Atatürk’ün Bolu’ya gelişinin yıl dönümünde bir yazı yayımlayan Bolu Emekli Subaylar Dernek (TESUD) Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner, o gece yaşananları ve Bolu’daki toplantının Cumhuriyet’e etkilerini anlattı.

Kıbrıs Barış Harekâtı Gazisi, Bolu Emekli Subaylar Dernek Başkanı E. P. Kd. Bnb. Ahmet Şerafettin Yamaner, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 17 Temmuz 1934 yılında Bolu’ya gelişinin yıl dönümü kapsamında bir yazı kaleme aldı. Yazısında Atatürk’ün Bolu’ya gelişinde yaşananları, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinde Bolu’nun etkisini anlattı. Bir telgraf sonrası İngiltere ile nasıl savaşın eşiğine gelindiği, Atatürk’ün dine bakışı ve benzeri birçok ayrıntının yer aldığı yazı şu şekilde:

“YILINDA CUMHURBAŞKANLIĞI SIFATI İLE İLK DEFA GELMİŞTİR”

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk Bolu’ya ilk defa 1922 yılı Haziran ayında gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı o tarihte yoktu. 17 Temmuz 1934 yılında Cumhurbaşkanlığı sıfatı ile ilk defa gelmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş savaşının kazanılmasından sonra ülkenin içinde bulunduğu durumu görmek, halkla görüşmeler yapmak, toplumun değişik kesimlerinden vatandaşların genel ve yerel yönetimlere ait şikâyetlerini, istek dilek ve önerilerini ilk ağızdan dinlemek üzere yurt içi gezilerine çıkmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilecek yeni yasaların halkla tartışılıp görüşülmesi, halkın ilgisinin ve tepkisinin ölçülmesi gibi amaçları kapsamaktadır.”

“MİSAFİRPERVERLİĞİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNİ SERGİLEMİŞLERDİR”

“Milli kurtuluş davamızın başlangıcı olan 19 Mayıs 1919’da Samsun’a, 15 Haziran 1919’da da Amasya’ya gitti.

Amasya müftüsü olan Hoca Tevfik Efendi Atatürk’ü çok iyi karşıladı ve karşılattı. Müftü hoca Tevfik tüm din adamlarına hitaben ‘Hocalar, Vaizler, Müftüler ve din adamlarına hepiniz en çok ilgiyi göstermelisiniz. Vatanı müdafaa edenler dinimize sahip çıkar.’ konuşmasını yaptı. Her yerde din adamlarımız tarafından karşılandı. Amasya hiç görülmedik bir şekilde kırmızı beyaz bayraklar ve balonlarla süslendi. Bolu halkı da 17 Temmuz 1934 yılında büyük önderimizi coşku ile karşılayarak bağrına basmış ilimizde bulunduğu süre içinde onu ağırlamak için birbiriyle yarışmış, misafirperverliğin en güzel örneklerini sergilemişlerdir.”

“HALK EVİNDE BİR GECE MİSAFİR EDİLDİ”

“Atatürk ilimize geldiğinde Fırka dediğimiz tepede (şimdi ki kültür ve turizm müdürlüğünün binası olduğu yer) bulunan Halk evinde bir gece misafir edildi. Gençler yöresel oyunlar oynayıp büyük bir fener alayı düzenlendi. Özellikle gençler heyecanlı hitabeleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan inanç ve bağlılıklarını her fırsatta dile getirmişlerdir. Halk da gençlerin bu coşkulu hareketlerini alkışlayarak tezahüratla desteklemişlerdir.”

“ALDIĞI OLUMLU TEPKİLERLE KADINLARIMIZA SEÇME VE SEÇİLME HAKLARI SAĞLAMIŞTIR”

“O akşam, Halk evinde bir yemek düzenlendi. Yemeğe, sivil/askeri erkân ve ilimizin ileri gelenleriyle birlikte halk müziği sanatçıları Fahri, Saffet ve Koca İlyas, Hakkı Saz gibi isimlerde katılmıştır. Atatürk bu yemekli toplantıları bir mektup ve Meclis olarak kullandı. Bu sofraların en büyük özelliği bizzat Atatürk’ün moderatörlüğünde özgür bir siyasi ortamın meydana getirilmesiydi. O akşam yemeğinde de ağırlıklı olarak ‘Kadınların milletvekili seçimlerine katılma ve seçme seçilme hakkı’ ve ‘Türk Dil Kurultayı’ konuları ele alındı.

Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını getirdiği o günlerde dünyada böyle bir hakkı konuşan ve tanıyan başka ülke yoktu. Bolu ziyareti ile dönüşünden halkımızdan aldığı bu olumlu tepkileri dikkate alarak 5 Aralık 1934 tarihinde yürürlüğe giren Amasya değişikliği ile kadınlarımıza Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakları tanınmasını sağlamıştır.”

“BOLU’DA UZUN SÜRE KALAMAMIŞTIR”

“Atatürk yoğun memleket meseleleri nedeni ile maalesef Bolu’da uzun süre kalamamıştır. Bolu’da bulunduğu 17 Temmuz gecesi ilerleyen saatlerde Başbakan İsmet (İnönü) Bey’in gönderdiği telgraf Atatürk’e ulaştırılır. Telgrafta; 17 Temmuz 1934 günü İngiliz donanmasının Akdeniz Harp Filosuna bağlı 7 savaş gemisinin Kuşadası açıklarına gelerek demirlediği, gemiden inerek topraklarımıza izinsiz çıkmaya çalışan İngiliz Askerlerinden üçünün Kanapiçe koyunda Türk devriyesi Balıkesirli Musa tarafından kıyıdan açılan ateş sonucu öldürüldüğü ve durumunun çok nazik olduğu yazılmıştı. Kaşları çatık bir şekilde telgrafı okuyan Atatürk bu telgraf sonrası değişmeleri saati saatine izledi. İngiliz askerlerinin cenazeleri ile birlikte bunu yapan askerlerinde kendilerine teslim edilmesini istemeleri ve gerekirse bu olayı savaş sebebi sayacaklarını belirtmeleri üzerine kanuni vazifesini yaptığı anlaşılan Türk Er’i Balıkesirli Musa için Britanya imparatorluğu ile hali Makaseme (savaş) göze alınır. ‘Şimdi Ankara’ya hareket ediyorum. Ege bölgesinde kısmi seferberlik emrimi veriyorum.’ demiştir.”

“BU SÖZLERİ HİÇ UNUTMADIM”

“O dönemin Kuşadası kaymakamı Dilaver Argun, Ata’nın bu çıkışı ile ilgili sonradan şöyle konuşacaktır. ‘Bu emir, bu hassasiyetli ses beni ağlattı. Genç bir kaymakam olarak bütün benliğim gurur ve iftiharla sarsılıyordu. O günden bu yana birçok Valilik ve müsteşarlıklarda bulundum. Atatürk’ün görev aşkını koruyan bu laflarını kimseden duymadım ve bu sözleri hiç unutmadım.’ Atamızın bu olayda ki yaklaşımı ile bir kez daha ne kadar büyük devlet adamı olduğunu, lider olduğunu ve askeri kişiliğe sahip olduğunu bütün dünya liderleri görmüştür.”

“O BİR PUT, TAPILACAK BİR TAŞ/SEMBOL DEĞİLDİR”

“Atatürk Bolu’dan ayrılırken Halkevi Defterine ‘Bolu Halk evinde bir gece kaldım. Bolu’nun güzelliğinden, halkın coşkun sevincinden çok mütehassıs oldum.’ cümlesini yazmıştır. 5(beş) kıtada 35(otuz beş) ülkede heykeli bulunan Atatürk’ten başka devlet adamı yoktur. O bir put, tapılacak bir taş/sembol değildir. Her yönüyle örnek bir insan, örnek bir devlet adamı, örnek bir siyasetçi, örnek bir asker, örnek bir fikir adamı kısaca her yönüyle bir liderdi. Kendisi hakkında farklı ülkelerde 5000’in üzerinde kitap yazılmış olup tamamı yabancı ülke kütüphanelerinde muhafaza edilmektedir. O kısacık ömründe 3997 kitap okuyarak önemli gördüğü satırların hepsinin altını çizmiştir. Katıldığı bütün muharebelerde cephane sandıkları içinde kitapları yanında taşınmıştır.”

“GERÇEK BİR MÜSLÜMAN GERÇEK BİR DİNDARDIR”

“O İslam dinine samimiyetle inanmış ve bu dinin değerlerine kuvvetli bir şekilde sahip çıkmış bir kişidir. Atatürk din işleri ile devlet işlerinin ayrılması gerektiğini düşünerek 3 Mart 1924 tarihinde Başbakanlığa bağlı Diyanet işleri Başkanlığını kurdurmuştur. O yüksek bir din kültürüne sahiptir. Atatürk düşmanlarının söylemlerinin aksine gerçek bir Müslüman gerçek bir dindardır. Atatürk Kuran’ı tefsir edebilecek şekilde Arapça bilgisine sahiptir. Atatürk’ün baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi olarak bilinen tanınmış bir din bilgisi öğretmeniydi. Atatürk din bilgisi derslerinden hep yüksek not almıştır. 57 yıllık ömrünün büyük bir bölümünü Harp meydanlarında ve cephelerde geçirmiştir.”

“DÜŞMAN TAARRUZUNUN DURMASINI SAĞLAMIŞTIR”

“1911 Arnavutluk isyanı, 1912-1913 İkinci Balkan Savaşı, 1915 Çanakkale Savaşı, Galiçya Savaşı, 1916-17 Kafkas Cephesi, 1917-18 Suriye Filistin Cephesi, 1919-1923 Kurtuluş Savaşı, 1922 Büyük Taarruz Savaşlarına katılmıştır. 25 Nisan 1915 Çanakkale Savaşı’nda ‘Cephanemiz kalmadı komutanım.’ diyen askere  ‘Cephanemiz kalmadı ise süngümüz var. Süngü tak.’ emrini vererek düşman taarruzunun durmasını sağlamıştır.  13 Kasım 1918 günü İstanbul Boğazında işgal donanmasını görünce  ‘Geldikleri gibi giderler.’ sözü kurtuluşun başlangıcı gibidir. 23 Ağustos 1921 Sakarya Meydan Muharebesi sabahı Yunan taarruzu başlayınca tarihe kazınan o büyük emri, ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanı ile sulanmadıkça vatan terk olunamaz.’ Tarihini bilmeyen, Atatürk’ün ismini anmaktan korkan Atatürk düşmanları, Atatürk başka ne yapsaydı?”

“BOLU’YA GELİŞ YIL DÖNÜMÜ GÖRKEMLİ BİR ŞEKİLDE KUTLAMALIDIR”

“Bugün ülkemizde müreffeh bir hayat yaşıyorsak camilerimizde ezanlar okunuyorsa, ibadetlerimizi istediğimiz şekilde yapabiliyorsak. Bu ülkeyi düşmanlardan kurtarıp bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve Gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Okunan her Kur’an’ın yapılan her Dua’nın arkasından Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bu günlere ulaşmamızı sağlayan şehit ve Gazilerimizi belirtmemiz vefa borcumuzdur. 88 yıl evvel olduğu gibi; 17 Temmuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bolu’ya geliş yıl dönümünde de tüm Bolulular sevgi ve saygısını göstermek vefa borcunu ödemek maksadıyla günü görkemli bir şekilde kutlamalıdır.”

Editör: TE Bilisim