TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bolu İl Yönetim Kurulu, 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle tüm vatandaşları daha duyarlı ve daha kararlı olmaya çağırdı. Konu ile ilgili yapılan açıklamada, deprem etkisini azaltmak amacıyla alınması gereken önlemler sıralandı.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bolu İl Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, ülkemizde deprem risk yönetim sistemi kurulması gerektiği ifade edilerek, “Toplumu ilgilendiren depremlere ilişkin yasal mevzuat veya yönetmelik düzenlemeleri kapalı kapılar ardında, şeffaflıktan uzak bir anlayışla bazı yandaş şirketler üzerinden hazırlanmaya devam ediyor. 2020 yılındaki deprem deneyimleri de göstermiştir ki, ülkemizde insanların başta deprem olmak üzere afet tehlikelerinin yıkıcı etkisine maruz kalma oranı azalmamakta, aksine artmaktadır. 30 Ekim 2020 tarihinde Sisam depremi sonrasında meydana gelen ve ülkemizdeki ölümlü ilk tsunami olayı yerleşimleri tehdit eden afet tehlike yelpazesini genişletirken, yine aynı depremde yıkılan ruhsatlı yapılar deprem riskinin sadece ruhsatsız ve kaçak yapılar açısından geçerli olmadığını da gözler önüne sermiştir. Yani devletin gözetimi ve denetimi altında yapılan çok sayıdaki ruhsatlı yapı da yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Bu durum basit bir sorumsuzluk olmayıp, açıkça bir cinayettir. Bugün, ülkemizin depremsellik gerçekliğinin tüm yönleriyle daha iyi anlaşılmasına, yapı ve zemin açısından bütünlüklü bir şekilde deprem risk analizlerinin yeniden yapılmasına ve bu analiz sonuçlarıyla beslenen bir deprem risk yönetim sisteminin kurulmasına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulmaktadır” sözlerine yer verildi.

“DEPREMLERE KARŞI DAHA DUYARLI KARARLI VE MÜCADELECİ OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ!​​​​​​”

Deprem Haftası nedeniyle daha duyarlı ve kararlı olma çağrısı yapılan açıklamada, “Yukarıdaki değerlendirmeler doğrultusunda Oda olarak bu yılki Deprem Haftası’nda bir çağrı yapmaya karar verdik: TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, ülkemiz yerleşimlerinde artan deprem riskleri karşısında TBMM Başkanını, Cumhurbaşkanını, Bakanları, Milletvekillerini, Merkezi ve Yerel Yönetimleri, Kamu ve Özel Sektör Kuruluşlarını, Üniversiteleri, Meslek Örgütleri, Sendikalar ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Yöneticilerini sorumluluklarını yerine getirmeye ve depremlere karşı daha duyarlı, daha kararlı ve daha mücadeleci olmaya çağırıyoruz.

“MİKROBÖLGELEME ETÜTLERİNİN YAPTIRILMASI ZORUNLU HALE GETİRİLMELİDİR”

Bu çağrının gereği olarak; her tür ve ölçekte mekansal planlar, afet risk azaltma planları ile deprem mastır ve sakınım planlarına altlık oluşturacak nitelikteki mikrobölgeleme etütlerinin önümüzdeki 3 yıl içerisinde tamamlanması sağlanmalıdır. Bu amaçla, İmar Kanunu’na bir madde ilavesi yapılarak planlama öncesi mikrobölgeleme etütlerinin yaptırılması zorunlu hale getirilmelidir. Fay yasası 3 ay içerisinde çıkartılarak hem ülkemizin depremselliği hem de bunun bir parçası olan diri fayların yüzey faylanması tehlikesinin belirlenmesine yönelik mevzuat oluşturulmalı; MTA’nın koordinasyonunda yürütülen Türkiye Paleosismoloji Araştırma Projesi hızlandırılarak 3 yılda tamamlanmak üzere gerekli planlamalar yapılmalıdır. Yukarıdaki araştırma çalışmaları için başta 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu (DASK Kanunu) kapsamındaki gelirler ile 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’la oluşturulan dönüşüm projeleri özel hesabındaki gelirler başta olmak üzere kamu kaynaklarından yeterli ödenek ayrılmalı ve ilgili idarelere bu maçla kullanılmak üzere tahsis edilmelidir” ifadeleri kullanıldı.

“DEPREMİN ACILARINI DEĞİL, ALDIĞIMIZ ÖNLEMLERİN BAŞARILARINI ANMAK İSTİYORUZ”

2021 yılında, zemin araştırmalarının yerinde denetimini esas alacak bir sistematik kurulmasının önemine değinilen açıklamada, “Deprem risklerinin önlenmesi amacıyla mikrobölgeleme ve paleosismoloji araştırmalarının planlanması ve uygulanması süreçlerinde yerel yönetimler aktif olarak devrede olmalı, bu araştırmaların yerel idarelerce yapılması/yaptırılması için deprem zararlarının önlenmesi amacıyla toplanan özel tüketim vergisinden gerekli ödenekler tahsis edilmelidir. İmar, Afet, Yapı Üretim ve Denetim ve Kentsel Dönüşüm yasalarının deprem güvenliği temelinde birbiriyle daha uyumlu çalışmasını sağlayacak içerik ve yapıya kavuşturulması için ilgili bakanlık, meslek odaları, yerel yönetimler ve akademisyenlerin katılımıyla bir komisyon kurulup, 2021 yılı içinde gerekli değişiklikler hazırlanarak TBMM’ye gönderilmelidir. Beton lobisinin başta ovaların imara açılması olmak üzere imar, planlama, yapı üretim ve denetim sistemi üzerindeki etkisini azaltacak önlemler alınmalı, bu amaçla zemin araştırmalarının yerinde denetimini esas alacak bir sistematik en kısa süre içerisinde kurulmalıdır. Sonuç olarak; birkaç gün sonra 13 Mart 1992 günü saat 19.08`de Erzincan’da meydana gelen ve 653 kişinin ölümüne neden olan depremin 29’uncu yılını anacağız. Neredeyse her ay böylesi acılarla dolu bir depremin anmasını yapıyoruz. Ülke olarak depremin acılarını değil, aldığımız önlemlerin başarılarını anmak istiyoruz.

Deprem Haftasında bir kez daha sesleniyoruz; Depremlere ve tüm afetlere karşı güvenli ve sağlıklı yaşam çevrelerinde yaşamak tüm toplumun temel bir insan hakkıdır. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak; “Herkesi Depremlere Karşı Daha Duyarlı, Daha Kararlı ve Daha Mücadeleci Olmaya Çağırıyoruz…” sözleri yer aldı.

Editör: TE Bilisim