Sayın Okurlar;

İnsan düşünür, okur, öğrenir, konuşur, karar verir, ilerler ve de utanmasını bilir. Bu ve buna ait tüm vasıflar, insanlara aittir. Dolayısıyla canlı mahlukatın, en üst noktasındaki canlı insandır. İnsanoğlu, bu vasıflarından yoksun kaldı mı, hayvanlık mertebesine girer. Kadın, bu camianın en ince, en zarif, en mükemmel bir canlısıdır. Bu nedenle saygıyı, sevgiyi tümüyle hak eden, en narin toplumdur. Bu nasıl bir düşüncedir ki (haklılık payı dahi olsa) kadını düşünmeden dövüyor, yaralıyor, tecavüz edebiliyor hatta öldürmeye kadar götürüyor vs. Yani meşru yollar varken hakkını, hukukunu aramıyor. Çünkü böyle bir kafada hak, hukuk arayacak bir aklı bulmak zaten zordur. Şimdi sadede gelelim. Bir gül bahçesinden pis kokular geliyorsa, kabahat bahçıvandadır. Örneğin; Baharın bu güzel rüzgarları, çiçekleri, çimenleri, kuşları, çocukları daha güzel yapar, daha da neşelendirir, coşturur. SİZ HİÇ (ODUNUN, KERESTENİN, MERTEĞİN, KAZIĞIN, TOMRUĞUN, EZEL BAHAR RÜZGARLARIYLA AÇILDIĞINI GÖRDÜNÜZ MÜ?) Onun harcı baltadır, hızardır, testeredir. İnsanoğlu güzel, doğru ve iyi düşünceden ibarettir. Bir insandan akıl, ruh, maneviyat kaybolursa geriye et, kemik ve sinir kalır, diye geçmiş yazılarımda da temas etmiştim. Et ile, but ile uğraşacaksak, bu zaten kasapta var. ŞU YAY DENİLEN ALETİN, KALEMİN, SİLAHIN BİR AKLI VE GÖZÜ OLSAYDI ACABA HER PARMAĞIN ARASINA GİRER MİYDİ? Yılan, kırk yıl insan görmeseydi ejderha olurdu. Buradan hareketle diyorum ki meydanı boş bulan, bundan böyle haktan, hukuktan nasibini almayan taş kafaların ne önünden gidilir, ne de arkasından gidilir. Nitekim önünden gidersen ısırır, arkasından gidersen teper misali.

Sayın Okurlar;

Bu kadın tacizleri mevzuunda işin tam tersini düşünerek erkeklere bir şiddet uygulaması olarak kadınlardan gelseydi, değişen bir şey yine olmazdı. Önemli olan mesele, ortaya konulan hakkın ve hukukun ötesindeki zalim ve canavarca olan harekettir. Bir insan, hayatı boyunca hakkın, hukukun içerisinde olmayıp devamlı şekilde kendi isteği ve doğrultusunda gidiyorsa, bunun bütün edep ve terbiyesi doğruluk yolundan sapacaktır. Bu nedenle sözümüzü şununla bitirelim: ÖLÜRSEK YER BEĞENSİN, KALIRSAK EL BEĞENSİN.