Küresel iş piyasalarında yaşanan dönüşümler, salgın hastalık döneminin ardından değişen iş dünyasındaki dinamikler ve genç nesilin iş hayatından beklentileri, Türkiye özelinde mental sağlığa verilen önemin artış göstermesini tetikleyen temel faktörler arasında yer alır.
Geleneksel Türk İş Kültürü ve Mental Sağlık İlişkisi
Türkiye iş piyasaları yüksek disiplin, katı kurallar, otoriteye bağlılık ve uzun çalışma saatleri gibi zorlayıcı koşullar altında geleneksel bir yapı kazanmıştır. Özellikle 1980’li yılların ardından gelişen özel sektör içerisinde çok çalışmanın başarıya giden temel yol olduğu inancının vurgulanması, bu yapının oluşmasını sağlamıştır. Ayrıca “Ne kadar ekmek o kadar köfte.” ve “Ne ekersen onu biçersin.” gibi cümleler, kurumsal hayatın çalışanlardan yüksek performans ve fedakarlık beklediğini nitelemek amacıyla kullanılmıştır.
Geleneksel Türk iş kültürünün gelişimi sürecinde mental sağlığın çalışma hayatı içerisindeki kritik rolü göz ardı edilmiştir. Bu durumun bir sonucu olarak çalışanlar aşırı iş yükü, yüksek stres ve tükenmişlik sendromu gibi mental sağlığı olumsuz yönde etkileyen sorunları ifade etme konusunda çekingen bir yaklaşım geliştirmiştir. Psikolojik destek alan bireylere “Deli doktoruna gidiyor.” gibi ifadelerin kullanılması ise bu sürecin gizli tutulması için önemli bir sebep oluşturmaktadır.
Yakın geçmişe kadar iş yerinde psikolojik destek alma sürecinin bir tabu olarak görüldüğü ve bu sağlık problemlerinin yalnızca bireyin özel hayatını ilgilendiren konuları kapsadığı düşünülmekteydi. Nitekim günümüzde çeşitli faktörlerin etkisi sonucunda bu algı değişmeye başladı. Bu algının değiştiğini somut olarak destekleyen çalışma ise Jobseeker'a ait. İlgili çalışmanın sonuçları incelendiğinde, ideal bir çalışma ortamını tanımlarken mental sağlık avantajlarının öncelikli olduğunu belirten bireylerin %77 oranında bulunduğu görülmektedir.
Türkiye İş Piyasalarında Mental Sağlık Gereksinimlerini Ön Plana Çıkaran Faktörler
Son yıllarda mental rahatsızlıklara karşı toplumun bilinçlendirilmesi, önemsenmeyen mental problemlerin derin psikolojik rahatsızlıklara dönüşebileceğinin farkında olunması ve mental rahatsızlıkların günümüzün stresli yaşam koşullarında herkesin karşılaşabileceği bir sorun olduğunun kabul edilmesi, iş dünyasında mental sağlık gereksinimlerinin ön plana çıkmasını sağladı.
Dolayısıyla bireylerin iş piyasaları içerisinde mental sağlık gereksinimlerini açık bir şekilde ifade etmeleri için uygun zemin hazırlandı. Bu durumun oluşmasını sağlayan temel faktörler ise şu başlıklar altında ifade edilebilir:
Pandemi sonrası değişen çalışma koşulları
Salgın hastalık sürecinin 2020 yılında başlaması ile birlikte çalışma hayatı içerisinde köklü değişiklikler meydana geldi. Uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşması, esnek çalışma koşullarının oluşturulması ve dönüşümlü çalışma saatlerinin planlanması, iş ve yaşam dengesi tartışmalarını gündeme taşıdı. Birçok çalışan çalışma ortamı içerisinde kendilerini iyi hissetmedikleri anda üretkenlik seviyelerinin düştüğünü ve motivasyonlarının azaldığını gözlemleme şansı yakaladı.
Nesiller arası beklenti farklılıkları
Mental sağlığın insan yaşantısını doğrudan etkilediğini somut olarak gösteren çalışmaların yaygınlaşması ve genç neslin iş dünyasına karşı cüretkar yaklaşımı, mental sağlığın iş dünyasındaki önemini ön plana çıkardı. Özellikle genç bireylerin dolgun maaş ve kariyer gelişim fırsatları ile birlikte esneklik, psikolojik güvenlik ve çalışan refahını üst seviyede tutan yönetim politikalarını ideal bir çalışma ortamının gereklilikleri olarak tanımlaması, iş verenlerin harekete geçmesi için uygun zemini hazırladı.
Sosyal medyanın aktif kullanımı
Sosyal medya platformları içerisinde mental, zihinsel ve ruhsal sağlık başlıkları altında açılan topluluklarda, iş dünyasının ideal sağlık koşulları tartışılmaya başlandı. Dolayısıyla çalışma ortamında mental sağlığı tehdit eden koşullarla karşılaşan bireylerin kendilerini daha rahat ifade edebilmesi için uygun ortam hazırlandı.
Kapsayıcı yan haklar sunan çalışma ortamlarının artış göstermesi
Çeşitli kuruluşlar tarafından çalışanlara sunulan yan haklar içerisinde stres yönetimi eğitimleri ve psikolojik danışmanlık hizmetleri gibi seçeneklerin bulunması, bu tarz uygulamaların Türkiye iş piyasalarında yaygınlaşmasını sağladı. Bu yaklaşım bireysel farkındalığı artırarak, diğer kuruluşların mental sağlığı korumaya odaklı kapsayıcı politikalar geliştirmesini teşvik etti.
Mental Sağlık Uygulamalarının Etkileri
Çalışanların mental sağlığını koruması adına sunulabilecek yan haklar söz konusu olduğunda psikolojik destek programları, ücretli izin seçenekleri, iş ve yaşam dengesi, esnek çalışma modelleri ve iş güvencesi politikaları ön plana çıkar. Bu hakların bireylere sunulması verimlilik seviyesini artırmakla birlikte konforlu bir çalışma ortamının oluşmasını sağlar. Sonuç olarak kendini sağlıklı ve mutlu hissetmeyen çalışanların maksimum seviyede üretkenlik göstermesi neredeyse mümkün değildir.
Ayrıca iş yerinde mental sağlık uygulamaları geliştirmek, çalışanların bağlılığını artırmak için oldukça önemli bir detay olarak ön plana çıkar. Çeşitli mental sorunların tespit edilerek önlemlerin alınması, toplumsal sağlık sisteminin yükünü azaltmakla birlikte toplumu oluşturan çekirdek aile yapısının daha sağlıklı bir şekilde gelişimine katkıda bulunur.
Mental Sağlık Hassasiyeti İş Piyasalarına Nasıl Yön Verebilir?
Bireylerin mental sağlık konusuna gösterdiği hassasiyet seviyesinin artış göstermesi, yarının iş piyasaları üzerinde çeşitli değişimlerin yaşanacağı sinyalini verir. Dolayısıyla iş piyasalarının trendlerine göre hareket etmek isteyen kurum, kuruluş ve şirketler, gerekli olan hazırlık aşamaları üzerinde çalışmaya başlamalıdır.
Bu kapsamda gerçekleşmesi muhtemel gelişmeler şu maddeler ile ifade edilebilir:
-
Kapsayıcı iş politikaları: İş verenler tarafından çalışanların refah seviyesini ön planda tutan politikaların geliştirilmesi beklenebilir. Ayrıca mobbing ve tükenmişlik sendromu gibi sonuçlar doğuran sağlıksız çalışma koşullarını önlemeye yönelik yasal düzenlemeler geliştirilebilir.
-
Yapay zeka destekli mental sağlık takip sistemleri: Yapay zeka destekli terapi uygulamaları ve mental sağlık seviyesini izleyen yapay zeka programları gibi yenilikçi çözümlerin iş dünyasına entegre edilmesi beklenebilir.
-
Yöneticilerin farkındalık eğitimleri alması: İş veren, lider ve yönetici pozisyonunda bulunan bireylerin takımlarında bulunan personellerin mental sağlığını önemseyen destekleyici yaklaşımlar geliştirmesi için farkındalık eğitimleri planlanabilir.
Ayrıca çalışanların mental sağlık konusuna karşı günümüzdeki hassas yaklaşımı göz önünde bulundurulduğunda, şirketlerin rekabet avantajı elde etmek ve çalışan refahını artırmak amacıyla mental sağlık uygulamalarına daha çok yatırım yapması beklenebilir.
Sonuç
Türkiye iş kültürü, mental sağlığın önemini her geçen gün biraz daha fazla kabul eden bir yapıya doğru dönüşüm göstermektedir. İş arayan adayların hayallerindeki pozisyona ulaşmaları için destekleyici hizmetler sunan Jobseeker tarafından yapılan çalışma doğrultusunda, bu değişimin aşamaları somut olarak görülmektedir.
Değişim süreci çalışanların yaşam kalitesini artırmayı hedeflemekle birlikte iş dünyasındaki performans seviyesini yükselten bir temelin oluşması için uygun koşulları sunmaktadır. Ancak bu sürecin hızlanması ve iş dünyasında mental sağlığın önemi hakkındaki farkındalık seviyesinin daha çok artış göstermesi için çalışanlara ve iş verenlere büyük bir sorumluluk düşmektedir.