TEMA Vakfı Bolu İl Temsilciliği yaptığı açıklamada, Bolu Ayman Yaylası’nda yapılmak istenen taş ocağının bölgenin ekosistemine zarar vereceğini belirtti.

Haber: Oğuzhan Eke

Bolu’nun Seben İlçesine tarım suyu ulaştırmak için, DSİ Bolu tarafından, Bolu Seben Taşlıyayla Göleti’nde çalışmalara başlandı. Proje kapsamında ihtiyaç duyulacak bazı malzemeler için de gölün yakınındaki bir arazide taş ocağı açılması kararı alındı. Taş ocağının açılacağı bölgede yaşayan Ayman Yaylası halkı ise taş ocağının, kendi mera arazilerine zarar vereceği gerekçesiyle tepkilerini gösterdi ve taş ocağının durdurulması için yasal süreci başlattı.

“YÜKSEK GERİLİM HATTINA 60 METRE MESAFEDE”

TEMA Vakfı Bolu İl Temsilciliği de konuya yazılı bir açıklama yaparak dâhil oldu. TEMA Vakfı Bolu İl Temsilcisi Selma Demirel’in yaptığı açıklamada, taş ocağı istemedikleri belirtildi. Demirel, “Taş ocağının 460 metre güneyinde hayvan sürüleriyle yaban hayatının su ihtiyacını sağladığı Akçakilise Deresi geçmektedir. Yaylanın mera alanı ve ağılları, taş ocağı ile Ayman Yaylası’nın arasında. Taş ocağı, yüksek gerilim hattına 60 metre mesafededir. Ayman Yaylası’na 900 metre mesafede ise üstü kapatılmamış ve rehabilite edilmemiş eski bir taş ocağı da bulunmaktadır” dedi.

ZARARIN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASINI TALEP EDİYORUZ”

Demirel konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Ayman Yaylası’nın 500 metre yakınında taş ocağı açılmasının, yayla sakinlerine ve hayvanlarına, yaban hayatına ve doğaya vereceği zararın göz önünde bulundurulmasını talep ediyoruz. Kesilmesi planlanan bin 500 ağaçla orman varlığının zarar göreceğinin, taş ocağının yüksek gerilim hattına yakınlığı sebebiyle oluşabilecek bir yangın durumunda telafisi mümkün olmayan zararlarla karşılaşılacağının ve halkın sağlığının önemsenmesinin gerektiğinin altını çiziyoruz” ifadelerini kullandı.

“ÇIKAN TOZ FOTOSENTEZİ ENGELLER”

Yapılan yazılı açıklamada, taş ocaklarının ekosisteme zararlarını sıralayan Demirel, “Taş ocaklarından çıkan toz, bitki yapraklarını kaplayarak solunumu ve fotosentezi engeller. Çiçeklenme döneminde döllenmeyi önler ve meyve oluşumunu azaltır. Taş ocağı ve kullanılan araçların çıkardığı gürültü orada çalışanlar için sağırlık yaratabilecek ölçüdedir. Taş ocağı kapatıldıktan sonra arkada kalan çukur yer altı sularının akışını engellemektedir. Çukur ağaçlandırılamadığı için atık maddelerin doldurulduğu bir çukura dönüşmekte ve çukurdaki kirletici atıklar yer altı sularına sızarak, içme sularını kirletmektedir. Ayrıca Uluslararası Çevre Araştırmaları ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yer alan bir araştırmanın sonucuna göre; taş ocakları yakınında yaşayanların %98’i evlerinde toza maruz kaldıklarını, %85’i arazinin tahrip olduğunu, 92’si mahsul yetiştiremediğini belirtmektedir. Toza maruz kalan kişilerin %22’sinde yüksek göz ve burun alerjisi, %17’sinde göğüste sıkışma, %9’unda kronik öksürük sorunları görülmektedir” açıklamasında bulundu.

 

Editör: TE Bilisim