Bolu İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Emine Afşin, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günüyle ilgili bilgiler verdi. Afşin; “Tüberküloz, tedavi edilebilir / önlenebilir bir hastalık olduğu halde, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir.

Haber: Aslı Akış

Halk arasında verem olarak bilinen Tüberküloz hastalığına farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü olarak anılmaktadır. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen halen dünyanın en ölümcül enfeksiyon hastalığı olan tüberküloz nedeniyle dünyada her dakika 3 kişi hayatını kaybediyor. Tüberküloz tüm dünyada ilk on ölüm sebebi arasında yer almaktadır ve küresel bir halk sağlığı sorunudur.

 “TÜBERKÜLOZ DÜNYA GENELİNDE EN ÇOK ÖLÜME YOL AÇAN HASTALIKLARDAN BİRİDİR”

İnsanlık tarihinin en eski hastalıklarından birinin Verem/ tüberküloz olduğunu belirten İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Emine Afşin; “Almanya’da bulunan ve M.Ö. 8000 yılına dek uzanan tarih öncesine ait insan iskelet kalıntılarında hastalık izine rastlanmıştır. İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman salgınlara yol açan, ölümcül seyreden, Hipokrat’ın ‘phytisis’(erime/tükenme) olarak tanımladığı bu hastalığın nedeninin bir mikrop olduğunu Robert Koch, 24 Mart 1882’de göstermiştir. Böylece hastalığın tanı ve tedavisinin önü açılmış, 1940’lı yıllarda tüberküloz mikrobunu öldüren ilaçlar bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün önerisi ile 1996 yılından beri 24 Mart tarihi ‘Dünya Tüberküloz Günü’ ilan edilmiştir. Bu tarihte yapılacak etkinliklerle hastalık için farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Günümüzde tüberküloz, tedavi edilebilir / önlenebilir bir hastalık olduğu halde, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir. Türkiye’de uzun yıllardır sürdürülen tüberküloz ile mücadele programları sonucunda tüberküloz insidansı yüz binde 15,3’e düşürülmüştür” diye konuştu.

“KRONİK HASTALIKLARLA MÜCADELE EDEN İHTİYAÇ SAHİBİ HASTALARA NAKDİ DESTEK BAŞLADI”

Ülkemizde 2018 yılının ocak ayında, Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın imzaladığı bir protokol ile kronik hastalıklarla mücadele eden ihtiyaç sahibi hastalara sosyal yardım programı çerçevesinde düzenli nakdi destek başlatıldığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Emine Afşin; “Bu programdan tüberküloz hastaları da yararlanmaktadır. Ülkemizin “Tüberkülozu Durdurma Stratejisi Hedefine yönelik olarak bir adım olarak gördüğümüz bu program, hastalarımızın tedaviye uyumunu artıracak, sosyal ve psikolojik destek sağlayacaktır” dedi.

“BASİL HAVA YOLU İLE BULAŞIR”

Afşin, Tüberküloz’ın bulaş şekilleri hakkında da bilgiler vererek; “Tüberküloz (Verem) basilinin kaynağı, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Basil hava yolu ile bulaşır. Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır. En çok hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır Tedavi ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Hastaların çoğunda ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık yok olur” ifadelerini kullandı.

“EN ÇOK AKCİĞERLERDE GÖRÜLÜR”

Verem hastalığının en çok akciğerlerde görüldüğünü de vurgulayan Bolu İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Emine Afşin, hastalığın belirtilerini tek tek sıraladı. Afşin;  “Verem basili vücuda girdikten sonra sessiz olarak kalabilir. Vücut direnci düşünce çoğalarak hastalanmaya yol açabilir. Başta HIV/AIDS olmak üzere, şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi kronik hastalıklarda vücut direnci düşer. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düşük olduğundan hastalanma fazla olur. Verem hastalığı vücudun bütün organlarını tutabilir ancak en çok akciğerlerde görülür (%60-70). Hastalığın tuttuğu diğer organlar arasında en sık görülenler; akciğer zarı, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarlarıdır (menenjit).”şeklinde konuştu.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalığın belirtileri: halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi, öksürük( özellikle 2 haftadan uzun süren), balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığıdır. Gırtlak veremi ses kısıklığı yapabilir. Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir (lenf bezi büyümesi, idrarda kan, eklemde şişlik vb.). İki-üç haftadan uzun süren ve tedaviye yanıt alınamayan öksürükte verem hastalığından şüphelenmek gerekir. Verem hastalığının tanısı, hastanın belirtileri ve röntgen bulguları, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur” ifadelerini kullandı.

“ÜLKEMİZDE TÜBERKÜLOZ HASTA SAYILARI YILLAR İÇİNDE AZALMAKTADIR”

“Tüberküloz ilaç tedavisi ile tamamen iyileşebilen bir hastalıktır, ancak ilaçların en az 6 ay süreyle düzenli olarak kullanılması gerekir. Ülkemizde tüberküloz hastasının tanı ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır” diyen Afşin; “Ülkemizde Tüberküloz hasta sayıları yıllar içinde azalmaktadır. Tanı konulan hasta altı ay düzenli tedavi ile iyileşir. Eğer düzenli tedavi yapılamazsa ya da kullanılan ilaçlar etkisiz ise (hastalığı oluşturan basilin ilaçlara karşı direnci varsa) daha farklı ilaçlarla, daha uzun tedaviler gerekir. İlaç direncinin nedeni, hastaların ilaçlarını düzenli kullanmaması ve en yakınlarını, temasta oldukları başka kişileri direnç geliştirmiş bu basillerle hasta etmeleridir. İlaç direncinin verem tedavisinde önemli sorun olmasının nedeni, pahalı, 2 yıl süren, yan etkisi fazla ilaçlarla tedavi edilmesinin gerekmesidir. Öte yandan dünyada yılda 560 bin dirençli tüberküloz hastası ortaya çıkmakta ve bu hastaların sadece 76 bini başarıyla tedavi edilmektedir. Tedavisi daha zor olan çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sorun teşkil etmektedir.

Verem hastalarının erken tanısı ve etkili tedavisi veremden korunmanın en önemli yoludur. Hastalanma riski olanlara koruyucu ilaç verilir ve bu tedavi %90 oranında koruyucudur. BCG aşısı uygulanması ülkemizde halen sürmektedir. Tüberküloz ile mücadelede küresel çabalar 2000 yılından bu yana tahmini 54 milyon hayat kurtarmış ve tüberküloza bağlı ölümlerde %42 azalma sağlamıştır” dedi.

“HASTALARIN ÖLÜM ORANLARINDA İSE %95 AZALMA HEDEFLENMEKTEDİR”

2035 yılına gelindiğinde tüberkülozun görülme sıklığında %90, ölüm oranlarında %95 azalma yaşanacağına işaret ededen Afşin; “Dünyada tüberküloz kontrolü ile ilgili en son politika, Tüberkülozu Bitirme (END TB) Stratejisini içermektedir. 2035 yılına gelindiğinde tüberkülozun görülme sıklığında %90 azalma, hastaların ölüm oranlarında ise %95 azalma hedeflenmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için bütün hastaların tedavisinin yanında özellikle latent (gizli) tüberküloz enfeksiyonu kontrolü, riskli gruplar, yabancı uyruklu/göçmen hastalar, dirençli hasta ve temaslılarının yakından takibi ve politik kararlılık gereklidir. Ülkemizde hasta sayısı yıllar içinde giderek düşmektedir (2005 yılındaki hasta sayısı 20.535 iken, 2017 yılında hasta sayısı 12.046’ya düşmüştür). 2016 yılında tanı konulmuş hastaların %86’sının tedavisi başarı ile tamamlanmıştır.” diye konuştu.

“YENİ VE ETKİN AŞI ÇALIŞMALARI DEVAM ETMEKTEDİR”

Afşin, Tüberküloz ve COVID- 19 hastalığının belirtileri benzerliklerine dikkat çekerek; “COVID-19 pandemisinde alıştığımız kapalı ortamlarda maske kullanımı, sosyal mesafenin korunması ve hijyen kurallarına uymanın arttırılması ile Tüberküloz vakalarında önceki yıllara göre azalma görülmektedir. Tüberküloz ve COVID- 19 hastalığının belirtileri benzer olmakla birlikte; tüberküloz tedavisinin etkin ilaçları bilinmekte iken COVID-19 için hala spesifik bir tedavi yoktur. İkisi de hava yolu ile bulaşan, hızlı tanı konulabilen, önlemler ile bulaşı azaltılabilen hastalıklardır. Her iki hastalık için yeni ve etkin aşı çalışmaları devam etmektedir” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim