(HABER MERKEZİ)- Sık görülen ve dayanılmaz ağrılara sebep olan börek taşları, ihmal edilememesi gereken bir sağlık sorunu. Böbrek kaybına varan ciddi sonuçlara yol açabilen böbrek taşları, günümüzde başarıyla tedavi edilebiliyor.

Türkiye’de yaklaşık her 10 kişiden birinin böbrek taşlı bulunuyor. Özellikle erkeklerde kadınlara nazaran daha yüksek oranda görülen böbrek taşları vücuttan atılma sürecinde dayanılmaz ağrılara sebep olmakla kalmayıp tedavi edilmezse böbrek yetmezliğine ve ölümcül olabilecek enfeksiyonlara sebep oluyor.

Sık görülen bir sağlık sorunu olan böbrek taşı rahatsızlığına yetersiz su tüketiminden genetik mirasa kadar sebep olan pek çok faktör bulunuyor. Neyse ki günümüz koşullarında hem teşhisi hem de tedavisi başarıyla yapılıyor. Peki böbrek taşı nasıl oluşuyor? Her zaman belirti veriyor mu? Nasıl bir tedavi süreci izleniyor?

Böbrek taşı hastalıklarıyla ilgili tüm merak edilenleri Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarık Emre Şener, TRT Haber için yanıtladı.

Taş hastalığı cinsiyet olarak erkeklerde daha fazla görülüyor. Ama taş hastalığının yaygınlığı esas olarak coğrafi özelliklerden, yeme alışkanlıklarından ve genetik faktörlerden ciddi bir şekilde etkileniyor.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarık Emre Şener

1. Böbrek taşları neden oluyor?

“Böbrek taşları çok ciddi ve yaygın bir problem. Oluşma sebebi ise böbrekten atılan kalsiyum, oksalat fosfat ve sodyum gibi çeşitli maddelerin idrar içerisinde çözünemeyecek derecede yüksek oranlara ulaşması. Biz buna tıbbi dilde süper satürasyon (aşırı doygunluk) diyoruz. Tüm bu maddeler çözünemeyecek miktarda atılmaya başlandığında böbrek içerisinde toplayıcı sistem dediğimiz boşluklu yapıdaki bir alanda çökelmeye başlıyor. Bu birikim arttıkça zamanla önce küçük bir taş parçası haline geliyor. Ardından büyüyerek klinik olarak da problem yaratan böbrek taşları oluşuyor.”

2. Kimlerde daha sık görülüyor?

“Taş hastalığı cinsiyet olarak erkeklerde daha fazla görülüyor. Ama taş hastalığının yaygınlığı esas olarak coğrafi özelliklerden, yeme alışkanlıklarından ve genetik faktörlerden ciddi bir şekilde etkileniyor. Bunun dışında çeşitli risk faktörleri de var. Genel faktörler dediğimiz ailesel taş hastalığı öyküsü, tekrarlayan taşları olan hastalar daha yüksek risk grubunda… Yine taş oluşumunun daha riskli olduğu çeşitli hastalıklar da var. Örneğin hiper-paratiroidi, çeşitli kemik mineral rahatsızlıkları, polikistik böbrek gibi çeşitli bozukluklar ve mide-bağırsak sistemindeki emilim bozuklukları gibi... Nadir de olsa çeşitli genetik hastalıkların taş oluşumunu artırdığı biliniyor. Doğumsal böbrek anomalileri de taş hastalığı riskini artırıyor.”

3. Böbrek taşı oluşumu tedaviden sonra tekrarlar mı?

“Biz şöyle deriz: Bir kez taş hastasıysanız ömür boyu taş hastasısınız... Bilimsel literatüre göre, taş hastalığı olanlarda ömür boyu tekrarlama ihtimali yüzde 50’dir. İlk defa taş hastalığı olan bir hastada tekrarlama ihtimali ilk 5 sene içerisinde yüzde 25 civarındadır. Bu sebeplerden dolayı taş hastalığı nüksedebilen bir hastalıktır diyebiliriz.”

4. Böbrek taşı hangi belirtilerle kendini ele veriyor?

“Böbrek taşı hastaları karşımıza genellikle bir problem yaşadığı zaman gelir. Ama bazı hastalarda hiçbir belirti vermeden de rastlantısal olarak çeşitli görüntülemeler sonucunda saptanabiliyor. Bum asemptomatik hastalar genellikle daha çok küçük ve sessiz duran taşlar. Ancak hastalar genel olarak böğürde gelişen şiddetli ağrı (yan ağrısı), bulantı ve kusma gibi taşa bağlı semptomlarla gelebiliyor. Bazen ateş, enfeksiyon ve idrarda kanama gibi semptomlar da görülebiliyor.”

5. Böbrek taşlarına hangi aşamada müdahale ediliyor?

“Taşları saptadığımız zaman çeşitli taş tedavisi endikasyonlarımız var. Takipli taşlarda büyüme, taş oluşumu açısından yüksek risk grubunda olanlar, taşın böbrek içerisindeki kanallarda herhangi bir tıkanıklığa sebep olması, taşa bağlı böbrek enfeksiyonu gelişmesi, şiddetli ağrıya ya da idrarda kanamaya sebep olması ve 15 milimetreden büyük olması gibi durumlarda müdahale ediliyor. Bunlar dışında hastada hiçbir semptom görülmese ve taş küçük olsa hastanın tedavi olma isteğine göre tedaviler uygulanabiliyor.”

6. Böbrek taşlarını düşürmek için nasıl bir yol izleniyor?

“Böbrek taşı tedavisinde ilk olarak yapılması gereken şey hayat tarzı değişiklikleri… Yani hiçbir ilaç ve cerrahi yöntem olmadan ilk tedavi seçeneğimiz bu. Özellikle yemek yeme ve sıvı tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler başta geliyor. Günde iki litre civarında idrar çıkarmayı sağlayacak kadar sıvı tüketilmesi gerekiyor. Bunun dışında yemeklerde kullanılan tuzun azaltılması, dengeli bir beslenme şart. Sonra sırayı ilaç tedavisi alıyor. Taş hastalığına bağlı ağrılarda en önemli tedavi seçeneği ağrı kesiciler. Bunlar dışında semptomların tedavisinde kullandığımız ilaç sayısı az. Ancak taşın oluşmasının ve büyümesinin önlenmemesi için sıklıkla kullanılan ilaçlar var. Yine idrar kanalına düşen taşların düşmesini kolaylaştıracak ilaçlar da mevcut. Eğer taşı tedavi edemiyorsak, semptomlar, kanamalar, enfeksiyonlar, ağrılar devam ediyorsa veya taş kendiliğinden düşmüyorsa o zaman cerrahi yöntemler devreye giriyor.”

7. Böbrek taşı tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler neler?

“Cerrahi yöntemlerle ilgili kabaca şöyle bir algımız var. Buradaki girişimler minimal invaziv dediğimiz yöntemlerden daha komplike işlere doğru ilerliyor. Bu tedavi yöntemlerinin ilki, taş kırma denilen vücut dışı şok tedavisi… Tedavide hastalar genellikle anestezi almadan bir taş kırma masasına yatırılıyor, yeri belirlenen taşın dışarıdan verilen şok dalgalarıyla kırılması sağlanabiliyor.

Şok dalga tedavisinin başarılı olamadığı ya da uygun olmadığı noktada vitesi yükseltiyoruz. Vücutta herhangi bir kesi yapmadan idrar kanalından endoskopla (üreterorenoskop) girerek böbreğe doğru çıkıyoruz. Böbrek içerisindeki taşların yerini endoskoplarımızla belirleyip cihazlarımızın içerisinden ilerlettiğimiz lazer ile taşları bulunduğu bölgede kırarak toz haline getiriyoruz. Taş parçaları idrar akımıyla doğal yolla vücudu terk ediyor. Gerekirse bir/birkaç parça taşı analiz ve tahlil için çıkartabiliyoruz. Bu cerrahi yöntemin tedavi başarısı yaklaşık yüzde 80-85 civarında.

“Her tedavi her hastaya uygun değil. Bunlar için algoritmalarımız var. Taşların boyutu, böbrek içindeki yerleşim, taşların sertlik derecesi bizim tedavi seçimimizdeki en önemli kriterlerimiz.”

Böbreğin içerisine çok daha fazla yer kaplayan taşlarda ise böğür tarafından yaklaşık 1 santimetrelik bir kesi ile yapılan Perkütan nefrolitotomi (PNL) isimli farklı bir cerrahi uygulayabiliyoruz. Bu böbreğin içerisine bir giriş kılıfı yerleştirerek, endoskopla giriyoruz. Taşları görüntüledikten sonra endoskopla yine lazer veya ultrasonik taş kırma cihazlarıyla taşları kırarak çıkarıyoruz ya da toz haline getirip doğal akışına bırakıyoruz. Bu cerrahi yöntemin başarısı da bilimsel literatürde 90-95 civarında.

Tüm bu yöntemlerin elverişli olmadığı durumlarda ise laparoskopik ya da robotik yardımlı cerrahi yöntemler de uygun hastalarda uygulanabiliyor.”

8. Hastalara uygun olacak tedavi yöntemleri neye göre belirleniyor?

“Her tedavi her hastaya uygun değil. Bunlar için algoritmalarımız var. Taşların boyutu, böbrek içindeki yerleşim, taşların sertlik derecesi bizim tedavi seçimimizdeki en önemli kriterlerimiz.”

9. Böbrek taşları tedavi edilmezse nelere yol açıyor?

“Tedavi edilmediği takdirde bu taşlar büyüyerek tıkanıklık yaratabilir. Bu tıkanıklığa bağlı böbrek enfeksiyonları ve böbrek yetmezlikleri gelişebilir ve sonunda hastalar böbreğini kaybederek diyaliz hastası olabilirler. Çok ciddi ölümcül enfeksiyonlara neden olabildiği için ihmal edilmemesi gerekiyor.”

10. Böbrek taşı düşüren hastalar tekrar nüksetmemesi için ne yapmalı?

“Bir kez böbrek taşı olan hastaların yapması gereken iki tane önemli şey var. Biri yapılabiliyorsa taşın içeriğini belirlemek amacıyla yapılan taş analizi. Diğeri ise hastaların metabolik değerlendirme denilen kan ve idrar tahlillerini detaylı bir şekilde yaptırıp bunları değerlendirebilecek uzmanlaşmış hekimler tarafından sıkı bir takip altında olmaları gerekiyor. Böylece hangi hastaların ilaç tedavilerine ihtiyacı olduğu ya da ne sıklıkla takip edilmeli gerektiği belirlenebiliyor. Ayrıca takipler sırasında karşılaşılan taşların da gecikmeden ve hastaya zarar vermeden tedavi edilmesi planlanabiliyor.”

Editör: Burhan YEŞİLTAŞ