İnsanların özellikleriyle dalga geçmek, görünüşüne göre yargıda bulunmak ne kadar sığ bir düşünce tarzı. Çevremizde bu şekilde davranan çok insan var maalesef. Kimin ne yaşadığını bilemeyiz, neden (kişiye göre değişen bir şey bu) farklı gözüken bir görüntüde olduğunu bilemeyiz. Yargıda bulunmak çok kolay. Dalga geçmek de çok kolay. Empati yapmayı deneyen yok. Hepsini geçtim; kime ne, bize ne?! Herkes her konuda altın orana sahip olmak zorunda değil, herkes en güzel, en yakışıklı, en şık, hokka burunlu, badem gözlü vs olmak zorunda değil. Herkes şahsına münhasır olmalı.

Aynı olduğumuzu düşünsenize...

Bizi farklı kılan ne olur öyle olsa? Hokka burun, badem göz vs bunlara sahip olmaktan kolay bir şey yok. İnsanlık, ahlak, merhamet olmadıktan sonra bunlar olsa ne olmasa ne? Belli bir yaşa gelince bunların da bir etkisi kalmıyor. Ki bu bataklığa bir düşüldü mü kurtuluş yok, en güzeline, en iyisine sahip olmaya çalıştıkça daha da fazlasını istiyor insan. Sınırını bilemiyor, aşırıya kaçıyor. Bunun sebebi zorbalık. İnsanların birbirinden özellikle görünüş olarak en iyi olmasını beklemesi. Bu da insanları, kendisini olmadığı biri olarak göstermeye itiyor. Hem görünüş olarak hem düşünce tarzı olarak. Mesela bulunduğu ortamda herhangi birisi kendi görüşüyle uymuyorsa bile sırf bu zorbalık yüzünden kendi görüşünü belli etmeyip, aynı safta yer almayı seçiyor. Görüş doğru ya da yanlış, insanın kendine ait bir düşüncesi olmalı ve bunu dile getirebilmeli (saygı sınırını aşmadan tabi).

Hep belli bir kalıp var. Kimse dışına çıkmıyor bunun. Herkes bir fabrikadan çıkmış gibi her konuda.

Kalplerimizi ve aklımızı biraz yenilemekte fayda var.

Dünyada olup bitenleri görmüyoruz bu bataklıklar yüzünden. Çünkü sadece göze görünenle ilgileniyoruz. Aslında yanı başımızda olup bitenlerin farkında bile değiliz.

Her gece yastığa başımızı koyduğumuzda azap çekmeliyiz. Çocuklara, masum insanlara yapılanları hiç düşünmüyoruz. Dönen oyunların farkında bile değiliz. Hatta bilmeden destek bile oluyoruz bu bataklıklara düşerek.

Köreldik, kör olduk, bencilleştik...

Yazık bize, çok yazık…

Anlayışlı olmak, kendini başkasının yerine koyup, ne hissettiğini anlamaya çalışmak zor değil. Kimse bizim istediğimiz gibi ya da biz bir başkasının istediği gibi olmak zorunda da değiliz.

Kalpleri ve aklı önemsemek daha mühim.

Öldüğünde bedeni toprağa karışan varlıklar olarak görüneni çok önemsiyoruz.(!)

Önemsemeyelim.

İnsanlara faydalı olmaya çabamızı, merhameti, anlayışlı olmayı, sevgiyi, saygıyı kaybetmemek dileğiyle…