(Haber: Oğuzhan Eke) - Eğitim-Sen Bolu Şubesi yaptığı basın açıklamasında, “Ülkenin anayasal düzenini hedef alanlar meclisten sesleniyor: ‘Şeriat isteriz!’ Ve arzu edilen rejim, eğitim sistemi üzerinden zorla, dayatmalarla inşa edilmeye çalışılıyor” dedi.

ÇEDES projesine ilişkin Eğitim Sen Bolu Şubesi tarafından basın açıklaması yapıldı. Kent Meydanı’nda stant kuran sendika üyeleri, burada yaptığı açıklamada, ÇEDES projesinin, “şeriat” sisteminin geri getirilmesi için kullanıldığını işaret etti. Sivas’ta meydana gelen Madıkmak Olayı’na da değinilen açıklamada, eğitim sisteminin laiklikten uzaklaştırıldığı belirtildi. Metinde şu ifadeler yer aldı:

“SUÇLARIN AFFI, ZAMAN AŞIMI OLUR MU PEKİ?”

“2 Temmuz 1993’te 30 yıl önce Sivas’ta 35 canımız göz göre göre azgın bir gerici kalkışmayla katledildi. 8 saat yardım çığlıklarına rağmen müdahale edilmedi, önlenebilecekken 2’si çocuk 35 canımız yakılarak katledildi. Bu ülkenin en değerli sanatçıları, şairleri, yazarlarıydı, aydınlarıydı. Peki, insan yakanlar ne diyordu; 'Şeriat isteriz', 'Laik Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak', 'Laiklik gidecek, şeriat gelecek' sloganlarıyla bu katliamı gerçekleştirdiler. Sanıklardan 2‘si cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından affedilmişti. 3 firari sanık olmasına rağmen dava 2 gün öncede zaman aşımına uğradı diyerek bitmiş oldu. Halka, insanlığa karşı işlenen suçların affı, zaman aşımı olur mu peki? Zaman mı aşınmıştı?  Aşınan Cumhuriyet’in aydınlanma değerleri, insanlık, toplumsal barışımız, bir arada yaşama dair ne varsa kül olmamış mıydı? Bu vesileyle bir kez daha Sivas’ta katledilen yurttaşlarımızı saygıyla, özlemle anıyor katledenleri, yol verenleri lanetliyoruz. 

“MECLİSTEN SESLENİYOR: (ŞERİAT İSTERİZ!)”

Sivas katliamını affedenlerle, sanık avukatlarına vekillik payesi verenlerle geldik bugüne. Öyle ustaca döşendi ki taşlar bugün ülkenin anayasal düzenini hedef alanlar meclisten sesleniyor: ‘Şeriat isteriz!’ Ve arzu edilen rejim, eğitim sistemi üzerinden zorla, dayatmalarla inşa edilmeye çalışılıyor. Eğitim sisteminin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını dini kural ve değerler doğrultusunda yeniden biçimlendirmek isteyen siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı, laik eğitim ve laik yaşama açıkça meydan okuyan adımlar atmayı sürdürüyor.

“EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRME SÜRECİ ADIM ADIM İLERLİYOR”

Bugüne kadar eğitim alanında Millî Eğitim Bakanlığı ile başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmış, okullar dini dernek ve cemaatlerin temel faaliyet alanları halinde getirilmiştir. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitimi dinselleştirme süreci adım adım ilerlerken, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar her geçen gün artmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/Gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ (ÇEDES) kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapılmakta ve çeşitli kararlar alınmaktadır.

“ÇEDES PROJESİ LAİK-BİLİMSEL EĞİTİM ANLAYIŞINA AYKIRI”

Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine aykırı bir içerikte hazırlanmıştır. ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, İlahiyat Fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak görev yapmalarının önü açılmış, başta İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere, çeşitli illerde görevlendirmeler yapılmıştır. Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin ‘abla ve ağabeyleri’ gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan ‘değerleri eğitimi’ çalışmalarına katılmaları hedeflenmektedir. ÇEDES projesi üzerinden öğrencilerin dinci tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir.”

“MEB GÜNDEME YENİ GERİCİLEŞME HAMLELERİYLE GELMEKTEDİR”

ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi iktidarın, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda ‘tek din, tek mezhep’ yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere belli bir dinin ve mezhebin etrafında şekillenen ‘manevi değerleri’ aktarmak istemesi kabul edilemez. Defalarca kazandığımız davalarda, Danıştay MEB’in sorumluluğunu hiçbir kuruma devredemeyeceğine hükmetmiştir. Buna rağmen, MEB açıkça işbirliği adı altında neredeyse diyanet işlerinin amade taleplerle hergün gündeme yeni gericileşme hamleleriyle gelmektedir.”

“KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİM HAKKI İHLALİNE KADAR GİDECEĞİNİ GÖRÜYORUZ”

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda, iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından beri seçme özgürlüğü ifadeleriyle süsledikleri din derslerinin yandaş okul müdürleri aracılığıyla nasıl dayatıldığını, kamu bütçesinin bu konuda nasıl heba edildiğini gördük.  Okulların açılmasına günler kala bakan yönetmeliklere, veli ve öğrencilerimizin itirazına rağmen seçmeli dersleri zorunlu hale getirdiğini açıkladı. Veli ve öğrencilerin itirazına rağmen bunu yapan MEB bakanı çıkıp bazı velilerimizin ‘kız okulu’ talebi var diyebiliyor. Makbul velileriniz ve makbul talepleriniz mi var sayın bakan? Seçme özgürlüğü dediğiniz şeylerin bir süre sonra nasıl zorunlu olduğunu, nasıl dayattığınızı biliyoruz, yaşıyoruz! Bunun sonun karma eğitim düşmanlığı, kız çocuklarının eğitim hakkı ihlaline kadar gideceğini görüyoruz, bu karanlığın dibinin olmadığını biliyoruz.”

“ÇEDES PROJESİ LAİK EĞİTİM ANLAYIŞINA TEMELDEN AYKIRIDIR”

Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmaz. Toplumsal barış ancak; farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında, devletin tarafsız olarak bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşması, ‘eşit yurttaş’ olarak kabul edilmesiyle mümkündür. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır. Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmesini talep ediyoruz.

“ÖZGÜRCE YAŞAMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Bugün laikliği savunmak, otoriterleşme karşısında gerçek demokrasiyi, tek tipleştirme karşısında özgürlüğü, ayrımcı ve ayrıştırıcı politikalar karşısında eşit yurttaşlık hakkını savunabilmenin en temel zemini ve aracıdır. Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olması, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine hizmet etmesi, bireylerin inançlarını hiçbir baskı altında kalmadan gerçek anlamda özgürce yaşaması mümkün değildir. Gerçek demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin genişlemesinin tek yolu ‘Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurttaşlık’ mücadelesini güçlendirmekten geçmektedir. Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesini kabul etmiyoruz. Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizin, velilerimizin ve demokratik kamuoyunun ortak ve güçlü bir tutum almasının bu ülkenin yarınlarının tek teminatı olduğunu biliyoruz.

“MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ”

Çocuklarımızın özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için eğitimin tüm kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz.”

Editör: Oğuzhan EKE