Sevgili Canlar!Bir adamın evinde gündüzleri arkadaşlık, geceleri ise bekçi vazifesi gören bir köpeği vardı.Ona bakıp gözetmede zerre kadar kusur etmezdi. Ve bir an onsuz şundan şuna gitmezdi.Katında aziz ve muhterem, ve yanında değme adamdan değerli idi.

Köpek bir gün kaza ile düşüp ölür.Sahibi onun ölümüne çok üzülür.Bir parça astara sarıp onu defneder ve üzerine bol toprak yığarak kor gider.Akşam vakti biraz yemek pişirip gamını dağıtmak ve üzüntüsünü gidermek için dostlarını davet edip âdetçe onları güzel bir şekilde ağırlar.Şehrin koğucuları, laf taşıyıcıları sabahleyin ölen bu köpeğin ve sahibinin durumunu şehrin kadısına (hakimine) şikayet edip yapmadığı işleri bile isnâd ederek aleyhinde çok sözler söylerler.Ve:

“Bu nasıl âyin ve ne biçim mezheb ve dindir ki, bir köpeğin leşini bu şekilde donatıp kefenler?Ve ölüsüne bu kadar hürmette bulunur?Onu ezan ve tekbirlerle ihtişamlı bir surette kabrine götürüp herkese yapılmayacak cenaze törenini yapar.Ayrıca aşlar, helvalar pişirip ruhuna dualar okutur.”derler.

Hâsılı Kadı (hakim) bu sözlerden müthiş öfkelenir.Acele bir kaç mübâşir gönderip o şahsı ister.Mübâşirler her nerede ise adamı bulurlar ve Kadı efendinin huzuruna alıp gelirler.Kadı gazapla:

“Bre yabân eri!Bu yaptığın iş ne iştir ve ettiğin cümbüş ne cümbüştür?Bir köpeğin laşesine bu kadar hürmet ediyor ve ölüsüne böylesine tören yapıyorsun.Ashâb-ı Kehf köpeğine, Aziz Nebi eşeğine bu kadar önem vermemiştir.Yoksa sen dinsiz, imansız biri veya kendinden haberi olmayan deli dîvane misin?”der.O şahıs gayet yumuşaklıkla:

“Ey güzel insanlar diyârının kadısı “İkincinin sözünü dinlemedikçe kimsenin hakkında hüküm verme”O köpeğin akıl almaz bir kıssası vardır.Ve onun vasiyetinden kadı efendi hazretlerinin de iki yüz akçe hissesi vardır.

İşte şöyle hazırlayıp huzurlarınıza getirdim.Ve fakirane elimden gelen hizmeti yerine getirdim.” der.Kadı “iki yüz akçe” haberini işitince dönüp hazır olan cemaate seslenir:

“Allah Allah!Bu halk, devlet ve nimet sahiplerini ne kadar da kıskanıp çekemiyor.Bu müslümanın aleyhinde neler söylediler ve ne biçim iftiralar eylediler bakın hele!Elde olan dedikoduyu bırakalım.O merhumun namazına yetişemedik, bari ruhu için bir Fâtiha okuyalım”der.

Sevgili Canlar!Bu kıssadan hissemiz şudur ki; idareci-yönetici (devlet-kamu görevlisi) ihtirasa, hırsa kendini kaptırmışsa,yiyici takımdan olmuşsa, en tehlikelisi budur,bu hırs ile her melaneti her pisliği işler, her murdarlığı yapar.Bu iflah olmaz hırsıyla, toplumun-kamunun  maddi-manevi bütün değerlerini P E Ş K E Ş çeker.Ve buna da çeşitli kılıflar uydurur.

Hakkı-hukuku unutan bir kamu görevlisinin zararı (zaten kendisine olmalıdır da), yalnız kendisine dokunmaz.Bütün toplumun bozulmasına,kirlenmesine, olumsuz etkilenmesine yol açar.Çünkü BALIK BAŞTAN KOKAR.İnsanoğlu için kalıcı, kiri en çıkarılamaz pisliklerden olan R Ü Ş V E T, bütün toplumun kalıcı olarak kirlenmesine sebep olur.Yeni nesil –idare eden de, edilende- bu pisliği geçerli saymaya başlar.Sosyal hayatın kabullerinden zanneder.Kültürel deyişimizle haramı helâl gibi görmeye başlar.

Sonuçta, inancını yitirmiş haram yiyen bir nesil ortaya çıkar.

Böyle bir nesil ana-baba hukuku tanımaz.

Böyle bir nesil komşu hukuku tanımaz.

Böyle bir nesil evlâd sevgisi-şefkati bilmez.

Böyle bir nesil bayrak sevgisinden yoksun olur.

Böyle bir nesil,vatan kavramını,saksı toprağı bahçe toprağı zanneder.

Böyle bir nesil istiklâlin, hürriyetin anlamını ve kudsiyyetini bilmez.

Böyle bir nesil kuru kalabalık,yığın  olmaktan öteye geçemez.

Ve millet olarak, her şeyimiz elden gider.

Bu,yok edici,imha edici etkileşimden dolayı; bu tür kirli karakterli,ihtirasları herşeyden önce gelen,ben ne dersem o olur,ben yaptım olducu, çapsız idareci-yöneticiler kesinlikle ayıklanmalı; ayıklanmayla bırakılmayıp en ağır cezalarla cezalandırılmalıdır.Çünkü kendisine, şehremini(beldenin, kendisinden emin olunanı,en güvenileni) hakimi,savcısı,amiri,müdürü,memuru,kulüpçüsü,başkanı,dernekçisi olarak  halkın-kamunun canı,ırzı,hayatı,emvali,evladı,efradı teslim edilmiştir.Bu meziyettekiler(!) için, teşbihte hata olmaz,hangi eliyle bu (rüşvet vb.) pislikleri işlemişse ve işliyorsa, o elleri ibret-i  âlem için anında kesilmelidir.

Sevgili Canlar,dememiz odur ki,bizi yani halkı yönetmek ve kamuyu,kamu yararına koruyup kollamak için Y Ö N E T İ C İ SEÇİM HAKKIMIZ ve İMKANIMIZ olduğunda;uzunca bir süre <> türküsünü çağırmak istemiyorsak,<> ağıtlarını yakmak istemiyorsak,çok eleyip sık dokumalı,bin düşünüp bir yormalı ,eğri oturulsa da mutlaka doğruyu söylemeliyiz ve KAMUNUN İDARESİNE,HALKIN İDARESİNE,İMARESİNE ,kendisinden emin olunan,kendisine güvenilen ve inanılan insanları seçmeliyiz, seçtirmeliyiz ve getirmeliyiz.EMİN olan ve emin olunan bulunduğunda,<<-emme ağanın, oluvese ,zatti bu işin yakuşuğu O,emme seçilemezki,oyla boşa gide>> deyip tereddütlü davranıp kendimizi kandırmamalı; hırsıza, arsıza, uğursuza, talancıya, dolancıya, dümenciye, soyguncuya,çeteciye meydan ve imkan vermemeliyiz.Haysiyetsiz,karakter fukarası,ihtiras sarhoşu,imtiyaz itibar ve iktidar eşkiyası,ebleh ve biganelerin, imkanlarına ve iktidarlarına su taşımamalıyız.Vallayi ,Allah korusun,haysiyetsizin biri iktidar olur da,suyunu da serini de keser;sen de ,kör kuyulara salyasümük gözyaşı dökersin.Pişmaniye yiye yiye kahrolur kendini avutursun.Ancak son pişmanlık ne yapmaz, fayda vermez.

Hasılı kelâm, KEDİYE CİĞER, TİLKİYE TAVUK TESLİM EDİLMEZ, TESLİM EDİLMEMELİDİR, TESLİM ETMEMELİYİZ, vesselâm.