Deprem her an insanları tehdit eden, hem yapısal sorunlar nedeniyle hem de iç dizayn ve mobilyaların yanlış kullanımlarından dolayı yaralanma ve can kayıplarına sebebiyet vermektedir. Yaşam alanlarında tercih edilen mobilyaların doğru konumlandırılması, hatta sabitlenmesi ile ilgili açıklamada bulunan İç Mimar Senem Seval, “Mekân ve mekân içindeki eşya birlikteliği, deprem faktörü ile birlikte düşünüldüğünde, oluşabilecek deprem riskleri de minimum seviyeye düşer” dedi.

Haber: Servet GÖKÇEK

İç Mimarlık Ofisi sahibi İç Mimar Senem Seval, iç mekânda sabitlenmesi gereken eşyaları ve dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi verdi. Eşyaların doğru konumlandırılması ve sabitlenmesi gerektiği ile ilgili bilgi veren İç Mimar Senem Seval, “Ne zaman olacağı öngörülemeyen fakat beklenen deprem gerçeğini kabul ederek, bir an önce iç mekân düzenlemelerinde eksik olan gerekli önlemleri almalıyız” dedi.

“CAN KAYBI EN ÇOK YAPISAL BOZUKLUKLARDAN KAYNAKLI”

İç Mimar Senem Seval, depremde can kaybının ilk nedeninin yapısal bozukluklardan olduğunu söyleyerek, “Deprem kuşağında olan bir ülke olarak yıllarca birçok deprem yaşadık. Son olarak, İzmir’ de yaşanan depremin sonuçlarını derin bir üzüntüyle öğrendik. Yapılan tüm araştırmalarda, uygunsuz binaların can ve mal kaybına neden olduğu gibi, iç mekândaki düzenlemenin de aynı düzeyde kayıplara neden olduğu araştırma sonuçlarında belirlenmiştir. Yapısal bozukluklardan meydana gelen ölüm ve yaralanmaların önemli bir bölümü yapısal nedenlerden kaynaklanırken, bir diğer önemli bölümü ise; iç mekânda eşyaların üzerimize devrilmesi, çıkış yollarımızda bulunan mobilyaların tahliyeyi zorlaştırmasıdır.  Mobilya kapaklarının açılıp içindeki eşyaların dökülmesi, kapıların malzemesi, konumu ve kilit sistemi, aydınlatma konumları ve ağırlığı, mobilyada kullanılan malzeme ağırlığı, pencerelerde kullanılan cam, dekoratif ürünler gibi birçok iç mekân donatılarında yapılan hatalı tercihler sonucu kaynaklanıyor. Mekân ve mekân içindeki eşya birlikteliği, deprem faktörü ile birlikte düşünüldüğünde, oluşabilecek deprem riskleri de minimum seviyeye düşer. Öncelikle var olan donatıların dengelerinin bozularak devrilmemesi için sabitlenmesi şarttır” dedi.

“MOBİLYA KAPAKLARI GÜVENLİK KİLİDİ İLE KİLİTLENMELİ”

Senem Seval, eşyaların sabitlemek için bağlantı aparatlarının özenle seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Vitrin, kitaplık, konsol, dresuar, gardırop, makyaj masası, şifonyer, buzdolabı, havalandırma ve ısınma cihazları, TV ve üniteleri, mutfak ek dolap ve adaları, portmanto gibi mobilyaların depremde ciddi yaralanma ve kayıplara neden olduğunu unutmamalıyız. Sabitleme bağlantı aparatlarını özenle seçip, mobilyamız zarar görür endişesi taşımadan uygulamaya geçmeliyiz. Malzeme tercihleri, tasarımı, boyutları da güvenli mekânlar oluşturmak için önemli bir rol oynar. Duvarda kullanılan ayna, tablo, duvar saati, dekoratif aydınlatma elemanları gibi ürünler genelde antrede kullanılır. Antreler tahliye için önemli bir alandır. Burada kullandığımız donatıların geçişi zorlaştırmaması için sabitlenmesi, yaralanma ve can kaybını önlemede büyük önem taşır. Tüm donatılarda duvar bağlantı aparatları, donatıların en, boy, derinlik ve donatı ağırlığına göre seçilmesi özellikle dikkat etmemiz gereken bir konudur. Mobilya kapaklarında güvenlik kilidi veya tutaçları kullanarak kapak ve çekmecelerin açılmasını önlemek olası zararları engelleyecektir” ifadelerini kullandı.

 “KIRILMA RİSKİ AZ OLAN EŞYA SEÇİLMELİ”

Senem Seval, depremde evdeki eşyalardan yaralanmayı en aza indirmek için hafif, küçük ve kırılma riski en az olan ürünleri kullanmaları gerektiğinin altını çizerek, “Yatak konumlarının cam kenarından uzak yerleştirilmesi, avize gibi tavana sabitlenen aydınlatma ürünlerinin yatak üzerine denk gelmemesi, yatak odası kapı çıkısının yanında mobilya bulunmaması, depreme uykuda yakalanma sırasında oluşabilecek riskleri en az düzeye indirgeyecektir. Aksesuar kullanımında ölçüleri büyük, ağırlığı fazla olan, sabitlenmesi mümkün olmayan, kırılma derecesi yüksek ürünler yerine, daha küçük, hafif, kırılma gibi riskler taşımayan malzemelerden imal edilmiş ürünler kullanmak, yaralanmalar konusunda doğru ve önemli bir tercih olacaktır” şeklinde konuştu.

“DEPREM MASA ALTINA GİRİLMEMELİ”

Senem Seval, deprem esnasında masa altına sığınmak yerine buzdolabı, çamaşır makinesi gibi dayanıklı eşyaların yanına sığınılması gerektiğini belirterek, “Bilinen en yanlış yöntem, depremde masa altına sığınmaktır. Masa ayakları eskisi gibi sağlam üretilmediği için ağırlık bindiğinde kolayca kırılabilmektedir. Akut yetkililerin verdikleri bilgilerde enkazlarda ölümlerin çoğu masa altlarında ezilerek gerçekleşiyor. Binalar yıkılırken, objelerin üzerine düşen tavan ağırlığı veya içerideki mobilyalar bu nesnelere çarparken yanlarında bir yer, boşluk bırakırlar. Bu boşluk ‘Hayat Üçgeni’ dediğimiz alandır. Nesne ne kadar büyük ve ne kadar dayanıklı olursa daha az ezilecektir. Özellikle, çamaşır makinesi, buzdolabı, gibi dayanıklı beyaz eşyalar yaşam üçgeni oluşturmakta daha etkili oluyor. Peki depreme uyurken yakalanırsak yatağa sırtınızı verecek şekilde yanına cenin pozisyonunda kıvrılmalısınız” dedi.

“DEPREM GERÇEĞİNİ UNUTMAMALIYIZ”

Senem Seval, depreme karşı tedbirli ve bilinçli olunmasından bahsederek, “Deprem konusunda hassasiyet ve ciddiyetle üzerinde durmamız gereken en önemli konu; öngörülen ve beklenen deprem gerçeğini unutmamaktır. Bu doğrultuda bilinçli davranmak, can ve mal kaybı risklerini en aza indirgemek için mekânlarda kendini ifade eden yaşam şeklimizi, kullanım alışkanlıklarımızı değiştirmek gerekir. Ne zaman olacağı öngörülemeyen fakat beklenen deprem gerçeğini kabul ederek, bir an önce iç mekân düzenlemelerinde eksik olan, risk taşıyan noktaları tespit etmek, gerekirse bir uzmandan bu konuda yardım alarak, gerekli tüm önlemleri almak önceliğimiz olmalıdır. Deprem öldürmez, tedbirsizlik ve bilinçsizlik öldürür” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim