Sayın okurlar;

İki göz çok görmek, iki kulak çok işitmek, bir ağız da az konuşmak ama (öz) konuşmak için yaratılmıştır. Aslında susmak, insanı ele vermeyen bir sanattır. Konuşmak bir ihtiyaç olsa da susmak sanattır.

Konuşmak; bilgi-beceri-deneyim-tecrübe ve fazilet ister. Dolayısı ile makam-mevki-sıfat-saltanattan evvel, gerçekler, gerçek bilgiler konuşur. Bu nedenle gevezenin, lafazanın sözü, suya-rüzgara yazı yazmaya benzer. Örneğin; bir insanda (başta) asalet-fazilet, haysiyet, şahsiyet, öte yandan bilgi-beceri-felsefe olmadan ne konuşacak?

Öz olmadan söz olmaz. Bir liralık gazeteyi okumaktan aciz kimsenin, kaldırım serserisinin, haytasının, her yanını Caferi altını-aden incisi ile donatsan, bir arpa kadar veya sahranın bir kum tanesi dahi olamaz. Sözde; alan-kapsam, mana, ruh ve gerçekçilik öte yandan, incelik-zerafet vs. yoksa sasık-pişmemiş-lezzetsiz yemeğe benzer.