KESK Bolu Şubeler Platformu adına Eğitim Sen Şube Sekreteri Dilek Çakman, artan enflasyon ve memur zamlarıyla ilgili basın açıklamasında bulundu. Çakman, “KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak ülke genelinde yine haykırıyoruz. Çünkü insanca yaşama yetecek bir ücret, güvenceli bir iş ve gelecek istiyoruz” dedi.
Haber: Nilay Çelik
Bolu Eğitim Sen Şube Sekreteri Dilek Çakman, maaş artışlarının hayat pahalılığıyla ilgisi olmadığına değinerek, “TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Bunun son örneğini yaşadık. TÜİK bugün Haziranda enflasyonun aylık yüzde 3,92 yıllık yüzde 38,21 olduğunu açıkladı. Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyonun ise yüzde 19,77 olduğunu açıkladı” şeklinde konuştu.
“ZAM YAĞMURUNU HER GÜN İLİKLERİNE KADAR YAŞAYAN VATANDAŞLAR”
Çakman, açıklanan ‘TÜİK’in enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon bizi eziyor’ diyerek, “Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) verilerine göre ise enflasyon Haziranda aylık yüzde 8,54 altı aylık yüzde 50,53 yıllık yüzde 108,58 artmıştır. Hem TÜİK’in hem de ENAG’ın rakamları ortada. Buradan başta ücretli kesimler olmak üzere hayat pahalılığını, zam yağmurunu her gün iliklerine kadar yaşayan tüm vatandaşlara soruyoruz. Bunlardan hangisi sizin enflasyonunuz? Hangisi daha inandırıcı? Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllardır ‘işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik’ nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK’in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor” ifadelerini kullandı.
“YILLARDIR NE BÜTÇEDEN HAKKIMIZI NE DE REFAHTAN PAYIMIZI ALABİLİYORUZ”
Çakman, iktidarın seçimlerden önce verdiği memur maaşlarına ilişkin şunu ifade etti: “15 derecenin 1. Kademesinde bekâr bir kamu emekçisinin eline geçen 10 bin 450 TL çoktan açlık sınırının altında kaldı. İktidarın buna 925 TL çalışmayan eş ve 325 TL tutarındaki iki çocuk yardımını ekleyerek 11 bin 800 TL olarak gösterdiği en düşük kamu emekçisi maaşı ise şimdilik açlık sınırının bir tık üzerine denk geliyor. Emekli kamu emekçileri ise açlık sınırının iki bin TL altında bir rakamla ayın sonunu getirmeye çalışıyor. İktidarın seçimlerden önce verdiği ‘en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak’ sözünün üzerinden 55 gün geçti. Ama 55 gün önce önemli bir artış gibi gözüken rakam hızla erimeye devam ediyor. İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı alabiliyoruz.”
“REFAH PAYI VERİYORUZ OYUNUNA BAŞLADILAR”
İktidarın ‘refah oyununa’ başladığını belirten Çakman, “Siyasi iktidar 21 yıldır her fırsatta büyüme rakamları ile övündü. Ama seçim süreci yaşadığımız son döneme kadar bir kez olsun o büyüme rakamlarını emeği, alın teri ile yaratanlara, bizlere refah payı vermeye yanaşmadı. 2022’nin ilk altı ayı için ‘%2,5 refah payı veriyoruz’ dediler. Ama bunu bile izleyen altı ayın enflasyon farkından düştüler. Ardından gerçek enflasyonun yarısına denk gelmeyen TÜİK enflasyonunun üzerine beş on puan ekleyerek ‘refah payı veriyoruz’ oyununa başladılar” kelimelerini kullandı.
“ARTIŞIN TÜM KAMU EMEKÇİLERİNE, EMEKLİLERE ADİL BİR ŞEKİLDE YANSIYIP YANSIMAYACAĞI BELLİ DEĞİL”
Çakman, yapılacak olan artışın tüm kamu emekçilerine bir faydası olup olmayacağı yönündeki endişelerine de değinerek, “Bu yılın Ocak-Haziran dönemi için maaşlarımızda toplu sözleşme artışı, enflasyon farkı, %13 refah payı toplamı olarak %30 artış yapılmasını büyük bir lütuf gibi gösterdiler. Oysa ENAG o altı ayın enflasyonunun %39 olduğunu, yani övünülen artışın gerçek enflasyonun 9 puan altında kaldığını açıklamıştı. İktidarın sanki babasının kesesinden bağışlıyormuş gibi övündüğü, yandaş konfederasyon yöneticilerinin ayakta alkışladığı %30’luk artış çoktan eridi. Bugün aynı oyun ‘en düşük kamu emekçisi maaşı 22 bin TL’yi bulacak’ vaadi ile sürdürülmek isteniyor. Üstelik söz konusu artışın tüm kamu emekçilerine, emeklilere adil bir şekilde yansıyıp yansımayacağı hala belli değil” şeklinde konuştu.
“YANDAŞ BASININ MÜJDE HABERLERİNE İTİBAR ETMEYELİM”
İktidarın refah payı aldatmacasına kanmayacağız diyen Çakman, “Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha da sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına, ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim.
Önümüzdeki günlerde verilen söz yerine getirilse dahi TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yüksek gibi görünen maaş artışları yarın yine sefalet düzeyine inecek” dedi.
“TEK ÇÖZÜM İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK ÜCRET MÜCADELESİNİ YÜKSELTMEKTEN GEÇİYOR”
Çakman, seçim öncesi verilen vaatlerin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Tek çözüm insanca yaşamaya yetecek ücret mücadelesini yükseltmekten geçiyor. Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Bu rakam her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir. Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir” ifadelerine yer verdi.
“KAMU EMEKÇİLERİNİ GÜVENLİ GELECEK MÜCADELESİNDE OMUZ OMUZA VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
KESK’e bağlı sendikaların üyelerini, tüm kamu emekçilerini ve emeklileri mücadeleye davet eden Çakman, “Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. Bizler ulufe değil, grevli gerçek bir toplu sözleşme düzeni istiyoruz! İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz” açıklamalarında bulundu.
