Ağustos ayı geldi mi, aklımıza zor zamanlar ve ardından büyük zaferler gelir. Tarihimize damga vuran eşsiz zaferlerimizi gururla yad ederiz. Büyük komutan Alparslan’ın 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’yu İslâm’a açan ve milletimize yurt kılan Malazgirt zaferini hatırlarız. 30 Ağustos 1922 tarihinde kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni anarız. Kısaca, aslında geçmişimiz zaferlerle dolu bir milletiz. Aynı ruha ve inanca sahip olduğumuz müddetçe hîn i hacette bu zaferlere yenileri neden eklenmesin ki? Bir taraftan Kıbrıs’ta, Kuzey Irak’ta ve Kuzey Suriye’de, Karabağ’da, Libya’da ve mavi vatan Akdeniz de; diğer taraftan savunma sanayiinde ve diplomaside emsali görülmemiş başarılara imza atılmaktadır. Hem tarihte ve hem de günümüzde bu başarıları kazandıran ruh, milli ve manevi değerlere; yani İslam’a Kur’an’a, Peygamber’e, Vatan’a bayrağa ve namusa olan bağlılığımızdır. Bu inanç ve düşünceyle yolumuza devam edersek, işte o zaman Allah’ın yardımı daima bizimle beraber olacaktır. Ne zaman dara düşüp “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye yakarışta bulunsak, Yüce Rabbimizin, “Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 214) müjdesiyle ruhlarımızı huzura erdirecektir.

Her milletin bir tarihi vardır ve o tarih hafıza niteliğindedir. Geleceğin inşasında önemli yer alır. Tarih ibret nazarıyla okunduğunda, milletlere bir pusula gibi yön gösterir, istikamet çizer. Tarihimizdeki zaferlerimiz de bizi biz yapan değerlere sahip çıkmayı öğretir.  Huzur ve güven içinde yaşadığımız mavi, gök ve kara vatanımızı, canımızdan aziz bilmeyi öğretir. Varlığımızı ve birliğimizi, kardeşliğimizi ve muhabbetimizi koruma bilinci aşılar. Aynı iman, aynı ruh ve aynı mefkûreye sahip olduğumuz müddetçe aşamayacağımız hiçbir engelin, kazanamayacağımız hiçbir mücadelenin olmadığını öğretir bizlere.

Yüce Allah (c.c.) Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”( Muhammed,7).  Hz. Peygamber (s.a.s) de şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’ın dini en üstün olsun diye mücadele ederse o Allah yolundadır.”( Buhârî, Tevhîd, 28).

Geçmiş zaferlerimizi yad etmek ve gelecek nesillerimize aktarmak elbette çok önemlidir. Ancak bundan daha da önemli olan tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların idrakinde olmaktır. Aziz milletimizin, gönül coğrafyamızın ve bütün insanlığın iyiliği, huzuru ve barışı için elimizden geleni yapmaktır. Her alanda terakki için var gücümüz ile çalışmaktır. Ancak o zaman iyiliği yer yüzüne hâkim kılabilir ve bize bırakılan emanetlere sahip çıkmış oluruz.