Sayın Uçar;

Bildiğim ve tanıdığım kadarı ile zatıâliniz, (güçsüz, öte yandan azda, olsa maddi ve manevi değerlere, mevcut imkânlarla ulaşamamış güzel insanların, hizmetinde bulunduğunuz bir derneğin) başkanısınız. Ben, bu maksatla kurulmuş olan dernek ve vakıfları çok severim. Amacına yönelik hizmet verdiği zaman, yaratanın nezdinde de kul nezdinde de hayır duaları asla eksik olmaz.

Sayın Uçar;

Geçen hafta, mensubu bulunduğunuz ve başkanlığını yaptığınız bu güzel dernek adına, ciddi çalışmalar ve planlamalar yapmış olacaksınız ki ilimizde ve saygın üniversitemizin, kongre binasının bordo salonunda, Türk Musikisinin güzel bir sesi olan Ayşe Taş ve topluluğunun konserini sayın halkımıza sundunuz. Başta, siz olmak üzere tüm emeği geçenlere gönül derunundan, en derin sevgilerimi, saygılarımı ve teşekkürlerimi sunarım. Burada, benim için asıl önemli konu, hiçbir menfaat gözetmeksizin, yaptığınız ve verdiğiniz emeklerle, ortaya koyduğunuz tablodur. Buradan hareketle diyorum ki bu şehre büyük emek veren, hizmetleriyle insanların gönüllerini fetheden, rahmetli büyüğümüz İzzet Baysal’dan sonra şehrimizin ikinci hizmet mimarısınız dersem, herhalde fazla abartmış olmam.

Sayın Uçar;

Sohbetimize devam edelim. Önemli olan sözler değil davranışlardır. Zamanında düşünüp davranmasını bilmeyen, konuşmasında çok cilalı laf etse de bu konuşmuş olmak için konuşmaktan başka bir anlam ifade etmez. Kabiliyetli olanlar için, dünyamız dilsiz değildir. Siz, işin sonunu TAÇLANDIRIYORSUNUZ. Bunun için, çalışkan ve eğilen baş taç giyer. En önemli fark da zaten burada. (Denenir her altın mihenk taşında, anlaşılır insan bir iş başında) Mesele, işine, gönülden, sıtkı sadakatle sarılmak meselesidir. Nitekim, öz ağlamazsa göz ağlamaz. Teşbihte hata olmazsa, gözüne tükrük sürerek ağlayanın, zaten eli işte gözü oynaştadır. Siz görevlerinizi, iş olsun diye yapmıyorsunuz. Bilakis, bunları, güzel yapılanların maksadına göre değerlendiriyorsunuz. Asıl önemli düşüncede burada. Örneğin; BİR METRE İŞ YAPMAYI, BİN KİLOMETRE SÖZ VERMEYE DEĞİŞMİYORSUNUZ. Dolayısıyla, kendi işinde efendi olmayı beceremeyenler, dikkat edilirse zaman içerisinde başkalarının uşağı olurlar. Bu nedenle, itimada şayan olduğunuz için, itibar görüyor ve bu nedenle, (unvan )sevilmekten daha büyük iltifat oluyor size. Halkın tabiriyle, özveriyle hiçbir menfaat beklemeden çalışmak, öyle her baba yiğidin karı değildir. Örneğin; (Ben kaftan giyerken, bir gömleği de mazluma hediye edeyim düşüncesi), birçok ahkâm kesenin, aklından dahi geçmiyor. Bütün dostlarımda bilir ki ben, mümkün olduğu kadar gerçekleri yazarım ve onları savunurum. Çok sözde moloz gibidir. O zaman öze gelelim.

Asafın miktarını bilmez Süleyman olmayan

Bilmez insan kadrini alemde, insan olmayan.

                                                         (Ziya Paşa)

Sayın Uçar;

Yazımı, çok sevdiğim bir dua ile birlikte bitirelim. Devletimiz payidar, dereceniz yüce, yaşantınız hoş, gidişiniz doğru, ibadetiniz de kabul edilmiş olsun. Sevgi ve saygılarımla.

                                                                  Kemal Bilsel SARISÖZEN