Sayın Okurlar;

İnsan, fazilet hünerini, fıtratındaki asaletinden başlayarak, yeterli bilgisiyle elde etmiştir. Bu nedenle, tahsilden, terbiyeden, bilgiden ve beşeri münasebetlerinden nasibini almayan bir kafa, bostanda, olgunlaşması mümkün olmayan ham kavuna benzer. Bırakınız her şeyi, bir âlim ilimle amil değilse, söylediği hiçbir söz kimseye tesir etmez. Lütuf ve ihsanın derecesini, bunun için, lütufta bulunan kimselerin ve de insanda bulunanların dereceleriyle ölçenler (ÇIFIT NEDİR Kİ SADAKASI NE OLSUN?) Örneğin; Bilgi dünyasında, (ABİTLER) gemisini kurtaran kaptan rolü oynarken, bir anda kendi hayatını ön plana getirmeyi hesap eder. ÂLİMLER ise yüksek bilgileri, aydın düşünceleri ile ilk etapta suya düşenleri kurtarmaya çalışırlar. Aradaki farkı görebiliyor musunuz?

Sayın Okurlar;

Okumamakta, yazmamakta ve öğrenmemekte ısrarla inat eden, bundan böyle (cahilliğini tercih etmiştir). Böyle bir kafada, yokuş aşağı inen frensiz bir kamyondan farksızdır. Bunların yaptıkları tek şey (UYU UYU YAT UYU. ENSE KULAK BÜYÜT VE PARAZİT YAŞA) vs.

Sayın Okurlar;

Yukarıdaki açıklamalara dikkat edecek olursanız, çok bilmişler, şımarık oldukları için, bu konuda bilenlere de pek iltifat etmezler. Hiç bilmeyiz ki (ektiğim, biçtiğim, kökünü bildiğim nohut ne çabuk kabak leblebi oldu?) tam tersi olursa, pek tabi (asıl azmaz bal da kokmaz olur) Şu halk deyimini de aklımızdayken yazalım (KURBAN OLAYIM ASİLE, ÇABUK GELİR USULE). Bunun için, mahcubiyet duyulduğu zaman, utanmasını bilenler de yüz kızarmıştır. Örneğin; Bugün, az veya çok olsa da bu inceliği görebiliyor muyuz? Taktiri sayın okurlarımındır.

Sayın Okurlar;

Az da olsa, bazı geri kalmış toplumlarda, insanların elinde bir gazete görürsünüz. İyice dikkat ederseniz, BUNLARIN ÇOĞU OKUR DEĞİL BAKARDIR. Böyle olunca, karşı taraf, elinde her kalem, kitap, defter bulunduranı okumuş, aydın zannediyor. Örneğin; Cumhuriyetin İlanını bilmiyor ama mükemmel tarihçiler de hiç mi hiç, burnunun ucuna koymuyor. Gerçek odur ki çalışmadan, okumadan, öğrenmeden, tecrübeler edinmeden, güzel güzel düşünülmeden bir karara kolay kolay varılmaz. İşte, seviyesiz cahiller bunun için hep cesur olurlar. Bilenin zaten ağzından çıkan her söz, ne kadar faydalı ve verimli olduğunu gösteriyor. Yüce Yaratan, bu nedenle, hiç kimseyi ihtiraslı, kibirli, sinirli, huysuz yapmasın ve bildiğinden de geri koymasın. Asıl gerçek şudur: Yaşamak, okumak, hizmet vermek, faydalı ve verimli olmak fazilettir. PEK TABİ HEPSİ DE BİR HAKKIN VE HUKUKUN İÇERİSİNDE YERİNE GETİRİLEBİLİRSE. KÜÇÜCÜK BİR KARINCA TOPLULUĞUNUN ÇALIŞMASINDAKİ BÜYÜK AZMİ, GERÇEKTEN TAKTİRİ ŞAYAN BİR GÖRÜNTÜ DEĞİL Mİ?