Vaka sayılarının son dönemde artışa geçmesiyle birlikte yaşanan kısıtlamalar, evde kalınan süreç herkesi etkiledi. Geçen sene olduğu gibi bu yıl da kovid-19 ile mücadelenin ramazan ayına denk gelmesi ise vatandaşların psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik anlamda yıpranmalarına neden oldu. Özel Çağsu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Umut Sezer, yaşanan bu olumsuzlukları değerlendirerek, vatandaşlara önerilerde bulundu.

Haber: Ali Çağrı Demirtaş

Kovid-19 ile mücadele sürecinde tüm toplumun etkilendiğini ve pandeminin insanlar üzerinde büyük travma oluşturduğunu vurgulayan Sezer, bu dönemde bilinç dışına atılan ölüm korkusunun tekrar gün yüzüne çıktığını söyledi. Psikiyatri Uzmanı Umut Sezer, “Kendilerine iyi bakmaları, ruhsal sağlıkları, duygusal sağlıkları, bedensel sağlıklarını ve sosyal olarak iletişimi, başka insanlardan destek almayı, artık başa çıkamıyorlarsa, son nokta da profesyonel destek almalarını öneririm” dedi.

 “RUH SAĞLIĞIMIZI KORUMAK ÇOK ÖNEMLİ”

Umut Sezer, Kovid-19 salgınının; bütün insanlar üzerinde biyolojik ve sosyokültürel ekonomik açıdan küresel bir tehdit yaşatmaya başladığını işaret ederek “Dünya Sağlık Örgütü’nün söylemine göre, “Kovid-19 salgını, 2. Dünya Savaşı’ndan daha büyük bir travma” anlamına geliyor. O açıdan ruh sağlığımızı korumak bu dönemde ayrı bir önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

ÇOK DİKKATLİ OLMAK GEREKİYOR

Toplumun travmatik bir dönem yaşadığını belirten Sezer, “Bireylerin ekonomik anlamda işsizlik, psikolojik anlamda evden çıkmamalar, kapanma süreci, kısıtlanma süreçleri, sürekli tehdidin, korkunun ve dikkat etmenin gerektiği bir risk içeriyor” şeklinde konuştu.

“ANKSİYETE, STRES ve YEME İÇME BOZUKLUKLARI SIK RASTLADIĞIMIZ DURUMLAR”

Sezer, riskler dâhilinde insanların biyolojik sağlıklarını bütünlüklerini devam ettirmeleri için bu virüsten korunma önemlerini, tedbirlerini almalarını önererek, insanların ölüm korkularının gün yüzüne çıktığını ifade etti. Psikiyatri Uzmanı Dr. Sezer, “Nedir kovid-19’un getirdikleri? Bütün insanların ölüm korkuları bilinç dışlarına bastırılmış durumda ama bu tip kovid-19 gibi küresel salgınlar, bu bilinç dışına atılmış olan ölüm korkumuzu hortlattı. Tekrar su yüzüne çıkardı. Bu yüzdende herkes korkmaya başladı doğal olarak. Korku bizi ne yapacak? Ayakta tutacak. Ama bunun aşırı miktarda ortaya çıkması yani “Eskiden bana bir şey olmaz”, algımız varken; şimdi “Bana da bir şey olabilir, dünya artık güvenli yer değil, dünya daha tehlikeli bir yere dönüştü” şeklindeki algılar daha çok insanların psikolojik sağlıklarını etkiliyor. Bunu aşırı umursayanlar anksiyete bozukları, rutinleri bozuldukları için bazı kişilerde depresyon ve travma sonrası stres bozuklukları, yeme bozuklukları, alkol madde kullanım bozukları gibi durumlar bu dönemde daha da sık rastladığımız durumlar” kelimelerini kullandı.

“BAŞA ÇIKAMIYORLARSA PROFESYONEL DESTEK ALMALARINI ÖNERİRİM”

Kovid-19’un Obsesiftik rahatsızlıklarına da yol açtığını söyleyen Sezer, bu süreçte ruhsal anlamda da eski rutinlerin bozulduğunu ve yeni rutin oluşurken insanların kendilerine iyi bakmalarının altını çizdi. İnsanların yapması gerekenlere değinen Sezer, “Psikolojik dayanıklılık dediğimiz resilience kavramı vardır ve bu kavram içinde kişinin daha krizi değiştiremeyeceğimiz şeyler karşısında, sabrımızı geliştirecek inanç faktörü spor gibi uğraşlar bulmalıyız. Bedensel anlamda sabrımızı, ruhsal sağlığımıza dinginlik yaratacak ya da doğru beslenme gibi sevdiklerimizle internet görüşmeleri, görüntülü konuşmalar vs. bunların mesafe olarak uzak ama duygusal olarak yakın olmamızı sağlayacak şeyler yapılabilir. Bu konuda tedbirler alınabilir. Yine kendi uğraşlarımız, amaçlarımız ne kadar eski düzenimiz bozulsa bile yeni şekilde kendi amaçlarımızı, yeni amaçlar, yeni uğraşlar, yani hayatımızı bir şekilde doldurmamız gerekiyor. Yeni rutinde de sanki hiçbir şey değişmemiş gibi aynı saatte kalkmak aynı saatte yatmak, eski rutinlerimizin devamı, kendi programımızı kendimiz yapmalıyız. İşimizden ayrıldık, evden çalışıyoruz. Boş zamanlarımız da hobiler edinmek ya da belli uğraşlar edinmeliyiz. Daire içinde olanlar biraz daha şanssız. Müstakil evde yaşayanlar, köyler de yaşayanlar bu dönemde biraz daha şanslı. Dışarıya çıkabiliyorlar. Hava güzel, bahçeleriyle uğraşabiliyorlar. Bunları yapabilirler. Kendilerine meşguliyet, uyku, yemek ve hareket rutinlerini çok bozmamaları, yani devam ettirmeleri ve daha sağlıklı hale getirmeleri çok önemli bu açıdan. Kendilerine iyi bakmaları, ruhsal sağlıkları, duygusal sağlıkları, bedensel sağlıklarını ve sosyal olarak dediğim gibi yakın olmasalar bile mutlaka iletişimi, başka insanlardan destek almayı da en uç nokta da artık başa çıkamıyorlarsa, son nokta da profesyonel destek almalarını öneririm” dedi.

 

Editör: TE Bilisim