Emekli Piyade Kıdemli Binbaşı, Kıbrıs Gazisi Türkiye Emekli Subaylar Derneği(TESUD) Şube Başkanı, Ahmet Şerafettin Yamaner, Çanakkale Zaferinin 106. yıldönümü nedeniyle bir yazı kaleme aldı. Yamaner; “Bu destanı yazan vatan evlatlarımızın içinde 1471 Bolulu vatan evladımızda vatan uğrunda canını verdi.  Ancak ne göklerde dalgalanan bayrağımız indirilebildi ne de ezan sesimiz susturulabildi” dedi.

“1471 BOLULU VATAN EVLADIMIZDA VATAN UĞRUNDA CANINI VERDİ”

Kaleme aldığı yazısında Çanakkale Deniz Zaferi ve kara savaşları ile ilgili hatıralara yer veren Bolu Emekli Subaylar Derneği Başkanı Em. P. Kd. Bnb. Kıbrıs Gazisi Ahmet Şerafettin Yamaner; “Üzerinden yıllar, asırlar geçse de bazı günler yüreklerde saklıdır. Çanakkale de yazılan destan ve zafer gibi. İngiltere, Fransa ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin bir araya gelerek oluşturdukları itilaf devletleri; Osmanlı İmparatorluğunun baş şehri İstanbul’u almak, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya ile güvenli bir askeri ‘İkmal Yolu’ açmak maksadı ile hedef olarak Çanakkale Boğazını seçmişlerdi. Vatan uğruna canını feda edecek cengâverler yurdun dört bir köşesinden akın akın Çanakkale’ye gelirken tek bir şey düşünüyordu ‘ÇANAKKALE GEÇİLMEZ’ Destanını yazmak. Bu destanı yazan vatan evlatlarımızın içinde 1471 Bolulu vatan evladımızda vatan uğrunda canını verdi.  Ancak ne göklerde dalgalanan bayrağımız indirilebildi ne de ezan sesimiz susturulabildi.

“ÇANAKKALE ZAFERİ MEHMETÇİĞİN BÜYÜK KOMUTAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KOMUTASINDA BİRLİKTE YAZDIĞI DESTANDIR”

18 Mart 1915 İtilaf Devletleri donanması Çanakkale Boğazını geçmek için büyük bir taarruz başlattı. Ancak bir süre sonra müttefik donanmasının üç zırhlısı Nusret Mayın Gemisi tarafından boğaza döşenen mayınlara çarparak ve tabyalardan yapılan top atışları ile battı. Ayrıca iki muhrip ve yedi mayın tarama gemisi batırılmıştı. 800 kişilik asker kaybı eklendiğinde donanma savaş gücünün üçte birini yitirmişti. Yaşadıkları bu hüsranın ardından Çanakkale Boğazının denizden geçilemeyeceğini anlayan İtilaf Devletleri 25 Mayıs 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadasına çıkarma yaparak Boğazı geçmeyi denemişler ancak Çanakkale Savaşların da askeri bir deha olarak ön plana çıkan Yarbay Mustafa Kemal’in çok isabetli ve ileri görüşlü muhakemesi neticesinde hedeflerine ulaşamamışlardır. Şanlı tarihimizde bütün görkemi ile yerini alan ve tüm Dünyaya karşı azmin, cesaretin ve fedakârlığın sayısız örneklerinin sergilendiği Çanakkale Savaşı; vatanın bütünlüğü bağımsızlığı söz konusu olduğunda Türk milletinin vatanı için hangi zorluklara göğüs gerebileceğinin en güzel örneklerinden birisidir.  Evlatlarını şefkatle muhabbetle bağrına basıp ‘Oğul seni yetiştirdim. Hizmet eyle vatana. Ak sütümü helal etmem saldırmazsan düşmana’ diyerek cepheye uğurlayan cefakâr analarının elini öperek ‘Hakkını helal et şefkatli ana. Canım feda olsun kutsal vatana’ sözleri ile karşılık veren yiğit ve kahraman Mehmetçiğin büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasında birlikte yazdığı destandır. Başta büyük önder Atatürk olmak üzere gerektiğinde vatanı için şehit olmayı en şerefli görev olarak kabul eden yedisinden yetmişine kadar kadın erkek tüm Anadolu insanı bu zaferden aldıkları güç ile Kurtuluş Savaşını başlatmışlar ve işgal altındaki vatan topraklarını kurtararak Türkiye Cumhuriyetini kurmuşlardır.

“ÇANAKKALE SAVAŞI TÜRK’Ü DÜNYAYA TANITAN BİR SAVAŞTIR”

Çanakkale, Kurtuluş Savaşı’nın önsözü olmuştur. Milli mücadele ve Cumhuriyet yolunda lider olan Atatürk, burada bu kadar güven veren bir şekilde tanınmasaydı, herhalde Milli Mücadelede kendisine daha az yardım ve destek bulabilirdi. Atatürk Milli Mücadelede Anadolu’ya geçtiğinde Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas’ta hep kahraman olarak karşılanmıştır. Amasya müftüsü ‘Çanakkale’den sonra memleketi ikinci kez kurtarmaya geldiniz’ diyerek, halk geçtiği yollara kırmızı halı yaymıştır. Çanakkale Savaşı Türk’ü Dünyaya tanıtan bir savaştır. Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Atatürk, Şehitlerimiz, Gazilerimiz ve onların acılı aileleri bizim varlık sebebimizdir. Çanakkale öncesinde, kendisine hasta adam denilen Türk imajı Çanakkale ile değiştirilmiştir. Çanakkale muharebeleri, 600 yılı aşkın süre yaşamış olan Osmanlı Devleti’nin, Türkler tarafından kurulan bir İmparatorluğun son başarılı kavgasıdır. Alpaslanlar, Kanuniler, Fatihler de onurla andığımız geçmişimizdir. Bir ülkenin halkı ve halkıyla bütünleştiği liderleri, yöneticileri, komutanları bu günkü var oluşumuzu ortaya koymuştur. Yüce Atatürk’ün ifade ettiği gibi ‘Bir Milletin ruhu elde edilmedikçe, bir milletin azim ve kararı kırılmadıkça, o millete egemen olmanın imkânı yoktur.’ Geriden gelenler arkalarına bakmadan ölüme koşmuşlardır. Çanakkale’de Türk askerinin savaşma kararlılığı, azim ve iradesi konusunda uzman olan Alman Harp Tarihçisi Carl VonClausewitz’in tanımlaması da zirve yapmıştır. Dünyada ‘Ölüm emrini alıp ölebilen kaç asker vardır’ Çanakkale’de siperlerinde şehit olan askerlerin siperleri hiç boş kalmamış, sıradakiler hemen yerini almıştır. Geriden gelenler arkalarına bakmadan ölüme koşmuşlardır.

“LİSELERİN KÜNYE DEFTERLERİNDE ‘ÇANAKKALE DE ŞEHİT OLDUKLARINDAN MEZUN VEREMEMİŞTİR’ YAZILIDIR”

Dünya Harp Tarihi ilk defa kendisine ölmeyi emreden Yarbay Mustafa Kemal’in emrini gözünü kırpmadan yerine getiren Mehmetçikle tanışmıştır. Çanakkale’de olan bir anlamda 8,5 ay gibi kısa bir zamanda 231 bin şehit vermenin en büyük bir olay olduğu düşünülmelidir. İstanbul Hukuk Mektebinden savaşa katılan 900 öğrenciden 17’si geriye dönebilmiştir. Anadolu’daki liselerden savaşa gönderilen öğrenciler bir daha geri dönememişlerdir. Liselerin künye defterlerinde ‘Çanakkale de şehit olduklarından mezun verememiştir’ yazılıdır. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın deyişiyle ‘Çanakkale çağlar üzere destanların özüdür. Çanakkale yeni Türkiye’nin ön sözüdür. ‘Mustafa Kemal’in Ruşen Eşref ile 1930 yılında yaptığı söyleşide; ‘Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Bomba sırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor, fakat ne kadar gıpta edilecek bir ölçü ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiçbir çekingenlik göstermiyor, sarsılmak yok. Okuma yazma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete gitmeye hazırlanıyorlar, bilmeyenler Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerinin ruh kuvvetini gösteren hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olunuz ki Çanakkale muhaberelerini kazandıran bu ruhtur. Bu başarılar çok iyi bir planlama, askerinin ruhunu okuyabilmek ve baştaki komutanların bilgisi, cesaret ve askerine güvenmesi yanında, askerinde komutanlarını çok iyi tanıması ile kazanılmıştır. Milli iradenin temsilcisi TBMM tarafından kendisine Atatürk soyadı verilen Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası burada kendini göstermiştir.

“KAHRAMAN TÜRK ASKERİNİN CESARETİ, İYİLİĞİ VE İNSAN SEVGİSİ GÜNLERCE KONUŞULDU”        

Mustafa Kemal 1 Haziran 1915’te Albaylığa terfi eder. 5. Ordunun Komutanı Liman VonSanders’e  ‘Burada mevcut bütün birliklerin benim kumandam altına verilmesini istiyorum’ deyince Ordu Komutanı ‘Çok gelmez mi?’ deyince ‘Az gelir’ cevabını verir. Bu görüşmenin arkasından 8 Ağustos günü saat 21.50’de Albay Mustafa Kemal ordu emriyle Anafartalar Grup Komutanlığına atanır. Mustafa Kemal Anafartalar’da, 5 Tümene birden dâhiyane bir sevk ve idare ile kumanda edecek ve o meşhur 10 Ağustos CONKBAYIRI zaferini kazanacaktır. CONKBAYIRINDAN savaşı idare ederken bir şarapnel parçası kalbinin üstünde bulunan köstekli saatine isabet ediyor. Saat parçalanıyor. Derince bir kan lekesi bırakıyor. Yaralandığını gören yanındaki Tümen Komutanı Yarbay Servet askerin moralinin bozulacağını düşününce Mustafa Kemal parmağıyla sus işaretini veriyor ve askerin duymamasını istiyor. Bu saatin parçalarını hatıra olsun diye Liman paşaya veriyor. Liman Paşa’da saatini Mustafa Kemal’e veriyor. Bu saat halen Anıtkabir’de müzede görülmektedir. 25 Nisan 1915 günü Conkbayırında Türk askeri ve müttefikler arasındaki korkunç siper savaşlarına bir süre ara verildi. Askerler siperlerine çekildi. Yaralılar ve ölüler toplanıyordu. İki siper arasında, açıkta, ağır yaralı bir bacağı kopmak üzere olan İngiliz Yüzbaşı avazı çıktığı kadar bağırıyor, kurtarın diye yalvarıyordu. Ancak İngiliz ve Anzak siperlerinden kimse çıkıp yardım etmeye cesaret edemiyordu. Çünkü en küçük bir harekette yüzlerce mermi oraya toplanıyordu. Aslan yapılı Türk askeri siperinden beyaz iç çamaşırını sopanın ucuna takıp ve yukarı kaldırarak yaralı İngiliz Yüzbaşının yanına yavaş yavaş yürüdü. (Ateş etmeyin. manasına gelir.) Düşman askerleri siperlerinde nişan almış bekliyorlardı. Türk askeri yaralı yüzbaşıyı yavaş yavaş kucaklayarak, yerden kaldırdı. Kolunu omzuna attı ve düşman siperlerine doğru götürdü. Usulca düşman siperi önüne bırakarak kendi siperlerine döndü. Bu kahraman Türk askerinin cesareti, iyiliği ve insan sevgisi günlerce konuşuldu. Kitaplarda anlatıldı. Türk ordusunun zaferi, İngiltere ve Fransa’nın sömürgelerindeki saygınlıklarına bir darbe, esir milletlere bir ümit ve istiklal ışığı olmuştur.

“ÇANAKKALE ZAFERİ, TÜRK ASKERİNİN DİRENME GÜCÜNÜN, FEDAKÂRLIK RUHUNUN VE VATANSEVERLİK ŞUURUNUN BİR ABİDESİDİR”

Çanakkale Zaferi, Türk askerinin direnme gücünün, fedakârlık ruhunun ve vatanseverlik şuurunun bir abidesidir. Çanakkale, Milli mücadelenin bir nevi başlangıcı sayılmaktadır. Harpten önce kıymeti üzerinde tereddüt edilen Türk ordusu, iyi sevk ve idare edildiği zaman ehliyetli ellerde, bin bir yokluk ve zarurete rağmen neler yapmaya muktedir olduğunu dünyaya göstermiş ve Balkan yenilgisinin kara lekesini tertemiz kanıyla silmiştir. Bilindiği gibi, büyük hadiseler olağanüstü şahsiyetleri, büyük ve müstesna kabiliyetleri meydana çıkarmaktadır. Mustafa Kemal’in ortaya çıkışında Çanakkale savaşları kader tayin edici bir merhale olarak gözümüze çarpmaktadır. Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal’in ordu içinde olduğu kadar tüm milletçe de tanınmasına vesile olmuştur. Ordu, millet ve Anafartalar Kahraman’ına duyulan bu güven, Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanmasında genç, dinamik ve yepyeni modern bir devlet kurmasında en büyük ilham ve kuvvet kaynağı olmuştur. Çanakkale, Milli mücadelenin bir nevi başlangıcı sayılmaktadır. Çanakkale’yi geçilmez yapan büyük zafere ulaştıran dahi Komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, topun vincinin bozulması ile 215 kiloluk bir mermiyi omuzlayıp topun namlusuna yerleştiren Seyit Onbaşıları, Tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz."

Editör: TE Bilisim