Bolu’nu Çaydurt’a bağlı yuva köyünde sesler yükselmeye devam ediyor. Çocukları ile birlikte yaşadıkları o günleri unutmayan anneler üzgün, yorgun ve gözleri yaşlı. Misafir olarak Bolu’ya gelen Huri Beyazanur Gülen ise “Bize temiz su sağlamakla görevli olan insanların ihmali nedeniyle, bu olaylar başımıza geldi. Temiz su sağlamaktan bile acizseniz; bu işi neden yapıyorsunuz?” sorusunu yöneltiyor ayrıca hastanede yapılan testlerin gizlendiğini de belirtiyor.

HABER: ASLI AKIŞ

Yuva köyü Çaydurt Mahallesi'nde, temmuz ayının başında, Kurban Bayramı ile başlayan süreçte çoğu çocuklarda olmak üzere karın ağrısı, mide bulantısı ve kanlı ishal görüldü. Hastaneye aralıklarla götürülen çocuk ile yetişkinlerin ilk belirlemelere göre, sudan zehirlendiği tespit edildi. Tetkikler sonucu çocuklarda bağırsak enfeksiyonu görüldü, bazı hastalarda ishal nedeniyle böbrek yetmezliği başladı. Bazı hastalara diyaliz tedavisi uygulandı. Durumu ağırlaşan hastalar, başka şehirlerdeki hastanelere götürüldü.

1 kişinin öldüğü, 145 kişinin hastanelerde tedavi gördüğü zehirlenme olayının sebebi henüz açıklanamazken, yaşadıkları zor günleri anlatan Yuva köylüler zehirlenme sonrası çeşitli hastalıklara yakalandıklarını ifade ediyor. Olayın üzerinden 3 ay geçmesine rağmen konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadığını ifade ederek, bir an önce suçluların bulunup cezalandırılmasını talep ediyor.

“HASTANEDEKİ TESTLERİMİZ BİZDEN GİZLENİYOR”

Yoğun bakımda tedavi gördükten sonra taburcu edilen Huri Beyazanur Gülen, “Çok kötü bir hastalık süreci geçirdim. Böbreklerim iflas etme durumuna geldi. Sürekli diyalize girdik. Psikolojik olarak çok zor bir süreçti. Bir can kaybı oldu. O yüzden çok ciddiye alınması gereken bir konu. Fakat hala bize bir açıklama yapılmıyor. Şu anda nefes almayla alakalı sıkıntım var. Eskisi gibi değilim. Zor bir hastalıktan geçtik. Nefes darlığım oluyor. Herkes su olduğunu söylüyor. Ama herhangi bir açıklama yapılmadı. Bir an önce, net bir açıklama istiyoruz. İhtimal yürütüyorlar, ihtimalleri biz de yürütebiliyoruz. O yüzden kesin bir açıklama yapılması gerekiyor. Suçlular belirlenip, adalet karşısına çıkarılmalı. Bizim hastanedeki testlerimiz bizden gizleniyor. Bize temiz su sağlamakla görevli olan insanların ihmali nedeniyle, bu olaylar başımıza geldi. Temiz su sağlamaktan bile acizseniz; bu işi neden yapıyorsunuz?” şeklinde konuştu.

“ARAŞTIRMA YAPILSIN ÖRT PAS EDİLMESİN”

İlknur  Özkan konunun ört pas edilmemesi üzerindeki hassasiyetini belirterek; “4 yaşında oğlum rahatsızlandı, 37 gün boyunca hastanede kaldık, sürekli istiğfar etti. Sadece biz değil 5 kişiydik. Hastane güzel ilgilendi ama ilk yattığımızda doktorlar sürekli kurban etinden olduğu söyledi. Ama biz hepimiz aynı eti yemedik. 145 kişi var hasta olan hepimiz ayrı yerde et kullandık. Öyle olduğunu söyledik. Kesinlikle etten olduğunu düşünmedik, kimyasal diye düşünüyoruz. Burada fabrika var, başka birileri var. Öyle diye düşünüyoruz, araştırılsın; ört-bas edilmesin. Ben de geçirdim ama hastanede yatmadım. Oğlum yoğun bakımda onun başındaydım. Acile falan giderek benimki geçti ama bende de çok yorgunluk oluyor. Karın ağrım oluyor.” dedi.

“ÇOCUĞUM 12 GÜN BOYUNCA GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ACI ÇEKTİ”

Kızıyla birlikte zehirlenen ve aynı odada tedavi gördüğü süreçte büyük acılar çektiklerini dile getiren Aysun Küner, “Bolu’da sudan zehirlenme vakalarında, Çaydurt Köyü’nde ben bayramın birinci gününde yoktum. Mahallede bir söylenti olmuş, ‘Sularda bir sorun var’ diye. Geldim, ‘kullanılabilir’ diye belirttiler. Sadece elimi yıkayıp dişimi fırçaladıktan sonra; kanlı ishalim, baş dönmelerim, kusmalarım başladı. Çocuğumun tedavisi yarım kaldı. İkimiz aynı hastanede, aynı odada tedavi gördük. Çocuğum 12 gün boyunca gözümün önünde acı çekti. Bakacak kimse olmadığı için kendi acılarıma rağmen çocuğuma baktım.” İfadelerini kullandı

“YAŞADIĞIMIZ HİÇBİR GÜNÜ UNUTMADIK”

Küner, sorumluların araştırılıp bir an önce sebebin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ederek; “Bize bu acıları yaşatanlar bulunsun. Ben çocuğumun gözümün önünde inlemesini duyarken, bana verilen ilcalar dalaklarıma, iç organlarıma zarar verdi. Nefes alamazken, çocuğuma baktım. Bunun sebebi her neyse artık ortaya çıkarılsın. Biz yaşadığımız hiçbir günü unutmadık. Unutulmasına da izin vermiyoruz. Neyse arkasında duracağız. Davaysa dava… Sorumlusu her kimse… Yaşadıklarımızın bedelini ağır bir şekilde ödedik. Sebep olanlar da ödesin. Anlatacak hiçbir durumum yok. Baş dönmesi, tansiyon hastalıklarım oldu. Daha bu yaşta ve hiçbir sorunum yokken. Çocuğum, ‘Anne başım dönüyor’ diyerek uyanıyor. İki ay oldu biz tedavimizi bitireli. Hala çocuğumun şikâyetleri var. Hala çocuğum tedavi görüyor. Gidip kan veriyoruz. Tedavilere devam ediyoruz. Lütfen ne olursa olsun bunu yapanlar bulunsun. Bu doğal bir olay değil. Kimse ört-bas etmeye de çalışmasın.” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim