feda ederim ama bana yapılan bu, reva değil. Biz Bakan’a kadar ulaştık ama bir çözüm bulamadık. Köyümde dört tane kanser vakası çıktı. Bu su bu kadar vahşice kullanılamaz. Evladınızın, eşinizin, ailenizin orada yaşamasını ister misiniz? Devlet bana burada adil olsun. Ceza kesmenin bir caydırıcılığı yok. Benim kıymetim 800 bin lira mı? Biz o parayı verelim gerekirse. Biz adalet arıyoruz. Su vatan değil mi? Asla hakkımı helal etmiyorum. Üretim olsun, ülkem kazansın ama zulüm olmasın" ifadelerini kullandı.
“Keşif yapmanız isteniyor”
Gözlemci Avukat Çiğdem Varoğlu, "Bu dava, ulusal olarak değerlendirilebilecek bir dava. Yıllardır süren hak ihlalinin bir sonuca varılması gereken bir dava. Vatandaş, siz mahkeme heyetinin oraya keşif yapmanızı istiyor" ifadelerine yer verdi.