Sayın Okurlar;

Her nasıl oluyorsa insanoğlu, daima, varlığında, sıfatında, makamında, saltanatında itibar görmüştür. Biraz ayağın kayıp, biraz itibar kaybı olmuşsa, sevgiden, saygıdan velhasıl vefadan bir iz kalmıyor. Zengin arabasını dağdan aşırırken, züğürt düz ovada yolunu şaşırırmış. Yani, zengin helvasını bal ile pişirirken, züğürt derman için pekmez dahi bulamıyor. Bu nedenle, zenginin ayıbı, fukaranın hastalığı meydana çıkmaz. Olumlu ve olumsuz hareketler, pek tabi her insan için değildir. Vefası daim olan insan, eşini, dostunu sağlığında da, hastalığında da arar. Sağlam, düzgün ve gerçek insanın hassasiyetinde insanların varlık günü, yokluk günü söz konusu olamaz. Yani, insanda iki unsur vardır ya ister ya istemez. Dikkat edilirse, bazı menfaatperestler, çıkarcılığı ön plana getirdiği zaman düşmanı da olsa, yalakalık için ön plana çıkabiliyor. Dolayısıyla, yapılan işlemin ne derece insani boyutlarda olduğunu düşünmüyor. Öz ağlarsa göz ağlar, gerçek sevgi, özlem varsa insanoğlu birbirini arar. Çünkü bu noktada insaniyet söz konusudur. Günlük, şahsi menfaatleri ve çıkarları uğruna hareket edenlerin kalemi, rüzgardan, kağıtları da sudandır. Hani ne demişler; varsa paran pulun, çoktur kulun. Hilebazlar, düzenbazlar, çıkarcı duygular arifleri görseydi, öküz de eşek de kendini görür, bilir ne olduklarını tanırdı. İnsanın mükemmeliyeti asaletiyle, faziletiyle kaimdir. Bu nedenle, vefasızların, münafıkların ve çıkarcıların özrü kabul edilmez Çünkü bunların tüm özrü, sadece iki dudağı arasındadır. Yani kalbinde değildir. Teşbihte hata olmazsa, eşekte vefalıyım der, hatta her şeyin cevherini de bildiğini zanneder, ama bir avuç arpayı gördüğü zaman çifteyi atar, kendi cevherine döndüğü zaman da tam bir eşeğe döner. Bütün mesele, tek kelimeyle insan olabilmektedir. Maymun iştahlı kimseler, helvayı severse çeker, ancak sofraya mensupsa sirkeyi kapar, kısaca daldan dala konar. Atı görünce aksar, suyu görünce susar. Kesinlikle bilinmelidir ki her gaflet, küstahlık, arızalı aklın menfaatçi, çıkarcı ve yalaka olan potasında çöreklenmiştir. Unutmayalım ki Allah’ın yüceliğinde kağıdın bir yüzü Allah’ın taktiri, ikinci yüzü ise Allah’ın tedbiridir. Dolayısıyla, insanın tüm özelliği evvela insan olmaktan gelir. Halkımız bu konuda şu deyimi çok kullanır; (EKMEKTEN BİLEN İNSAN, EKMEKTEN BİLMEYEN İNSAN.) Dolayısıyla, nankördür sözü de durup dururken söylenmemiştir. Nankörün, sevgisi kin, kini de sevgidir. Bir güzel söz de şu olsa gerek. YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL. Pek tabi, bu genelleme bütün insanlık alemi içindir.