Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, liyakatın olmadığı devlette çürüme olacağını söyledi.

Bolu Abant’ta partililere hitap eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükumetin liyakat ve performans odaklı insan kaynağı yöntemiyle kurumların başlarına işleri bilen insanları getireceğini belirterek, “Hükumet, liyakat ve performans odaklı insan kaynağı yöntemiyle bu işi bilen kişileri kurum başlarına getireceğiz diyorlar. Sanki Şaban Dişli bunlar değil de CHP tayin etti, adam o kadar lekelenmiş bir kişi nasıl olur da Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etmek için büyükelçi tayin edilebilir. Üniversitelere bakıyoruz, rektörlerin aile çiftliğine döndü. Rektörün yakınlarıyla donatıldı. Başka adam mı bulamadınız? Sağlık Bakanlığı’na, yönetici olarak müzik öğretmeni atanıyor. Ama onun görevi Sağlık Bakanlığında yöneticilik yapmak olmaz. Liyakatın olmadığı devlette çürüme olur. Büyükelçi olmak bilgi, birikim, deneyim ister, Dünyayı iyi bilmek ister. Şimdi ne kadar AK Parti’de koltuk kaybeden eski milletvekili varsa sırayla Büyükelçi yapıyorlar. Rektör olmak için eskiden 3 yıl profesör olmak gerekiyordu, 10 Temmuz’da bu şartı kaldırdılar. Herhangi bir kişiyi getirip atayabiliyorlar. Tekrar geldi ve tekrar kaldırıldı bu şart. Devlet yönetimi böyle olursa Türkiye bu krizi aşamaz” dedi.

“Ekonomik krizin çözümü için 13 maddelik program sunduk”

Ekonomik krizin çözümü için 13 maddelik bir program sunduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bizim sunduğumuz 13 maddelik programın 1’incisi liyakat. Merkez bankası, hazine, maliye, genel müdürlükler bunların tamamı nitelikli insanlar tarafından yönetilmesi gerekiyor. Hükumetin programı yürürlüğe girerse yüksek enflasyonu yaşayacağız, işsizlik, vergiler artacak. Özelleştirmeler artacak, devlet daha fazla faiz ödeyecek. O zaman bu programın amacı ne? Topluma hangi huzuru, güveni verecek bu program? Tek adam gerçeği yaşıyoruz, bu program doğal olarak ondan izin alınarak yayınlanan bir program. Başta beyefendi var arkasında damadı var. Bir hanedan tarafından Türkiye yönetiliyor. Bu krizi çoğu kişi ekonomik kriz olarak düşünüyor ama yaşanan kriz siyasal krizdir, siyasal krizin ekonomiye, eğitime, dış politikaya yansıtılmasıdır. Tek adam rejiminin olduğu ülkelerde bir kişi sorumludur. Hanedanlıkla yönetilen ülkelerde bu tür programlar kaçınılmaz oluyor. Bu kişileri herkes kandırabilir, o da şimdi vatandaşı kandırmaya çalışıyor” diye konuştu.

“Saray ekonomik kriz olmadığını iddia ediyor”

Sarayın ekonomik kriz olmadığını söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Ekonomik kriz yok diyor, daha önce krizi dış güçlere bağlamıştı. Bir Amerika siyasetinden sonra papaz bu krizin sebebi değildir dedi. Şimdi kriz yok diyorlar. 2 katmanlı bir toplum çıktı ortaya, bir saray ve çevresi. Saray ve çevresi ile halkı ayrı değerlendirmemiz gerekiyor. Halktan yana tavır almamız lazım biz halkın partisiyiz. Önce emeklilerden kriz olmadığına bakalım. 1 milyon 600 binden fazla emekli bin 500 liranın altında para alıyor. Haziran’dan Ağustos’a un fiyatları yüzde 36, pirinç yüzde 15, domates salçası yüzde 40 arttı. Emeklinin parası artmadı. Kriz emekliyi vuruyor, sarayın bundan haberi yok. Saray krizle ilgileniyor mu, ona göre kriz yok. Aynı tabloyu memur ve çalışan işçiler için düşünelim. Fiyatlar artıyor mutfakta yangın var. İşçinin ve memurun aylığı artmadı, nerede yangın var; memur ve çalışan işçinin mutfağında yangın var. İşten çıkarılan işçiler bir başka sorun. Onlar seslerini ya kendilerini yakarak veya intihar ederek seslerini duyuruyorlar. En acı tablolardan birisi de hak arayan işçiler. 3’üncü havaalanında çalışan işçiler hak arıyorlar. İşçileri işten atmayın diyorlar, servis sorunumuzu giderin diyorlar. Tamamı hapiste hak arayan işçilerin. Anayasa çalışma herkesin hakkı ve ödevidir diyor, devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, işsizleri korumak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır. Hanedanlıkta anayasa var mı yoktur tabi. Anayasa uygulansaydı, devlet dediğimiz kurum bu işçilerin hakkını kim vermiyor diye oraya denetim elemanı gönderirdi. Orası denetlendi mi hayır, oraya işçileri susturmak için jandarma gönderildi. Hak arayanlar şuanda hapisteler. Çiftçi ekonomik krizin çok farkında değil. Ama gidecek bir süre sonra tarlayı ekmek için gübre ve ilaç alacak. Daha çiftçi şoku yaşamış değil. İlaç ve gübreleri almaya başladığında çiftçi tarlasını ekemeyecek. Türkiye açlık sorunuyla karşı karşıya gelebilir. Sanayiciye bakalım; ekonomik kriz etkiliyor mu etkilemiyor mu? Dolar başını almış gidiyor. Daha da önemlisi yarın ne olunacağı bilinmiyor. Çekler çalışmıyor herkes peşin mal satmaya başlanıldı. Ben borçlarımı ödemeyeceğim diyor veya işçi çıkartacaklar” şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin iki yapılı bir topluma doğru gittiğini ifade ederek, “Türkiye; saray ve çevresi ile halk arasında iki yapılı bir topluma doğru gidiyor. Saray ve çevresinde sıkıntı yok ama halkta sıkıntı var. Yayınladığımız 13 maddelik açıklamamızın temel nedeni; krizi olabildiğince halka yansıtmadan çözebilmekti, bunlar olduğu gibi halka yansıtacaklar. Asla ve asla bu tabloyu anlatıp umutsuzluğu beslemeyin. Bu tablodan biz kurtuluruz. CHP bilgisi, birikimi, deneyimi bütün bunları yan yana getirdiğimizde; tek partinin CHP olduğunu her yerde söylüyorum. Bunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz; bizim uçak, saray, devleti soyma, hanedan merakımız yok. Bizim tek hedefimiz 81 milyona hiçbir ayrım etmeden hizmet edebilmek. Biz halkın partisiyiz. Onlar saraylarda yaşıyor, biz saraylarda yaşamak istemiyoruz. Kendi evimizde mütevazi yaşamımızı sürdürerek topluma hizmetimizi yürütmek istiyoruz. Biz şimdi sayısal olarak güçlü ve birikimliyiz. Sorunları biliyor, dünyayı okuyoruz. Umutsuzluğun değil bu sorunları aşma kapasitesinin CHP’de olduğunu herkese anlatmalıyız. Ülke bu yönetimi hak etmiyor” dedi.

Kılıçdaroğlu’ndan, Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanına eleştiri

Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odası Konfederasyonu Başkanı Pendevi Palandöken’i eleştiren Kılıçdaroğlu, “Esnafın durumu çok iyi deniliyor. 13 Eylül 2018’de Esnaf ve Kefaret Konfederasyonu Genel Kurulu Toplantısı’nda, esnafların başkanı 15 Ekim tarihinden sonra her şey güllük gülistanlık olacak. Türkiye’ye milyon dolarlar akacak. Bakkal, marketler fiyatları düşeceğini söyledi. Ekim ayına odaklandık. Bunu söyleyen kişi Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyon Başkanı. Bunu tek adam için söylüyor, ona yağ çekmek için söylüyor. Esnaf sattığı ürünü yerine koyacak ürün alamıyor. Yeniden aynı ürünü almak için daha fazla paralar ödemesi gerekiyor esnafın. Mercan yokuşuna gidin, Kapalı Çarşı’ya gidin İstanbul’da acaba bu beyefendi oralara gidip esnafın durumunu soruyor mu hayır. Bu söylediğim halk açısından ekonomik kriz var mı var” diye konuştu.

“Katar’ın hediye uçağını iade edin”

Kılıçdaroğlu, Katar tarafından hediye edilen uçağın iade edilmesini isteyerek, “81 milyonun, işsizim diye ağlayanların parasıyla lüks içerisinde yaşayan sarayda ki beyefendi hala daha kriz yok diyor. Badem sütüyle besleniyor mu evet, bunun için cebinden para ödemiyor. Bunun için bir kriz yok çünkü cebinden para ödemiyor. Ev kirası, uçak parası, dolmuş parası yok cebinden hiçbir para ödemiyor. Boşuna demiyor kriz yok diye, ona göre sarayda kriz yok. Sonra dönüp diyor ki kriz mriz yok, herhangi bir kriz de söz konusu değil kim açısından sarayda yaşayan adam açısından. Bu parayı halk ödüyor, fakir fukara ödüyor. Meksika devlet başkanı kendisine tahsis edilen uçağa binmemesini, bu kadar fakir ülkede uçağa binersem utancımdan kimsenin yüzüne bakamam nedeniyle açıklıyor. Ve güç alçak gönüllü, güç başkalarına hizmet edilmek için kullanıldığını da bir anlam ifade eder diyor. Bu gücü vatandaşın ensesinde boza kullanmak için kullanıyor. Tek adama yine söylüyorum; onurun, haysiyetin, şerefin varsa o uçağı iade edersin” şeklinde konuştu.

“Krizi fırsata dönüştürenler var”

Krizi fırsata dönüştürenlerin olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “İçeriye ödenen faiz 699 milyar lira. Yurt dışına ödenen faiz ise; 156 milyar lira. Rantiye sınıfı sadece faiz geliri elde etmiyor. Bir gerçeğin altını çizerek ifade etmek isterim; onlar aynı zamanda vurguncudur. Örnek vereceğim; 13 Eylül 2018 tarihi TESK Genel Kurulunun yapıldığı gün. Saat 09.00, dolar kuru 6 lira 36 kuruş, saat 12.39 tek adam TESK Genel Kurulunda konuşuyor dolar kuru 6 lira 53’e çıkıyor. Saat 14.05 merkez bankası toplanarak faizleri artırdı dolar kuru 6 lira 03 kuruşa düştü. Bir milyon doları olan 5 saat içerisinde doları Türk lirasına, Türk lirasını dolara çevirerek 82 bin 918 bin dolar para kazandı. Birde sarayın çevresi var krizden etkilenmeyen; rantiye sınıfı ve sarayın çevresi var. Dolar ile ihale alan sarayın çevresindeki müteahhitler ve 3’üncüsü dolar ile fiyatları endeks eden hizmetler. Türkiye’nin soyulduğuna çarpıcı bir örnek vereceğim. Kütahya Zafer Havaalanı, 50 milyon dolara ihale verilmiş. 25 Kasım 2012’de hizmete açılıyor. 2012-2016 arasında bu havaalanından uçan yolcu iç hatlar toplam 170 bin kişi bu havaalanından uçuyor. Ama hazine buna garanti veriyor, az olursa yolcu üstünü tamamlayacağım diye. 20 milyon 856 bin 848 avro ödeniyor uçmayan yolcular için. Bu kimin parası, hangi vicdan bunu kabul eder. Bu süre 29 yıl daha devam edecek, 21 Mart 2044’da bitecek. Bundan daha büyük bir soygun olabilir mi?. Fakir fukaradan toplanan vergiler buralara veriliyor” ifadelerini kullandı.

 

Editör: TE Bilisim