Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, 17 Ağustos Marmara Depreminin yıldönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Perçin; “Aradan geçen 21 yılda, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin onca uyarılarına rağmen, depreme hazırlık konusunda ne yazık ki yeterli mesafe kaydedebilmiş değiliz” dedi.

“BÜYÜK FELAKETİN İZLERİ TAZELİĞİNİ KORUYOR”           

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, derin yaralar açan ve izlerinin hala tazeliğini koruduğunu ifade ettiği Marmara Depremi’nin 21’inci yıldönümünde; “17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük depremin 21. yılında, yıkıntıların altında kaybettiklerimizi bir kez daha özlemle anıyoruz. 20 bine yakın yurttaşımızın yaşamını yitirdiği, şehirlerin yerle bir olduğu ve ekonomide derin yaralar açan bu büyük felaketin izleri toplumsal belleğimizdeki tazeliğini korumaya devam ediyor.

“ACI BİÇİMDE DENEYİMLEDİK”

Coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin, mühendislik hizmeti almayan yapıların ülkemiz için ne denli büyük bir tehdit olduğunu, 17 Ağustos Depremi’nde acı biçimde deneyimledik. 17 Ağustos’ta deneyimlediğimiz bir diğer önemli şey ise, bu boyuttaki felaketlere karşı ülke olarak ne kadar hazırlıksız olduğumuzdu. Şehirlerimizin alt yapı eksiklikleri, afet yönetim anlayışının olmaması, kamu kurumlarının eşgüdümsüzlüğü ve devletin yetersizlikleri depremin sonuçlarını daha da ağırlaştırdı” şeklinde konuştu.

“GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMADI”

Perçin, 17 Ağustos depreminin ardından gerekli düzenlemelerin yapılmadığına da dikkat çekerek; “Aradan geçen 21 yılda, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin onca uyarılarına rağmen, depreme hazırlık konusunda ne yazık ki yeterli mesafe kaydedebilmiş değiliz. 17 Ağustos Depremi sonrasında ortaya çıkan toplumsal duyarlılığa rağmen, planlı kentleşme, yapı denetimi ve güvenliği, afet yönetimi alanlarında gerekli düzenlemeler yapılmadı.

Artan nüfus, devam eden çarpık kentleşme, denetimsiz yapılar ve birbiri ardına çıkarılan imar afları nedeniyle, bugün yaşanacak bir deprem, 17 Ağustos’tan çok daha büyük boyutta bir yıkıma neden olacaktır. Kapımızda bekleyen bu büyük tehdit karşısında hazırlık yapmak, kentlerimizi ve yapılarımızı depreme hazır hale getirmek siyasal iktidarın ve yerel yönetimlerin en önemli sorumluluğudur” dedi.

 “YETKİLİLERİ BİLİMİN, TEKNİĞİN VE DOĞANIN SESİNE KULAK VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ”

İktidara bilim insanları ve meslek örgütlerinin yaptığı çağrıya kulak vermelerini belirten Erol Perçin; “Siyasal iktidar toplumun genelini ve ülkemizin geleceğini ilgilendiren bu büyük tehdit hiç yokmuş gibi davranmakta ısrar ediyor. Kentsel dönüşüm uygulamalarını rant aktarımına dönüştüren, yapı denetim sistemini ticari bir faaliyet olarak gören, bütçeyi denkleştirmek için kaçak yapılara af çıkaran, deprem toplanma alanlarını AVM’lere dönüştüren ve bilim insanlarının karşı çıkmasına rağmen Kanal İstanbul projesinden ısrarcı olan mevcut siyasal iktidar hepimizi bir felakete doğru sürüklemektedir. Bu ülkenin ihtiyacı olan çılgın projeler ve kontrolsüz yapılaşma değil, halkın güvenli biçimde yaşayabileceği kentlerdir.

Halkımızın hayatı ve ülkemizin geleceği için, siyasi iktidarı bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin sesine kulak vermeye çağırıyoruz:

 

  • Ülke genelindeki yapılar incelenerek riskli yapılar tespit edilip güvenli hale getirilmelidir. Uygun olmayan zemin ve arazilerdeki yapılar derhal boşaltılmalıdır.

 

  • Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

 

  • Tüm yaşam alanlarımız bilimin ve teknolojinin rehberliğinde, insanların ihtiyaçları doğrultusunda ve doğayla barışık biçimde yapılandırılmalıdır.

 

  • Kentlerdeki nüfusa yetecek büyüklükte ve kapasitede deprem toplanma alanları oluşturulmalıdır.

 

  • “İmar Barışı” adı altında ruhsatlandırılan yapılar denetlenmeli, kaçak yapılar hiçbir biçimde affedilmemelidir.

 

  • Çıkarılan deprem yönetmelikleri geliştirilmeli ve yönetmeliklere aykırı işlemler engellenmelidir.

 

  • Odalarımızın kamusal görevi olan mesleki denetim yetkilerini sınırlandırmaya yönelik düzenlemeler kaldırılmalıdır.

 

  • Kanal İstanbul başta olmak üzere rant odaklı projeler yerine, toplumun ortak çıkarına dönük projeler hayata geçirilmelidir.

Bugün salgın ve ekonomik krizle boğuşan ülkemizi bekleyen en büyük ve yakın tehlike depremdir. Depreme hazırlıklı olmak için yetkilileri bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak vermeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

 

Editör: TE Bilisim