(HABER: HURİ AFACAN)- Bolu’da düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında İzzet Baysal Caddesi İzzet Baysal Anıtı önünde bir araya gelen kadınlar, soğuk hava ve yağmura rağmen Kardelen Meydanı’na kadar attıkları sloganlarla yürüdü.

Yürüyüşe siyasi partilerin kadın kolları üyeleri ile kadın hakları alanında faaliyet yürüten sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Ellerinde taşıdıkları pankartla ve dövizlerle mücadele vurgusu yapan kadınlar adına açıklama yapan Eğitim Sen Kadın Sekreteri Pınar Altun Akkuş, “8 Mart emeğimizin sömürüsüne, görünmez kılınmasına, ayrımcılığa; her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü. 8 Mart 1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadele sırasında katledilmelerinin anısına, dünyanın dört bir yanında biz kadınlar o günden beri evde, sokakta, iş yerlerimizde emeğimiz, haklarımız ve yaşamlarımız için yan yana dayanışmaya ve mücadeleye devam ediyoruz.” dedi.

“SON ON YILDA KADIN CİNAYETLERİ ÜÇ KAT ARTTI”

Akkuş, Son on yılda kadın cinayetleri üç kat arttığına dikkat çekerek; “Bugüne kadarki kazanımlarımız, tarihimizden aldığımız güç ile ördüğümüz mücadelenin sonucudur. Ataerkil sistemin her döneminde en görmezden gelinen, en çabuk vazgeçilen, taviz verilen ve en çok saldırılan kadınların haklarıdır.  8 Mart’ı hayatlarımız ve özgürlüklerimiz üzerinden pazarlıklar yaparak bir araya gelen ülkenin en gerici ittifakına karşı örgütlüyoruz bu kez de. Neoliberalizmin “en sadık” uygulayıcısı olan siyasi iktidar, 22 yıldır kadınların mücadeleyle elde ettiği kazanımlarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı politikalarla bir rejim inşa ediyor. Kadınlara ve LGBTİ+lara yönelen şiddet, hem iktidarın uygulamaları ile hem de sokakta artarak devam ediyor. Son on yılda kadın cinayetleri üç kat arttı, cezasızlık politikaları derinleşti; eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren birçok kadın derneği kapatıldı; haklarını arayan kadınlar, LGBTİ+lar kolluğun şiddetiyle karşılaştı; gökkuşağı renkleri dahi yasaklandı.” şeklinde konuştu.

“KADIN YOKSULLUĞU VE İŞSİZLİĞİ ARTIYOR”

Türkiye’de ve dünyanın hemen her yerinde kadınların büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırıldığını dile getiren Eğitim Sen Kadın Sekreteri Pınar Altun Akkuş; “Ucuz emek gücü" olarak görülüyor ve eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor. Kamusal hizmet kapsamında devletlerin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olmasıyla kadına yükleniyor. Kadınlar bu nedenle istihdamdan kopuyor ya da istihdam alanına giremiyor. Krizlerde ilk önce güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışan kadınlar işten çıkarılıyor ya da sömürü derinleşiyor. İktidarın başarısız ekonomi politikaları ile kapitalizmin krizi derinleşiyor, yoksulluğun emekçiler ve özellikle de kadınlar üzerindeki baskısıyla birlikte kadın yoksulluğu ve işsizliği de artıyor, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri yaygınlaşıyor. Ülkede ve dünyada yaşanan tüm krizlerin bedelinin bize, kadınlara ödetilmeye çalışılmasına tahammülümüz kalmadı. Krizin faturasını kadınlara yüklemek için de her türlü aracı kullanmakta tereddüt etmeyen iktidar kadınlara haddini bildirmek için daha yoğun siyasi bir saldırıya geçmiş durumda” ifadelerini kullandı.

“HAKLARIMIZ GASP EDİLİYOR”

Akkuş, kadınların haklarının gasp edildiğini de ifade ederek; “Kadınların şiddet karşısında güvencesi olan 6284 Sayılı Kanun’un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren; kadın ve kız çocuklarının en büyük hukuksal güvencesi olan Medeni Yasada yer alan kadınların lehine maddeleri hedef alan iktidar, yanına tarikat ve cemaatleri de alarak mücadele ederek elde ettiğimiz haklarımızı gasp ediyor. El birliğiyle 6 yaşındaki bir kız çocuğunun zorla evlendirilmesini münferit ve kişisel göstermeye, tarikat ve cemaat karanlığını aklamaya çalışanlara, kamusal kurumları tarikat ve cemaatler arasında pay edip kamusal varlıkları bunlara peşkeş çekenlere, anayasayı defalarca çiğneyenlere, İstanbul sözleşmesini feshedip kadınları şiddet karşısında güvencesiz bırakıp şiddeti tırmandıran iktidara karşı yan yana ve alanlarda olacağız. Haklarımızdan, hayatlarımızdan, laiklikten vazgeçmeyiz.” Açıklamasında bulundu.

“EĞİTİMİ, AKLIN VE BİLİMİN İLKELERİNİ SAVUNACAĞIZ”

Dayanışma  gücüyle kadınların yeni bir dünya kuracağının da altını çizen akkuş; “Laik, bilimsel ve karma eğitime saldırıyla, hastanelere atadıkları imamlarla, 81 ilde aynı anda yaptıkları aile çalıştaylarıyla, aileci politikaları müfredata dahil ederek, aile irşat büroları eliyle, kürtaj yasak olmamasına rağmen fiili olarak uygulamayarak dört bir yandan toplumsal yaşamın tamamını İslamcılaştırmayı sürdürüyorlar. Bu gerici kuşatmaya karşı eşit yurttaşlık hakkımızı, laik ve bilimsel eğitimi, aklın ve bilimin ilkelerini savunacağız. Laiklikten vazgeçmeyeceğiz.  Buradayız, yan yanayız karanlığa karşı biz varız.

“DAYANIŞMA GÜCÜMÜZLE YENİ BİR DÜNYAYI KURACAĞIZ”

Yaşamın her alanında dinin ve dini söylemlerin hakim olması kadınların eğitim, çalışma, sokağa çıkma, evlenme, boşanma haklarının yok edilmesine yönelik açık bir saldırıdır. Laikliği kazanacak ve bu gerici kadın düşmanı saldırıyı durduracağız.  Mücadelemiz şiddetten arınmış, eşit, özgür ve laik bir yaşam için, emeğimiz, bedenimiz ve hayatımız için. Biz kadınlar yüzyıllardır biriktirdiğimiz mücadele ve dayanışma gücümüzle yeni bir dünyayı kuracağız. Yaşamın her alanında; sömürüye, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, savaşa, yoksulluğa, patriyarkaya, erkek şiddetine karşı direnmeye ve örgütlü mücadelemizi büyütmeye devam ediyoruz!” dedi.

TALEPLERİNİ BİR KEZ DAHA YİNELEDİLER

Son olarak taleplerini tek tek sıralayan Akkuş; “Her fırsatta dile getirdikleri taleplerini bir kez daha sıralayan Akkuş; “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanması için, Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılığın terk edilmesi, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmesi, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 sayılı Sözleşmesinin onaylaması için, Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanması için ALANLARDAYIZ!

“HAYATLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN ALANLARDAYIZ”

Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımının kamusal hizmet olarak sunulması, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikaların yapılması ve hayata geçirilmesi için, Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşlerinin açılması için, 8 Mart’ın kadınlar için ücretli izin günü sayılması için ALANLARDAYIZ!

Kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler yapılması için, Eşit ve özgür olduğumuz, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için, Hayatlarımıza sahip çıkmak için, Savaş ve işgal politikalarına geçit vermemek için; barış içinde bir arada yaşamak için ALANLARDAYIZ!

Demokratik ve laik bir yönetim için, Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için, Doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için ALANLARDAYIZ! Tüm kadınları, gökkuşağı gibi tüm renklerimizle bir arada olmaya, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz. Evde, işte, tarlada emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma gününü kutluyoruz.” ifadelerin ile sözlerini noktaladı.

Editör: Burhan YEŞİLTAŞ