Sayın okurlar;

Menfaat; hakkın, hukukun içerisi de olduğu müddetçe, meşruiyetini korur. Aksi hal hüsrandır.

Menfaat, adeta bir sandalyeye benzer. Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir. Menfaat, her dili konuşur, her kılığa da girer. Öte yandan, menfaatlara karşı, kayıtsız biri gibi görünmesini de bilir. Nehirlerin, denizlerde kaybolması gibi meziyetlerde, menfaatlerin içinde kaybolur. Menfaatler, gözü, en tatlı bir şekilde kör eden, birer vasıtadırlar. Dünya menfaatleri için, iyilik edenlerin iyilikleri, avcının kuşlara yem atması gibidir. Dolayısı ile, güvenden, saygıdan, daha da çok sevgiden uzak manfaatlarda, şahsi-gizli tuzaklar vardır. Yani; menfaati varsa ne güzeli ne âlâ. Yoksa uzaklaş, hemen sıvış. Hiç demeyiz ki, bu, ne kadar helâl, ne kadar haram. Vahşi kurtlar, kuzuyu yakaladığı zaman (bu besili-bu zayıf mı der mi?) Çünkü her kurt, her zaman masum bir kuzunun peşindedir. Eski yıllarda, sahranın köpekleri, deveyi yakaladığı zaman, bu salih peygamberin mi diye düşünür mü? Yiyecek. O kadar.