Sayın okurlar;

Genelde az veya çok herkesin gönlünde bir makam, bir koltuk sevdası vardır. Hak eder, hak etmez… O ayrı bir konu. Nitekim kurbağayı örneğin koltuğa oturtursan, çamuru görünce atlar, köpeği de yedi denizin suyu ile yıkasan çamura dalar. Netice itibariyle, kursak kavurgasını ister. Asıl azmaz, bal kokmaz, kurdun sesi de (zağar) köpeği korkutmaz.

Mevki, insanın iyiliğini ya da kötülüğünü meydana çıkarır. Örneğin koltuğun hakkını veren çalışır, veremeyen karıştırır durur. Unutulmasın ki vücut hasta ise sebebi baştır, içindeki arızalı akıldır. Akıl, çakıl olursa çengele takılır. Akıl olmazsa başta, ne kuruda biter ne yaşta. Yüksek bir mevkiye sahip olmadığından değil, o mevkiye layık olup olamayacağından endişe edilir. Örneğin, yüz tane kaporta kafa, mercimek kadar cevher akla kurban olsun.