Sayın Okurlar;

Saygılı olmak beşeri münasebetlerde genel anlamdadır. Bu, kişiye has olan bilgi, beceri, görgü, en önemlisi de bir asalet ve maya meselesidir. Bırakalım her şeyi bir tarafa, utanma mevzuunda şu cümleyi bir daha gündeme getirelim: (Bir odada, yalnız dahi olsan çıplak oturamazsın çünkü evvela insan olarak kendinden utanacaksın.)

Sayın Okurlar;

Eskiden utanmasını bilen, mahcup, fazilet erbabı insanların, bilhassa bayanların, mahcubiyetlerinden dolayı utandıkları zamanlarda halkın deyimiyle yüzleri (al al) olurdu. Günümüzde de, az da olsa, bugün kızardıkları için utanıyorlar herhalde. Örneğin; Biz büyüklerimizin yanında sorulursa cevap verir, mümkün mertebe susmayı tercih eder, yaşımız da küçük olduğu için en azından fevkalade bir durum olmadıktan sonra ayak ayak üstüne dahi atmazdık. Bu, aslında bir görgü, adap, usul, erkan meselesidir. Bazı kimseler tarafından kabul görmeyebilir ancak saygıdeğer, arif ve yaşlı insanların yanında ayağını ayak üstüne atıp burnuna sokacak kadar uzatıyorsan bunun medeniyetle bağdaşması yoktur. Medeniyet hiçbir zaman aklına geldiği gibi konuşmak ve hareket etmek tarzı değildir. Bugün, az da olsa, günümüzde bazı şımarık çocuklar, yaşlı ninesine ve dedesine moruk – koruk tabirini kullanırken bunları gençliğin sosyal akışında bir meziyet kabul ediyor. Bu türlü kafalarda, ister genç olsun ister yaşlı olsun, tamiri mümkün olmayan bir şımarıklık hastalığı ve arıza vardır. Medeniyetin adını soytarılık koymayalım. Medeniyet terakkidir, ilimdir, irfandır, teknolojidir, bilimdir ve çağın felsefesini yakalamaktır. Aklına geldiği gibi hareket ise ciddi bir akılla bağlaşamaz. Zaten cahille arif insan arasında bir fark vardır. Arifi dizginleyebilirsin, seviyesiz cahil ise başıboş ve yularsızdır.