Sayın Okurlar;

Akıl hocalığı yapmıyoruz, kendimizi de sütten çıkan (ak kaşık) görmüyoruz. Düşüncelerimizi ve duygularımızı bildiğimiz, gördüğümüz şekilde yorumlamaya çalışıyoruz. Ancak yazımın hemen başında ifade edeyim (dünyada herkes kendi ayıbıyla meşgul olsaydı, başkalarının ayıbını aramaya zaman bulamazdı). Bu sözü gerçekten ben çok severim.

Sayın Okurlar;

Salim, selim, halim, öte yandan eğitim ve öğretimden nasibini alan insanların çoğu; Bizatihi (kendileri bir nevi kanun oldukları için hizmetlerinde öyle kolay kolay nahoş olaylara meydan bırakmıyorlar). Ancak bilmediğini bilmeyenler tayfası, yalancı okçular misali  gölgelerini av zannedip gölgelerine ok atmaktan da geri kalmıyorlar. Böyle olunca, beton kafa, sebepleri göremediği için sonuçlarla uğraşmak mecburiyetinde kalıyor. Gelin örneklerin bir kısmını maddeleştirelim:

  1. Dere kenarındaki evlerin sellerle sürüklenişi.
  2. Yanlış asfaltlamalardan çöken yollar.
  3. Trafikteki bitmek tükenmek bilmeyen kazalar.
  4. Liyakatsizlerin yaptıkları ve yapacakları tehlikeli işler.
  5. Yalan yanlış konuşmaların ortaya koyduğu tahribat.
  6. Yarım yamalak bilgilerle masum insanlara verilen maddi ve manevi zararlar.
  7. Büyük bir terbiyesizlikle kadınlara yapılan taciz ve tecavüzler.
  8. Kaporta kafaların kerpiç beyinlerinden fışkıran hokkabaz düşünceler sonucu hüsrana uğrayan, hiç günahı da olmayan masum ve mazlum toplumlar vs.

Bütün bunları yazarken iyilikler, güzellikler diyarından örnekler de olmaz mı? Onlar zaten yağız at misali herhangi bir ihtara, ikaza ve uyarıya meydan bırakmadan işlerinin selameti yolunda durmadan koşup çalışıyorlar.