İftira; Sözlükte “yalan söylemek, uydurmak, asılsız isnatta bulunmak” gibi mânalara gelen iftirâ, terim olarak “bir kimseye asılsız olarak suç, günah yahut kusur sayılan bir söz, davranış veya nitelik isnat etmek” anlamında kullanılmaktadır.(tdv. İslam Ansiklopedisi, 21. cilt)

İftira, ciddi bir hastalıktır. Nitekim pek çok peygambere ve salih kimselere çeşitli iftiralar atılmış ve bu kimseler pek çok sıkıntıya maruz kalmışlardır. Meselâ, Hz. Yusuf (a.s.), efendisinin hanımı tarafından iftiraya uğramış ve neticede zindana atılmıştır.( Yûsuf, 12/23-35.) Hz. Musa (a.s.)a menfaat ve iktidar peşinde olma,(Yûnus, 10/78.) büyücülük ve yalancılık; (Mü’min, 40/23-24.) Hz. Meryem"e de zina iftirası(Meryem, 19/27-28.) atılmıştır.

İftira, toplumun hayatını olumsuz manada derinden etkileyen, kardeşliği bitiren, yuvalar yıkan, aile facialarına yol açan; insanların işlerini, itibarlarını, istikballerini, hatta bazen hayatlarını kaybetmelerine sebep olabilen çok kötü bir dil cinayetidir. İftira, insanlar arasındaki sevgi ve saygı azaltır, kin ve nefret duyguyu çoğaltır.

İslâm Dini, iftirayı yasaklamakla kalmamış, insanın kişiliğini ve saygınlığını korumaya yönelik ve muhtemel iftira ve dedikoduları önlemek için bir takım tedbirler de almıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v.), Müslümanları iftira konusunda uyarmış; bilhassa İslâm"a yeni giren erkek ve kadınlarla biatleşirken, içtimaî ve siyasî önemi bulunan prensipler yanında, iftira etmemek üzere de söz almıştır.(Mümtehine, 60/12)

Bütün bunlar, insanların kişilik haklarını korumak, insanlar hakkında gelişigüzel laf üretilmesine mani olmak ve iftiraların önüne set çekmek içindir.

İnsanın namusa yönelik iftirayı, âhiret hayatını iflas ettirecek olan kul hakları arasında sayan Peygamberimiz, (Müslim, Birr, 59.) insanların ırz, şeref ve haysiyetlerine dil uzatanların dünyada iken hak sahiplerinden helâllik almaları gerektiğini, aksi hâlde yaptıkları iftira oranında âhirette iyi amellerinden alınıp hak sahiplerine verileceğini, iyilikleri yoksa hak sahiplerinin günahlarının haksızlık edene yükleneceğini bildirmiştir. (Buhârî, Mezâlim, 10.)

Peygamber Efendimizin (s.a.v.), “Müslüman"ın Müslüman"a kanı, malı, ırz ve namusu haramdır.” (İbn Mâce, Fiten, 2) buyurmaktadır. Suçsuz olduğu sürece herkes dokunulmazdır. Delile dayanmayan iddialar iftira kapsamında değerlendirilir.

Bir çok kötü davranış gibi iftira da toplumda güven duygusunu yaralayan ve tepki gösterilmesi gereken çok kötü bir davranıştır. Nitekim Yüce Allah, Hz. Âişe"ye atılan iftira karşısında müminleri uyarmış ve böylesi bir iftirayı duyduklarında hüsn-i zan besleyip, “Bu, apaçık bir iftiradır.” demeleri ve tepki göstermeleri gerektiğini söylemiştir.(Nûr, 24/12.)

Ayrıca, “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ, 17/36.) buyurarak asılsız olması muhtemel haberlerin peşine düşüp bunlara doğruymuş gibi ilgi göstermeyi yasaklamış, fâsık bir kimsenin taşıdığı habere inanmadan önce araştırma yapılmasını emretmiştir.(Hucurât, 49/6.) Allah Resûlü de, “Kişiye, işittiği her şeyi anlatması yalan olarak yeter!”(Müslim, Mukaddime, 5.) buyurarak ortalıkta dolaşan her söze itibar edilmemesi ve duyulan her sözün anlatılmaması gereğine işaret buyurmuştur. İftira ve benzeri kötü davranışlara tepki göstermek, hem iftira edilenin haysiyetini korumak hem de olabilecek iftiraların önüne geçmek bakımından önemlidir. Aksi takdirde kötülüklerin önünü almak mümkün olmayabilir.

Asılsız dedikodularla bir insanı yıpratmak ve dil uzatmak, Allah katında büyük bir günahtır. Nitekim Cenâb-ı Hak, “Mümin erkek ve kadınlara işlemedikleri şeyler yüzünden eziyet edenler, doğrusu bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”(Ahzâb, 33/58.) buyurarak iftira günahının büyüklüğüne işaret etmiştir.

Hz. Peygamber, “Kişinin haksız yere bir Müslüman"ın şeref ve namusuna dil uzatması, büyük günahların en büyüklerindendir.”(Ebû Dâvûd, Edeb, 35.)buyurmuştur.

Sonuç itibariyle iftira, hem kişiyi hem de toplumu rahatsız eden, insanlar arasındaki sevgi bağlarını koparan, nefret ve düşmanlıkları körükleyen büyük bir günahtır. Dinimiz, insan şahsiyetini rencide eden her türlü yalan ve iftira, karalama, zan altında bırakma, çamur atmayı yasaklamış, özellikle zina iftirasında bulunanları, ispatlayamamaları hâlinde cezalandırmak suretiyle insanların şeref ve haysiyetini korumayı hedeflemiştir. Biz müminlere yakışan, böylesi büyük günahlardan uzak durmak, söylenen her söze itibar etmemek, ve müfterilere ciddi tepki göstererek iftiranın yayılmasına mani olmaktır. Dilimizin her türlü afetlerinden Allah (c.c.) bizleri korusun! (Amin).

Ali Rıza TAHİROĞLU

Bolu İl Müftüsü