Futbol sadece bir oyun değildir; şehirlerin ruhu, taraftarların ortak sevgisi ve geçmişten geleceğe uzanan bir kültür mirasıdır. Ancak bazen alınan kararlar, bu ruhu zedeler ve futbolun doğasını bozar. Boluspor'un stadının kapatılması da tam olarak böyle bir mesele…

Geçtiğimiz günlerde alınan bu karar, hem Boluspor camiasını hem de şehrin futbol tutkunlarını derinden sarstı. Bir futbol takımının sahası, onun evidir. Taraftar için tribünler, sadece bir maç izleme yeri değil, bir aidiyet hissinin yaşandığı mekândır. Ancak şimdi, Bolu Atatürk Stadyumu’nun sessizliği, futbolun o coşkulu çığlığının yerini almış durumda.

Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Stadın kapatılmasının gerekçeleri arasında güvenlik sorunları ve altyapı eksiklikleri gösteriliyor. Elbette ki futbolun sağlıklı bir ortamda oynanması önemli, ancak bu tür radikal kararlar alınırken kulüplerin ve taraftarların mağdur edilmemesi gerekmez mi? Kapatma yerine, tadilat, iyileştirme veya geçici çözümler üretilmesi daha makul olmaz mıydı?Sevgili yetkililer lütfen topu taca atmayın gerekeni yapın zira topu taca atmak futbolcuların işi onlara zemin hazırlayın!Başkan ve yönetimin çabaları ortada lütfen emeğe saygı!

Bu karar, yalnızca Boluspor’u değil, Türk futbolunu da etkileyen bir örnek teşkil ediyor. Zira birçok Anadolu kulübü, benzer sorunlarla mücadele ediyor. Büyükşehir kulüpleri devasa bütçelerle donatılmış statlarda oynarken, Anadolu’nun köklü takımları saha problemleri nedeniyle mücadele etmeye çalışıyor. Futbolu tabana yaymak ve her şehirde yaşatmak istiyorsak, statların modernizasyonu konusunda daha fazla destek ve planlama yapılmalı.

Boluspor taraftarı, yıllardır takımına gönülden bağlı. Onların sevgisi, coşkusu ve desteği olmadan bu kulüp eksik kalır. Şimdi herkesin ortak dileği, yetkililerin bu sesi duyması ve Boluspor'un hak ettiği sahaya kavuşmasıdır. Unutulmamalıdır ki futbol, sadece sahada oynanan bir oyun değil; şehirlerin ruhunu yansıtan bir kültürel mirastır. Ve bu mirası yaşatmak, hepimizin ortak sorumluluğudur.