Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş Bolu’da gazeteciler ile bir araya gelerek FETÖ soruşturmaları hakkında konuştu. Yokuş, 15 Temmuzun hemen akabinde 600 civarında memuru açığa alarak rekor kırıldığından ve imzasız, isimsiz dilekçeler ile işlem yapıldığından bahsetti. Yokuş, “Eğer burası bir hukuk devleti ise, dilekçelerin isimsiz ve imzasız olması halinde hiçbir hükmü yok” dedi.

Haber: Ahmet İshak Gülen 

Türkiye Kamu-Sen Bolu teşkilatı düzenlediği kahvaltıda basın mensupları ile bir araya geldi. Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş’un da bulunduğu kahvaltıda basın mensuplarına Bolu’da FETÖ soruşturmalarında yapılan yanlışlıklar ile ilgili bilgiler verildi. Türk Büro Sen’in Bolu Şubesi Başkan Yardımcısı Sabahattin Yavaş’ın imzasız ve isimsiz dilekçeler ile açığa alındığından bahseden Yokuş, “Eğer burası bir hukuk devleti ise, dilekçelerin isimsiz ve imzasız olması halinde hiçbir hükmü yok diye yazıyorsa ve bu ülkenin bir kamu kurumu bu dilekçelere rağmen müfettişlere işlem yaptırıyorsa burada hukukun koptuğu keyfiyetin oluştuğu gözükür” dedi.

Yokuş konuşmasına şu şekilde devam etti, “Ülkemiz 15 Temmuzda bir ihanetle yüz yüze kaldı, bu ihanetin kısa sürede bastırılması, Türk milletinin bu ihanete geçit vermemesi ve siyaset yapan partilerimizin ortak davranışı ile püskürtülmesi ile Türkiye bir nefes almıştır. Ancak akabinde gelişen olaylar maalesef FETÖ ile mücadele adı altında büyük yanlış ve hataların yapıldığı görülmektedir. Bolu ilinde de aynı olaylar olmuştur. Bolu ili sayın Valisi 15 Temmuzun hemen akabinde 600 civarında memuru açığa alarak rekor kırmıştır ve daha sonra bunların büyük bir kısmı da atılmıştır. Sayın Valinin bu aceleciliğini bir kamu çalışanı olarak anlayamadık. Anladığımız olay şu, sayın Vali yerel siyaset, yerel siyasetin Türkiye deki ayağı, iktidar partisinin sözde bir milletvekili ve buradaki bir yandaş sendikanın el birliği ile Türk memurlarına bir operasyon yapılmıştır. Bu operasyonun içinde de Sabahattin Yavaş kardeşimiz Türk Büro Sen’in Bolu Şubesi Başkan Yardımcısı yer almıştır. Bu tezgâhın nasıl kurulduğunu sizlere anlatmak doğru bir şekilde bilgilendirmek için Bolu’ya gelmiş bulunmaktayız.”

“İsimsiz imzasız dilekçeler”

“OHAL yasası anayasa ve yasaların üstünde değildir, OHAL temel insan haklarını kısıtlayamaz, kişinin savunma ve çalışma hakkını elinden alamaz bunlar anayasal haklardır. OHAL 15 Temmuz ihaneti sonrası çıkarılmış FETÖ terör örgütü ve diğer terör örgütleriyle mücadele etme amacı taşımaktadır. Sabahattin Yavaş kardeşimiz isimsiz imzasız dilekçeler yollanarak, bu dilekçeleri işleme koyan devlet yöneticileri tarafından mağdur edilmiştir. Eğer burası bir hukuk devleti ise, dilekçelerin isimsiz ve imzasız olması halinde hiçbir hükmü yok diye yazıyorsa ve bu ülkenin bir kamu kurumu bu dilekçelere rağmen müfettişlere işlem yaptırıyorsa burada hukukun koptuğu keyfiyetin oluştuğu gözükür. FETÖ terör örgütü bahane edilerek imzasız isimsiz dilekçelerle arkadaşımız örgüt üyesiymiş ya da sempatizanıymış gibi muamele edilmek adına iftiraya kurban edilmiştir. Ancak görülmüştür ki savcılık kısa zamanda bu iddialara şöyle bir cevap vermiştir; ‘Söz konusu kişinin kesinlikle FETÖ ile bir bağlantısı tespit edilemediği gibi, söz konusu şahıs FETÖ gibi tüm cemaatlerle kavga halindedir.’ Buna rağmen arkadaşımız halen açıkta olmaya devam ediyor, bir sebep bulamıyoruz.”

“Bu tezgâhın arkasında maalesef...”

Maliye Bakanına, Bakan Yardımcısına ve İçişleri Bakanına olayı intikal ettirdik ama buna rağmen halen sonuç alabilmiş değiliz. Baktık bu öğle bir tezgâh ki bu tezgâhın arkasında maalesef Bolu’nun yüzünü kızartacak oy verenlerin üzüntü ile karşılayacağı bir siyasi, milletvekili Ali diye biri. Yerel AKP yöneticileri ve yamama bir sendikanın olduğu görülmüştür. Çünkü isimsiz imzasız dilekçede öyle ilginç şeyler yazıyor ki böyle bir hukuk devletinin olmadığını, OHAL’in arkasına sığınarak herkesin sesini kesen siyasi iktidarın aynı tezgâhı Türkiye Kamu-Sen’e de uygulamaya kalkması utanç vericidir.

“Valilikteki tezgâha bakın”

“Şimdi bunu niye anlatıyorum. Bu rapor 2014 yılında 2015 yılında sonuçlanmıştır. Suç isnatları da Nisan 2014 öncesiyle alakalıdır. Aynı rapor aynı dilekçeler valiliğe veriliyor. Valiliğin işgüzarlığına bakın. Valilikteki tezgâha bakın. Arkadaşımız savcılığa veriliyor. Ve savcılığa verilen yazıda da ilginçtir bu nasıl devlet, bu nasıl Savcı? Savcı diyor ki: iddianameye bak 26.02.2016 tarihinde yaptığı paylaşımlar diyor. El insaf be savcı el insaf. O tarihte benim arkadaşım 3 ay önce zaten açığa alınmış. Devlet memuriyetinden açığa alınmış. Sen uyuyor musun? Bu nasıl savcı? Ve diyor ki savcı: 07.08.2016 tarihli paylaşımı diyor. O paylaşımı Nisan 2014’ten önce yapmış. Ya Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı değil ve bu paylaşımlarından dolayı da zaten müfettiş raporuyla kendi kurumda suçsuz, suçu yok denmiş. Burada iki tane tezgâh var. 1) Valilik bile bile siyasi baskı ile kendi alanının dışına çıkarak OHAL yasasının da arkasına sığınarak bir tezgâh kurmuştur. Bunu aleni söylüyorum. Bu tezgâhın içinde maalesef OHAL eski Vali Yardımcısı Mustafa Bey mevcut, Vali de vardır. Ve şimdi bu şahıslar Memur-Sen denilen yamama sendikanın yöneticileri ile el ele geziyorlar. Şimdi böyle bir yapı olabilir mi? Devletin mahkemesini hukukunu dahi yanıltan savcılara yanlış rapor gönderen ve savcının iddianamesine bir bakın. Şüphelinin ifadesinde özetle şöyle diyor: şüpheli burada sen savcıya ifade verdin mi arkadaş? Bu savcı nereden uyduruyor bunları? Bu nasıl hukuk devleti? Bu nasıl tezgâh? Çıldırmamak mümkün değil. Onun için diyoruz biz Türkiye Kamu-Sen’iz. Herkes aklını başına alsın. Hak diyeceğiz adalet diyeceğiz hukuk diyeceğiz. Burada da diyeceğiz her yer de de söyleyeceğiz. Ve buradan söylüyorum. Bunların hesabı sorulacak. Bir gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hukuk devleti hüviyetine er ya da geç kavuşacak.”

Fahrettin Yokuşun ardından konuşan Sabahattin Yavaş, “Yıllardır bu sendikanın içinde görev yapıyoruz. Ve ben o Deftardarlık’ta da Türkiye Büro-Sen olarak güçlü bir üye yapımına sahibim. Ve malum sen de yıllarca üye yapmaya çalışıyor. Bir tek Bolu’da bir tek bizim kurumda bu kadar güçlü değiller. Diğer kurumlarda tabi çok farklı uygulamalar olduğu için biz de özellikle sınavlar ve atamalar yap sınav yap öyle sabah odacıyım akşam müdürüm olmaz bizde. Bu nedenle bizdeki benim iş yerimde görev yapan memur arkadaşlarım çok bilinçlidir sendikacılık konusunda. Bizde onlara sendikacılık gerekse diğer kurumlarda yardımcı oluyoruz ve iyi de bir üyeye sahibiz. Bizim için üyelerimizin hiçbir siyasi görüşü yoktur. Benim üye potansiyelime her fikirden insanlar bana üyedir. Ama bunlar bunu bir türlü kırmadıkları için 3 sefer böyle bir şikâyet geçirdim. İkisinde müfettiş geldi birinde yerel bir müdür yapmıştı. Üçünde de aklandım. Bunların hepsi yanlış olduğunu, böyle bir şey olmadığını, ama bu en son üçünde de 15 Temmuzdan sonra benim daha önce yaptığımı iddia edilen paylaşımların birçoğunu da benim yapmadığım, arada tezgâh olduğu aralarında kendini hackleme eklediği belli olduğu paylaşımlarımı, 15 Temmuz’dan sonra yapmış gibi onları da hem valiliğe veriyorlar. Valilik'te tabi ona kamu hukuku adına benim adıma suç duyurusunda bulunuyor. Özellikle FETÖ ile ilgili benim hiçbir zaman daha bu zamana kadar ne karakolda, ne savcılıkta hiçbir ifademi almadılar. İfademi almadan takipsizlik kararı verdiler. En son işte bu olayda da daha önce 2014 yılında daha önce yapılan paylaşımlar özellikle 15 Temmuz’dan sonra yapılmış gibi bahsederekten benim hakkımda suç duyurusunda bulunmuşlar. Ve bu konuda da ben şu anda açıktayım. Hani bu benim açıkta olmamı da bu konuda hani be haksız yere mağdurum. Ve şu anda dediği gibi Genel Başkanımın Bolu’daki sendika şu yönetimi olamamanın tek suçunu bana yüklemekteler. Sanki beni oradan attıkları zaman “yorgan gidecek kavga bitecek”  hikâyesi bana böyle yüklenmekteler. Ama ben yılmayacağım çalışmaya devam edeceğim. Ve bu bayrağı da sonuna kadar taşıyacağım. Çünkü ben ülkemi vatanımı seven insanım. Asla bölücü olmadım. Asla devletime ihanet etmedim. Ve devletime de ihanet etmeyeceğim. Beni Bolu’da herkes tanır. Benim hangi siyasi fikrimin olduğu hangi bir amacımın olduğunu hangi görüşlerimin olduğunu bilir. İllegal örgütler benim her zaman karşımdadır. Ben özellikle 20 yıldan beri FETÖ terör örgütçüyle mücadele eden bir insanım. Herkes bunu bilir. 2014 yılında beni şikâyet eden yönetimlerin o zamanki il yönetimlerinin çoğunun temeline bakıldığı zaman o bu FETÖ’cülerdi. O il yönetimleri de, AKP’de  bunun arkasında o zamanlar. Ama şimdi döndü dolaştı onların şikâyetleri beni bu hale sokuyor. O nedenle de ben bu konuda suçsuzum. Benim hiçbir zaman bu konularda alakam yoktur. Ve bu konuda yakında aklanacağıma inanıyorum.” dedi.

 

Editör: TE Bilisim