Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı ile UNICEF iş birliğinde; ülkemize uyum sürecindeki yabancı kadınlar ile ev sahibi toplumdaki kadınların ortak bir yaşam kültürü oluşturmaları amacıyla “Yerelde Kadın Buluşmaları”nın ikincisi Bolu’da düzenlendi.

 Haber: Ömer Çetinaslan

 Etkinliğine; Bolu Vali Yardımcısı Ahmet Atılkan, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İsa Özcan,  Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanı Dr. Aydın Keskin Kadıoğlu, Bolu İl Göç İdaresi Müdürü Derya Erdoğan’ın yanı sıra kurum müdürleri katıldı.

“Tüm Karanlıklara Kadınların İçindeki Aydınlık Yeter” sloganı ile yola çıkan 8 ilde gerçekleştirilecek Yerelde Kadın Buluşmalarının ikincisi Paşaköy Kavşağında faaliyet gösteren Hampton By Hilton Oteli’nde yapıldı. Buluşmalarla kadınların bir araya gelerek sosyal etkileşimde bulunmaları sağlanıyor. Ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınan kadınların sosyal hayata katılımlarının arttırılması hedeflenen projeyle, ailenin temeli olan kadınların uyum sağlamaları ile diğer bireylerin de uyum sürecine olumlu katkı vermeleri amaçlanıyor.

Yerelde Kadın Buluşmaları etkinliğinde; Kadın Göçmenler ve Uyum, Kadın Sağlığı, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi, Türkiye’de Adli Süreç ve Mağdur Hakları, Çocuk Koruma Programları, Çocuk Yaşta Evlilik ve Çok Eşlilik, Ebeveyn Tutumları ve Çocukların Eğitime Devamları, Güncel Faaliyetlere İlişkin Bilgilendirme konularında ilgili kurum ve kuruluşlarca sunum yapılıyor.

Buluşmalar kapsamında, her iki toplumdan kadınların birçok alanda bilgilendirilmesi, kadınların; kadın sağlığı, şiddetin önlenmesi, ebeveyn tutumları gibi çeşitli konularda bilinçlendirilmesi, kadınlarımızın bir araya gelerek sosyal etkileşimde bulunmaları, sosyal hayata katılımlarının arttırılması, ülkemize uyum süreçlerinin kolaylaştırılması hedefleniyor.

“UYUM SÜRECİNİ DAHA DA HIZLANDIRABİLİRİZ”

Program açılış konuşmasını yapan Bolu İl Göç İdaresi Müdürü Derya Erdoğan, ‘Yerelde Kadın Buluşmaları’nın amacına değindi. Erdoğan, “Programımızın ana amacı; kadınlarımızın bir araya gelerek, sosyal etkileşimde bulunarak, sosyal, kültürel her anlamda bir arada olmalarıdır. Bizler bir arada yaşamayı dezavantaj olarak görmekten çok, birbirimizle dil, kültür ve benzer konularda birlikte olarak bunları aşabiliriz. İlimizde bulunan Türkçe kurslarına ve sanatsal kurslara katılarak, birbirimize olan uyum sürecini daha da hızlandırabiliriz. Bu gün burada olduğumuz gibi, kermes alanında her kültürden yiyeceklerimiz ya da hazırladığımız görsellerle uyum sürecini hızlandırabiliriz.

“İLLAKİ SİZLERİN YAŞADIĞI SÜRECİ YAŞAMAYA GEREK YOK”

Göç bugün, sadece ülke değiştirmek olarak algılansa da aslında bavulumuzu alıp il ya da ülke değiştirdiğimizde, hepsi bunların birer göç olgusudur. İllaki sizlerin yaşadığı süreci yaşamaya gerek yok. Bavulumuzu alıp gittiğimiz her zamanda göç sürecine tabi oluyoruz. Bu nedenle sizin, ülkemizde yalnızlık hissetmemeniz adına burada Türk vatandaşlarımızla uyum sağlayarak ülkenizden ayrılmanın verdiği rahatsızlığı daha kolay atlatabiliriz” şeklinde konuştu.

“ÜLKEMİZ ADETA BİR GÜVEN LİMANI OLMUŞTUR”

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanı Aydın Keskin Kadıoğlu da Türk, Suriyeli, Afgan gibi ifadelerden bağımsız olarak Türkiye'nin ortak geleceğinin mimarının kadınlar olduğuna değindi.

Bugün Türkiye'nin, 192 farklı milletten 5 milyon insanı sınırları içinde barındıran binbir çiçekli bahçe konumunda olduğunu ifade eden Kadıoğlu, bu bahçenin yarısından fazlasını kadınlar ve çocukların oluşturduğuna aktardı.

Kadığolu, düzenlenen bu toplantının göç ve uyum sürecinde kadınların da süreçte aktif olarak rol oynamasını temin etmek amacıyla düzenlendiğini belirterek, "Ülkemiz mazlumların güvenli limanı olarak evinden, yurdundan edilmiş insanlara kucak açarak adeta bir güven limanı olmuştur. Bu sadece devletimizin başarısı değil, yüce gönüllü Türk milletinin de başarısıdır. Milletimizin bu özverisinin, fedakarlığının arkasında ise analarımızın vicdanı, asırlardır süre gelen misafirperverlik geleneğimiz bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı ile UNICEF iş birliğinde Bolu'daki bir otelde ikincisi organize edilen "Yerelde Kadın Buluşmaları Programı"nın açılışında konuşan Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok, göç politikaları ve yönetimi hakkında bilgilendirmede bulundu.

“GÖÇ ASLA BİR KRİZ DEĞİL”

Gökçe Ok, Anadolu'nun son yıllarda en çok göç alan bölgelerinden biri haline geldiğinin altını çizerek; “Göç asla bir kriz değil, kapımızda bulduğumuz bir hadise ama Anadolu var oluşundan bu yana kavşak konumunda olmasından dolayı göç yoluna köprü olmuş bir ülke. Bizim aslında sıkıntımız kaynak ülkelerin son dönemlerde Türkiye'yi hedef ülke haline getirmesi. Bu bizim kendi iç dinamiklerimizi de zorluyor ancak bundan kaçış yok. Ben bugünkü huzurunuzu bozmak istemem ama 2050 yılında kürede yaklaşık 350 milyon insanın yerinden yurdundan koparılacağı sığınmacı ve mülteci olacağı konuşuluyor. Bunlar ciddi işler” diye konuştu.

“TÜRKİYE'DE YAKLAŞIK 1 MİLYON 70 BİN CİVARINDA DÜZENLİ GÖÇLE GELEN İNSAN VAR”

Göçün düzenli ve düzensiz olmak üzere ikiye ayrıldığını belirterek, düzensiz göçün şu anda karşıya bulunulan Afgan göçü olduğunu dile getiren Ok, Düzenli göçün de aile kurmak, iş yapmak, sosyal hayata katılmak, üniversitelerde eğitim almak amacıyla yatırımcı olmak amacıyla yapıldığını, Türkiye'de yaklaşık 1 milyon 70 bin civarında ikametli düzenli göçle gelen insan bulunduğunu aktaran Ok, bir taraftan onlara hizmet ettiklerini, bir taraftan da sayıları 3,6 milyonu bulan Suriyeli olduğunu ifade etti.

“GÖÇÜ, AKILLA BİLİMLE MANTIKLA YÜRÜTÜYORUZ VE YÖNETİYORUZ”

Göçün akıl, bilim ve mantıkla yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Ok; “Biz, göçü, akılla bilimle mantıkla yürütüyoruz ve yönetiyoruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Uluslararası tecrübelerimiz bize bunu gösteriyor. Biz iki şeyden kopamayız yapamayız. Osmanlı'yı kaybettiğimizde cumhuriyeti kurarken bu ekmeğin hamurunu biz çevremizdeki coğrafyadan bize gelip sığınan, son kaleye gelip sığınan evlatları ile kurduk. Hepimizin hayatında bir göç hikayesi vardır. Onu da biz bir zemine bağladık. Ayaklarımız o zemine oturuyor. Bunu da insanlık ve vicdanla yaptık. Dünyayı mutlu, huzurlu ve mamur hale getirenlerle dünyayı yaşanmaz, çekilmez bir cehennem çukuru haline getirenlerin arkasında Bolu'nun Abant'ı gibi yüce dağları gibi tek bir dağ vardır. Onun adı 'ana'dır. Onun adı 'kadın'dır. Burası ana dolu bir coğrafyadır. O yüzden erkekler ne kadar ataerkil olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun ama bizim dünyayı değiştirecek aklın arkasında kadına ihtiyacımız var.” dedi.

Konuşmaların ardından program, paneller ve resim sergilerinin gezilmesi ile devam etti.

Editör: TE Bilisim