Bolulu Eski Müsteşar Özer Özcan, 24 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisinden aday adayı olduğunu açıkladı. Partinin il binasında düzenlediği basın açıklaması ile aday adaylığını duyuran Özcan, “Bolu’da yapılacak çalışmalarda benim sıram ne olursa olsun, şartlar ne olursa olsun, bütün enerjim ile çalışmaya huzurunuzda söz veriyorum.” diye konuştu. 

MEHMET FATİH YALINIZ 

Cumhuriyet Halk Partisi Bolu İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısına, CHP Bolu İl Başkanı Kazım Karsu, CHP Bolu Merkez İlçe Başkanı Ersan Türkoğlu, CHP Bolu Milletvekili Aday Adayı Özer Özcan, kadın ve gençlik kolları ile çok sayıda partili katıldı.

Basın toplantısında ilk konuşmayı yapan CHP Bolu İl Başkanı Kazım Karsu, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayının belirlenmesinden ötürü duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Karsu şöyle konuştu; “Bugün ikinci bir sevincim de Cumhurbaşkanı adayımızın belirlenmiş oluşu ve olağanüstü bir sevgiyle karşılanmış olmasıdır. Aynı zamanda milletvekili adaylarımızın hepsinin birbirinden üstün ve güzel sözleri bakışları bizi takdir eden yorumları, beni gerçekten mutlu ediyor. Bu kadar güzel insanların aday olduğu yerde hem Cumhurbaşkanlığında hem de Bolu Milletvekilliği aşamasında sıralama ne olursa olsun çalışacağını söyleyen arkadaşlarımızla başarıya ulaşacağımıza eminim. Ben de kendilerine tarafsız bir şekilde hizmet edeceğime söz veriyorum. Canı gönülden kendilerine başarılar diliyorum, onların başarısı bizim başarımızdır.”

“Hepsine gönül dolusu başarılar diliyorum”

Karsu’nun ardından konuşmasını yapan CHP Merkez İlçe Başkanı Ersan Türkoğlu bütün aday adaylarına gönülden başarılar dilediğini söyledi. Türkoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti gerçekten çok zor bir süreçten geçiyor. Ülkemiz her alanda kutuplaşıyor. Bugün eğitimde, sanayide, aklınıza gelen her alanda çok ciddi kutuplaşma var. Cumhuriyetin imkanları ile okuyan insanlar, fakir gariban çocukları bugün bu memlekete hizmet etmekle kalmayıp, bir mayısta alanlarda yaşadıkları her yerde, şimdi de aday adaylıklarında ülkelerine hizmet etmek için yola çıktılar. Bunlardan biri de, ismini Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği Yeniçağa ilçemizde doğan, cumhuriyet imkanları ile okuyan, ülkemize müsteşarlık gibi üst düzey alanda görev yapan değerli bir büyüğümüz. Kendisine başarılar diliyorum. Bugün ülkemizin neredeyse her ilinde bir üniversite var. 288 bine yakın üniversitelerden mezun olmuş genç işsizler var. Ülkemizdeki eğitim sisteminin durumu ortada. Cumhuriyetin imkanları ile okumuş olan bu değerli büyüklerimiz, Cahit Bey ve Özer Bey de, Tanju Bey de mecliste yer bulduğunda bu memleket için son derece ciddi kararlar alacaklar, kanunlar yasalar yapacaklar ve ülkemize hizmet edecekler. Ben hepsine gönül dolusu başarılar diliyorum.” diye konuştu.

“Bazen afetler, büyük imkanlar sunar”

Basın toplantısında son konuşmayı CHP Bolu Milletvekili Aday Adayı Özer Özcan yaptı. Seçimlerin kısa bir süreye sıkıştırıldığını söyleyen Özcan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Seçimlere 50 gün gibi bir zaman var. Bir taraftan 12 Eylül ürünü olan seçim kanunu, yine 12 Eylül olan siyasal partiler kanunu başta olmak üzere, OHAL kararnameleri ile daha da antidemokratik hale gelmiş seçimler bir de böyle kısa bir süreye sıkıştırılınca, gerçekten çok zor, demokrasinin de zor uygulandığı bir hal aldı. Biz maharet göstermek zorundayız. Bolu’da çok sık kullanılan bir söz vardır; ‘Bazen afetler, büyük imkanlar sunarlar’ umarım ve dilerim ki, bir afet şeklinde planlanarak, bir baskın şeklinde cereyan eden bu seçimler, esas itibariyle bir felaket olmasına rağmen demokrasi açısından, belki de sunduğu imkan olarak büyük bir kötülüğün, büyük bir eziyetin, büyük bir zulmün, insanların zor yaşantılarının sonu olacaktır.”

“Zaman kaybetmeden çalışmaya başlamalıyız”

Bolu’da yapılacak seçim çalışmalarında sıralaması ne olursa olsun bütün enerjisi ile çalışacağını ifade eden Özcan konuşmasına şöyle devam etti; “24 Haziran 2018 seçim çalışmalarına çok ciddi bir şekilde zaman yitirmeksizin başlamak zorundayız. Esasında bu seçimleri planlayanlar, aşağı yukarı bir yıl önce bu çalışmaya başladılar. Cumartesi Pazar günleri, Cumhurbaşkanı bir taraftan, Başbakan bir taraftan, her şey bahane edilerek yapılan mitingler boşuna değildi. Bunlar bizim algılayabildiklerimizdi. Bir de algılayamadıklarımız var. Şu 50 günü çok iyi değerlendirmek zorundayız. Neticede kendi çocuklarımızın özgür, çağdaş, demokratik bir Türkiye’de, rahat, dünya milletleri içinde yaşayabilmeleri için bütün imkanlarımızı kullanacağız. Burada parti yöneticilerimizin ifade ettiği kardeş gibi çalışma kavramına dört elle sarılacağız. Sıralama ne olursa olsun olağanüstü çalışacağız. Birbirimize karşı güç harcama lüksü yok. Biz güç harcayacağımız yeri iyi saptayacağız. Bolu’da yapılacak çalışmalarda benim sıram ne olursa olsun, şartlar ne olursa olsun, bütün enerjim ile çalışmaya huzurunuzda söz veriyorum. Yaptığım işleri itibariyle ve makam mevki konusunda ihtiraslarımın kalmadığını izah edebilmişimdir. Ama benim bir derdim var. Benim derdim, parlamento parlamenter demokratik sisteme uygun çalışmalıdır. Bir adamın ağzına bakarak el indirip kaldıran bir parlamentoyu ben tanımıyorum, tanımayacağım. Eğer biz parlamenter demokratik sisteme geçemeyip, tek adam rejimi ile idareye devam edecek isek, mebus olmamın hiçbir önemi yoktur, Borazanlara muhtar olmak daha önemlidir.

“Bizim milliyetçiliğimiz söylemde değil eylemdedir”

Bizler genç Cumhuriyetin ilkelerine bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, laik yapısını korumak için uğraşacağız. Arap baharının ne olduğu belliydi. Bunların genel taktiği, ilk önce gaz vermek suretiyle, az gelişmiş ülkelerde diktatör çıkarırlar. Onları tavına getirdikten sonra demokrasi yok diye o diktatörü alırlar ama bu arada o ülkenin de özgürlüğü, egemenliği gider. Aynı oyun oynanıyor ve bunun herkes farkında. Mısır’da aynısı oldu, Irak’ta aynısı oldu, Suriye’de aynısı oldu. Bazıları bize geldiler diye aydı. Mesele onu önceden kavrayabilmektir. Bekadan bahsediliyor. Beka sorunu oluşana kadar neredeydiniz, bizim öyle bir sorunumuz mu vardı. Ama müjdeliyorum, bizim hepimiz ölmedikçe bu memleketin bekası ayaklar altına alınamaz. Bizim milliyetçiliğimiz söylemde değil eylemdedir.

“Bu ne büyük bir felaket”

Ulusal yönden en önemli konu ekonomidir. Dolar bugün 4.27 oldu. Euro ondan daha fazla altın düşüyor. Son aldığım bilgilere göre her 5 kişiden bir icrada. Bu ne büyük bir felaket. O evlerde mutluluk olabilir mi? Biz bunlara sessiz kalmamalıyız. Mutluluk mavraları kesmekler, göz boyamakla, diriliş seyrettirmekle olmuyor bu iş. Karınlar doyacak. Kültürel açıdan da büyük sıkıntılar var. Bizim bildiğimiz insan sevgisi, merhamet yardımlaşma bunların her biri düştü. Onların yerine hava atma, varsayma, kandırma, kötülükten zevk almak moda oldu bunları da iyiye getirmemiz lazım.

“Bolu’nun turizmi dökülüyor”

Bolu’nun vizyonlarından biri de turizmdir. Gerede’de Arkut’tan tutunuz, din turizminde Akşemseddin Hazretlerine kadar. Bütün bunların Gölcük, Sarıalan, Abant, Yedigöller, Mengen’deki gölet dahil olmak üzere bir master plan ile hem beşeri kaynak eğitimi ve organizasyonun yapılması lazım. Hepsi dökülüyor. Tokad’i Hayrettin Türbesinde ağaçların altında mistik bir yapıda dua çok güzel bir duyguydu. Geçen yaz gittim, inanın Bolu panayırına dönmüş bir tarafta oklava satanlar bez satanlar, garson bağırıyor kebap var cacık var diye. Bir Yaşar Ünal tiyatrosu ile halkacılar yok. Bu nasıl bir inanç, turizm anlayışıdır. Bu o evliyalara nasıl bir saygısızlıktır.

“Bolu’nun göç sorunu var”

Bolu’muzun bir diğer sorunu özellikle kazalar başta olmak üzere göçtür. Herkesin meftun olduğu Bolu yaşanamadığı için çocuklarını büyük memleketlere gönderen bir il olmuştur. Kazalarımıza inip durmadan doğrudan Ankara ve İstanbul’a bazıları da Bolu’ya geliyor. Bizimkilerden giderken dışardan gelenler var. Bolu’da kaç Suriyeli var, bunların vukuat grafikleri nelerdir. Gelir kaynakları nelerdir, bunlar için neler yapılacak bunla ilgili de çalışma yapılmalı.

Editör: TE Bilisim