Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Erol Perçin, Gezi Direnişi’ni organize ettikleri gerekçesiyle Mücella Yapıcı, Tayfun Karaman, Can Atalay cezalandırılmasıyla ilgili açıklamada bulundu. Perçin, “Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir.” dedi.

Haber: Servet Gökçek

Açıklamaya TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB Bolu İl Başkanı Erol Perçin, Eğitim Sen Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Tüm Emekliler Sendikası Başkanı Lütfiye Özkan ve diğer üyeler katıldı.

TMMOB Bolu İl Başkanı Erol Perçin, ülkede her alanda harabeye dönmüş bir ekonominin, hukuktan bürokrasiye kadar her alanda çürümüş bir devlet yapısının ve giderek derinleşen bir toplumsal kutuplaşma manzarasıyla karşı karşıya bulunduklarını aktardı.

“TOPLUMSAL MUHALEFETİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Perçin, iktidarın halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine toplumsal muhalefeti susturmaya çalışarak başarısızlığının üstünü örtmeye çalıştığını belirterek, “Ülkemiz ekonomiden siyasete kadar her alanda büyük bir kriz içerisindeyken, krizin sorumlusu olan iktidar halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine toplumsal muhalefeti susturmaya çalışarak başarısızlığının üstünü örtmeye çalışıyor. Ülke tarihimizin en kitlesel ve uzun süreli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi’ni organize ettikleri gerekçesiyle aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımıza verilen cezalar, iktidarın toplumsal muhalefeti cezalandırma ve sindirme siyasetinin son adımı olmuştur. İktidar güdümündeki mahkemenin verdiği bu cezaların hiçbir hukuki dayanağı ve toplumsal meşruiyeti bulunmamaktadır. Gezi Direnişi ve bu direnişin parçası olmuş herkes bu tarih karşısında ve toplum vicdanında tertemiz ve lekesizdir.” dedi.

“İKTİDAR ZORBALIĞINA DÜN BOYUN EĞMEDİK, BUGÜN DE BOYUN EĞMEYECEĞİZ”

Parka, şehre, doğaya, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancıların olduğunu vurgulayan Perçin, “Siyasi iktidarın arkadaşlarımız ve Taksim Dayanışması nezdinde cezalandırmak istediği Gezi Direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarının tümüdür. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir; TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğidir. İktidar zorbalığına dün boyun eğmedik, bugün de boyun eğmeyeceğiz. Gezi Direnişini, Gezi Davası’nda ceza alan arkadaşlarımızı, uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi, kamusal faydayı ve meslektaşlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“İKTİDAR BAŞARISIZLIĞINI BASKIYLA AŞMAYA ÇALIŞIYOR”

Perçinin ardından TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz; “Cumhurbaşkanın sözü ve eyleminin tüm hukuk kurallarının üzerinde tutulduğu bir ülke haline geldiğini vurgulayarak, “Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, biliyorsunuz tek adam rejiminin Cumhurbaşkanın sözü ve eyleminin tüm hukuk kurallarını üzerinde tutulduğu bir ülke haline geldik. Ülkede yasama, yürütme, yargı organlarının görevi, devletin tüm kurumlarının görevi neredeyse Cumhurbaşkanın sözünü kıymetlendirmek ve yaşama geçirmekten ibaret. Bunun karşısında duran tüm kesimler hakkını, hukukunu savunan tüm kesimleri de düşman ilan edildiği bir ülke de yaşıyoruz. Türkiye o noktaya geldi. Güçler ayrılığı ilkesinin tamamen yok edildiği, halk egemenliği ilkesinin tamamen yok edildiği, ülkenin olağan koşullarda yönetilmesinin olanağı yok. Böylesi bir ülke de istikrar olmasın da olanağı yok. Güven olmasının da olanağı yok. Böylesi bir ülke anca baskıyla yönetilebilir. Yönetilemiyor da. Ülkenin içerisine düştüğü, 20 yıldır ısrarla sürdürülen bu piyasacılık, neoliberal üretimi, yatırımı biz mühendisleri, mimarları, şehir planlayıcılarını dışlayan uygulamaların neden olduğu krizlere karşı, halkın tepkisi de baskıyla sindirilmeye çalışılıyor. En son Canan Kaftancıoğlu örneğinde verilen kararlarda baskı politikasını sonucudur. İktidar başarısızlığını baskıyla aşmaya çalışıyor. Bu alınan kararların hiçbir hukuki ve toplumsal meşrutiyeti olmadığı hepimiz biliyoruz. Toplum vicdanın da oldukça büyük bir yara açtı bu. Hem Türkiye genelinde yapmış olduğumuz etkinliklere halkın katılımı, demokratik kitle örgütlerinin yaptığı açıklamalar, hem 1 Mayıs meydanlarında dile getirilen düşünceler, hem bizim adalet nöbetlerimize yönelik yoğun ilgi bu kararın kamu vicdanında da halk vicdanında da kabul edilemediğini, kabul edilemez olduğunu gösteriyor.” dedi.

“HALKI UYARMAK BİZİM MESLEKİ GÖREVİMİZDİR”

Koramaz, yargının artık halkı cezalandırma, siyasi iktidara bir kalkan olarak kullanılmaya başlandığını anlatarak, “TMMOB anayasanın 135. Maddesiyle kurulan kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Aslında arkadaşlarımızın cezalandırılmasına gerekçe olarak gösterilen fiiller, TMMOB yöneticilerinin ve biz mimarların, şehir planlayıcılarının asli görevidir. Bizler bu ülkede ağaca, kamusal mekanlara, toplumsal varlıklara sahip çıkmak için doğal kaynakları, insanlık yaşamını kolaylaştırmak için eğitim alan meslek disiplinleriyiz. Bu alanda görmüş olduğumuz her türlü hukuksuzluğa, talana, yağmaya karşı çıkmak, bu noktada halkı uyarmak bizim mesleki görevimizdir. Arkadaşlarımız mesleki görevlerini yaptıkları için, anayasanın verdiği görevleri yerlerine getirdikleri için yargılandılar ve 18 yıl ceza aldılar. Gelişmiş ülkelerde yargı ve hukuk devletin bu tür uygulamalarına karşı halkı savunmak için vardır. Toplumu korumak için vardır. Ne yazık ki bizim ülkemizde yargı artık halkı cezalandırma, siyasi iktidara bir kalkan olarak kullanılmaya başlandı. İfadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim