TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, Düzce depreminin 23. yılı nedeniyle yaptığı açıklamada, “23 yıl önceki acıları yeniden yaşamamamız için ülke ve kent olarak depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor. Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalıdır. . Ülke genelindeki yapılar incelenerek riskli yapılar tespit edilip güvenli hale getirilmelidir. Uygun olmayan zemin ve arazilerdeki yapılar derhal boşaltılmalıdır.” Diyerek uyarılarda bulundu.

Haber: Aslı Akış

TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, derin yaralar açan ve izlerinin hala tazeliğini koruduğunu ifade ettiği Düzce depreminin 23. Yılında, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin onca uyarılarına rağmen, depreme hazırlık konusunda ne yazık ki yeterli mesafe kaydedilmediğini söyledi. Perçin, 20 binden fazla yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 50 binden fazla kişinin yaralandığı, yüzbinlerce yapıyı yerle bir eden 17 Ağustos Depremi’nden yaklaşık iki ay sonra ülkemiz 12 Kasım 1999 tarihinde yaşanan deprem ile bir felaket daha yaşadığını anımsattı.

“YENİ DEPREMLERE HAZIRLANMADA MESAFE KAYDEDEMEDİK”

Perçin; depremin yarattığı travmaya dikkat çekerek; “Merkez üssü Düzce olan ve 30 saniye süren 7,2 büyüklüğündeki depremde bine yakın yurttaşımız hayatını kaybetmiş, beş bin yurttaşımız yaralanmış, yüzlerce ev ve işyeri yıkılmış, kullanılamaz hale gelmişti. 12 Kasım 1999 tarihinde başta Düzce ve Bolu olmak üzere geniş bir bölgeyi etkileyen 7,2 büyüklüğündeki deprem, gerekli tedbirler alınmadığında doğal afetlerin ne büyük toplumsal felaketlere dönüşebildiğinin en acı örneklerinden biri olarak tarihe geçti. Depremin yarattığı yıkımın ve yaşadığımız toplumsal travmanın büyüklüğüne rağmen, aradan geçen 23 yıl boyunca deprem gerçeği ile gerçekten yüzleştiğimiz, yeni depremlere hazırlanma konusunda mesafe kaydettiğimiz söylenemez.” şeklinde konuştu.

“BİNALAR DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRİLMEDİ, TOPLANMA ALANLARI OLUŞTURULMADI”

23 yılda afet riski olan yerleşim yerleri taşınmadığını, binaların depreme dayanıklı hale getirilmediğini ileri süren Erol Perçin; “Kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmadı, afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadı. Bu süre içinde imar planları depreme hazırlıklı şehirler yaratmak için değil, kentsel rantın dağıtılması için bir araç olarak kullanıldı. Parsel bazında yapılan imar tadilatları ile ormanlık alanlar ve su havzaları dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açıldı. Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken “yapı denetim” sistemi tümüyle ticarileştirildi. Odalarımızın mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlandı. “İmar Barışı” adı altında projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar ruhsatlandırıldı. 10 milyonun üzerinde kaçak yapının ruhsatlandırıldığı bu imar affıyla birlikte yapı stokumuzun proje uygunluğu ve deprem dayanıklılığı konusunda denetlenme ihtimali ortadan kaldırıldı.” İfadelerine yer verdi.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM” UYGULAMALARI AMACINDAN SAPTIRILDI”

“Depreme hazırlık konusunda gerekli adımların atılmamasının sorumluluğu siyasi iktidarın üzerindedir” diyen Perçin; “Kentlerin yeniden yapılandırılması ve depreme dayanıksız binaların yenilenmesi için gerekli olan “Kentsel Dönüşüm” uygulamaları amacından saptırılarak inşaat firmalarına kaynak aktarılmasının, kentsel rantların iktidar yandaşlarında toplanmasının bir aracı haline getirildi. Kent merkezlerinde bulunan afet toplanma alanı statüsünde park, bahçe ve meydanlar yapılaşmaya açılarak afet sonrasında yaşamı sürdürmeye olanak verecek güvenli alanlar ortadan kaldırıldı. Son yıllarda sıklıkla yaşadığımız her deprem, 12 Kasım 1999’da yaşadığımız büyük felaketi çağrıştırmakta, depremin ülkemiz için ne kadar yakın bir tehlike olduğunu hatırlatmaktadır. Mevcut durumda artan nüfus ve yapılaşma nedeniyle yaşanacak benzer bir felaketin sonuçları çok daha ağır olacaktır. Bütün bunların biliniyor olmasına rağmen depreme hazırlık konusunda gerekli adımların atılmamasının sorumluluğu siyasi iktidarın üzerindedir.” dedi.

“BÖLGESEL VE KENTSEL ÖLÇEKTE "SAKINIM PLANLARI" HAZIRLANMALIDIR”

Erol Perçin, bölgesel ve kentsel ölçekte sakınım planlarının hazırlanıp, riskli yapıların tespit edilmesinin önemine işaret ederek; “Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalıdır. Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Yapılaşmadan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi için çağdaş bir "risk yönetim" sistemi oluşturulmalıdır. Bölgesel ve kentsel ölçekte "sakınım planları" hazırlanmalıdır. Ülke genelindeki yapılar incelenerek riskli yapılar tespit edilip güvenli hale getirilmelidir. Uygun olmayan zemin ve arazilerdeki yapılar derhal boşaltılmalıdır. Tüm yaşam alanlarımız bilimin ve teknolojinin rehberliğinde, insanların ihtiyaçları doğrultusunda ve doğayla barışık biçimde yapılandırılmalıdır. Güvenli yapılaşmanın sağlanması ve tüm bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modeli benimsenmelidir.” diye konuştu.

“DAHA BÜYÜK ACILAR YAŞAMAMAK İÇİN DEPREMİ UNUTMA, UNUTTURMA!”

Daha büyük acılar yaşamamak ve depremin unutulamaması gerektiğine vurgu yapan Perçin; “İmar Barışı” adı altında ruhsatlandırılan yapılar derhal denetlenmeli, kaçak yapılar hiçbir biçimde affedilmemelidir. Çıkarılan deprem yönetmelikleri geliştirilmeli ve harfiyen uygulamaya konmalı, yönetmeliklere aykırı tüm işlemlerin tesis edilmesi engellenmeli; Odalarımızın kamusal görevi olan mesleki denetim yetkilerini sınırlandırmaya yönelik düzenlemeler kaldırılmalıdır.23 yıl önceki acıları yeniden yaşamamamız için ülke ve kent olarak depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor. Depreme hazırlıklı olmak için de bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak vermemiz gerekiyor. Daha büyük acılar yaşamamak için depremi unutma, unutturma!” diyerek sözlerini noktaladı.

 

Editör: TE Bilisim