Sayın Okurlar;

Gerçeklerin, sadece bir yolu vardır. Yani ona tek yoldan gidilir, o da gerçeği bulmak, düşünmek, görebilmek ve savunmaktır. Hakikatin ömrü daima sonsuzdur. Gerçek, insanoğlunda akıllılar için, bundan böyle, güzellikler de duygulu kalpler için yaratılmıştır. Dolayısıyla, hakkı, hukuku, makulü bulamayan, göremeyen, çözemeyen düşünce de gerçek yoktur. Gerçeklerin görülebilmesinde önemli olan konu, o gerçeği görebilmemiz ve anlamamız halidir. Nitekim, kendisini eğitim ve öğretimle ortaya konan bazı kimseler, bilerek veya bilmeyerek gerçeği görmezler, göremezler veya menfaatine öyle geldiği için kasıtlı olarak da görmek istemezler. Aslında, gerçekler bize değil, biz onlara uymalıyız. Sevimli, güler bir yüzle söylenen yalanı, bir anda yuttuğumuz halde acı gerçekleri damla damla yutarız. Bu nedenle, gerçeği bilenlerle, onu sevenler hiçbir zaman eşit olmamışlardır. Gerçek aydının, gerçek potasında evvela insan olmak ve faziletli düşünme vardır. Bu nedenle, aydın asaletlidir, faziletlidir, bilendir, hatıra fetva vermeyen ve de hepsinden evvel, gerçek beyninde gerçekleri daima gören ve savunandır. Bunun için, aydın düşüncede ruhun kendi kendisi ile konuşma hali vardır. Vakitte çok değerlidir ama gerçekler vakitten daha değerlidir. GERÇEK AYDININ EN BÜYÜK DOSTU ZAMAN, EN BÜYÜK DÜŞMANI TARAFKİRLİK, EN SADIK ARKADAŞI DA ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKTÜR. Örneğin; Kader, bir anlamda ağaç ise şan ve şeref, o ağacın bir nevi gölgesi gibidir. Dikkat ederseniz, biz insanlar olarak hep gölgeye düşünüyoruz, oysa, asıl gerçek olan ağacın kendisidir. Bu nedenle, gerçekleri görmek gerçeklerden hareket etmek, gerçekler üzerinde düşünmek, gerçeği tam anlamıyla bilen hak ve hukukun içerisindeki insandır. GERÇEĞİ İNSANLARIN ÖLÇÜLERİYLE DEĞİL, İNSANLARI GERÇEĞİN ÖLÇÜSÜYLE TANIMAK GEREKİR, HİÇ KİMSE GÖRMEK İSTEMEYENLER KADAR KÖR DEĞİLDİR. ÖZETLE HER İSTEDİĞİNİ YAPAMIYORSAN, YAPABİLECEĞİN ŞEYLERİ İSTEMEK DAHA FAZİLETLİ OLUR. HADİSELERİN, İSTEDİĞİN ŞEKİLDE GELMESİNİ BEKLEME NASIL GELİYORSA ÖYLE GELMESİNİ İSTE BÖYLE OLURSA İNSAN DAHA MUTLU OLUR. KLASİK BİR İFADEYLE DE OLSA, GERÇEKLER BALÇIKLA SIVANMAZ.