(HABER: SERVET GÖKÇEK)- Türk Diyanet Vakıf Sen Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Metin Saltan, katil kelimesinin İslam hukukundaki anlamı ve insanlık tarihindeki önemine vurgu yaparak, adaletin sağlanması ve toplum vicdanının tatmin edilmesi gerektiğini belirtti.

İnsanların birbirine karşı işlediği en ağır suç ve günah olanın haksız yere adam öldürme  fiili olduğunu belirten Saltan; “Sözlükte “bir canlının başka bir canlıyı öldürmesi” şeklinde geniş bir anlamı bulunan katil kelimesi, islam hukukunda bir kimsenin hukuken can dokunulmazlığı bulunan bir kişinin ölümüne yol açacak herhangi bir davranışta bulunmasını, teknik tabiriyle adam öldürme cürmünü ifade eder.

“MADDİ VE MANEVİ YAPTIRIMLARLA ÖNLENMEYE ÇALIŞILMIŞTIR”

 İnsanların birbirine karşı işlediği en ağır suç ve günah olan haksız yere adam öldürme fiili, insanlık tarihi kadar eski olup hemen bütün dinlerde, ahlaki öğretilerde ve hukuk düzenlerinde ağır bir dille kınanıp yasaklanmış, bu yöndeki teşebbüsleri engelleyecek ve adaleti sağlayarak toplum vicdanını tatmin edecek şekilde birtakım maddi ve manevi yaptırımlarla önlenmeye çalışılmıştır” dedi.

“KİN VE DÜŞMANLIK SEBEBİYLE İLK KAN DÖKME OLAYI MEYDANA GELMİŞ”   

İnsanlık tarihindeki ilk kan dökme olayının Hz. Âdem'in iki oğlu arasındaki kıskançlık sebebiyle yaşandığını anımsatan Saltan; “Kur’an’da insanın dünyaya gönderilişi anlatılırken meleklerin insanoğlunun yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökeceği itirazında bulunduğundan söz edilir. Gerçekten de çok geçmeden Hz. Âdem’in iki oğlu arasında kıskançlıktan doğan aşırı kin ve düşmanlık sebebiyle ilk kan dökme olayı meydana gelmiştir. Olay Ahd-i Atîk’te ve Kur’an’da yaklaşık ifadelerle anlatılır ve haksız yere birisini öldürenin onun günahını da yüklenerek büyük bir vebal üstlendiği ve âdeta bütün insanlığı öldürmüş gibi ağır bir suç işlediği belirtilir.” diye konuştu.

“EN BÜYÜK PROBLEM NE?”       

Saltan, Türkiye'de bu tür önemli meselelerin yeterince gündeme gelmediğini ve somut adımların atılamadığını ifade ederek; “İnsanlık tarihi boyunca bu kadar önemli bir mevzunun Türkiye’de bir hakem kadar, bir futbol takımı kadar gündemde olamaması; somut bir adımın atılamamasının altında yatan en büyük problem ne? Gazze olaylarında olduğu gibi bu katliamlar, cinayetler, Avrupa’daki, Amerika’daki bir çok kentin ortak bir protestoya sahiplik etmesi bunun bir sınır "haksız 'hak' arayışı"ndan daha çok insanlık suçu olduğunu bize göstermektedir. Hadiste de kötü bir çığır açmanın doğuracağı sorumluluğa işaretle haksız yere öldürmenin günahından Âdem’in birinci oğluna da pay ayrılacağı bildirilir.” İfadelerini kullandı.

“HEM SİYASETİN KAMBUR OLMA DURUMU HEM DE BİR OMURGASIZLIK VAR”

Metin Saltan,  siyasi temsilin yetersizliğinden kaynaklanan güvensizlik ve çürüme sorunlarına dikkat çekerek; “Özetle Dr. Zehra Bürtek’in belirttiği gibi: “Türkiye siyasi anlamda omurgasını kaybetmiş durumda. Siyaset şu anda kamburumuz oldu. Hem siyasetin kambur olma durumu var, hem de bir omurgasızlık var. Bu herkeste bir güvensizlik yaratıyor. Omurgasını kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti güven vermiyor. Muhalefet bir temsiliyet gerçekleştiremiyor. Her birey kendi muhalif olma durumunu gerçekleştiriyor, farklı şekillerde. Bu kadar şiddetle sonuçlanması, siyasi temsiliyet bulunamamasından kaynaklanıyor. Böyle olunca herkes kendi çözümünü, kendi sözünü söylemek istiyor. Böyle görünür olmaya çalışıyor.” şeklinde konuştu.

“PEKİ BU İKİ OLAYDA ASIL KATİL KİM?”

Son olarak suçlunun kim olduğuna dair sorular soran Saltan; “Peki bu iki olayda asıl katil kim? Sosyal çürümenin bu kadar bariz olduğu bir dönemde suçlu mafya dizileriyle yayına çıkan TV kanalları mı? Aile mi?, Devlet mi? Yoksa Toplum ve her birimiz mi?” dedi.

Editör: Aslı AKIŞ