Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Bolu Şube Başkanı (E) P. Kd. Bnb. Kıbrıs Gazisi Ahmet Şerafettin Yamaner, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 83’üncü yılında, “Atatürk ve 10 Kasım” başlıklı yazıyı kaleme aldı. Yamaner, yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ile ilk Cumhurbaşkanı büyük önder, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 83 yıl önce saat 09:05’te aramızdan ayrılışının yıldönümünde Türk milleti olarak onu minnetle, rahmetle, özlemle ve saygıyla andık.  Aramızdan ayrılışının üzerinden 83 yıl geçmesine rağmen engin düşünce ve icraatlarının değeri bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Her 10 Kasımda onun düşüncelerinin ilke ve devrimlerinin ölümsüzlüğü daha iyi anlaşılmaktadır.

 ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNÜ DEĞİL ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜN NEDENLERİNİ TARTIŞMALIYIZ.

10 Kasımlar; ATATÜRK’ü sarı saçlı, mavi gözlü, bir devdi şeklinde ezberletilen şekilciliği bırakıp onun ilkelerini, devrimlerini, uygarlık yolundaki önerilerini tartışmalıyız. 10 Kasımlar; Atatürkçülüğün Türkiye’nin bugünkü ve yarınki tüm sorunlarına ışık tutacak güncel, geçerli ve çözümsel önerileri içinde barındırdığını hatırlatma günleri olmalıdır.10 Kasımlar; bu ülke için yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın raporlarının verildiği hesap verme günleri olmalıdır. ATATÜRK, tabu veya put değildir. Bir masal kahramanı da değildir.

O, olayların gelişmesiyle bu milletin bağrından doğmuş bir hakikat adamıdır. O, bir ulusun yok olma felaketini, var olma saadetine çeviren adamıdır.

ATATÜRK önce kendini inşa etti. Sonra bir asker olarak korumak için ant içtiği ve cephelerde yan yana savaştığı Anadolu insanıyla beraber bir ulus inşa etti. Yetkiyi makamı için değil görev için isteyerek ulusun hizmetinde bir ömür geçirdi. Rauf Orbay yakın çevresine, ‘Biz Atatürk’ün yanında olmamış olsaydık da o, bu neticeyi alacaktı. Eğer aramızda Atatürk bulunmamış olsaydı bizim bugünkü neticeyi görmemize imkân yoktu.’ Gelişmiş bir ülke, çağ atlamış bir millet istiyorsak, devletlerin kendi başına yaşaması da mümkün olmadığına göre; Dünya devletleri ile beraber yaşamak zorundayız.

ATATÜRK’ÜN İKİ BÜYÜK ÖZELLİĞİ

 Atatürk’ün en büyük özelliği, sadece yaşadığı zaman ülkesini düşünmekle kalmayıp, öldükten sonra da ülkesinin içine düşebileceği durumları hatta bugünleri çok net görerek bu problemlere çare olacak kadar güncel ve geçerli önerileri de yazarak bırakmış olmasıdır. Atatürk’ün bir diğer özelliği de çok kitap okumuş olmasıdır. Cephede bile vakit buldukça kitap okumuştur. Mustafa Kemal eğitime verdiği önemi yalnız Türkiye için değil, Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımız ve çocukları içinde vermiştir. ‘Muharebe alanlarında zaferler kazanırsınız, başarı elde edersiniz ancak gerinizde irfan ordusu olmadıkça bu başarılar kalıcı değildir.’ diyerek gençliğin eğitimine verdiği önem anlaşılmaktadır. ABD Kongre kitaplığında kendisi hakkında yazılan eserlerin 5 bin sayıya ulaştığı görülmektedir. Hepsi yabancı dillere çevrilmiştir.

Hiçbir milletin büyüğü için bu kadar çok eserin yazıldığı görülmemiştir. Bugün beş kıtada otuz beş devlette Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün heykelleri ve heykelin altında dünya barışı, yurt savunması, Kahramanlık gibi veciz sözleri bulunmaktadır. Dünya Liderleri hep onu örnek almıştır. Anıtkabirde sergilenen kitap sayısı 3 bin 500’ün üzerindedir.

Kitapları okurken satırlar, kelimeler üzerine işaretler koyarak yanlarına notlar alırdı. ‘Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim bugün yapabildiğim işlerden hiçbirini yapamazdım.’ Demiştir. 35 Yaşında General, 40 yaşında Başkomutan, 42 yaşında Cumhurbaşkanı oldu. 48 yaşında Türk alfabesini yürürlüğe koyup, 53 yaşında NUTUK’u yazan kişi olarak tarihe geçti. Atatürk yaptıklarını mucize ile değil okuduğu kitaplarda açıklamaktadır. Kimi büyüklüğümü geldiği makamlardan alır kimi de geldiği yere büyüklük getirir. Bu söz Mustafa Kemal için söylenmiş gibidir. Bugün Atatürk’ü anlamak; Cumhuriyete ve onun demokratik ve sosyal hukuk devleti olan yapısına sahip çıkmaktır.

Kişisel çıkar ve ihtirasların etkisinden uzak bir şekilde Türk yurdu ve ulusu için çalışmak demektir. Atatürkçü düşünce sistemine bağlı olmak ve bu bağlılığı nutuklarda, söylemlerde ifade etmekle değil bunları davranışlara ve uygulamalara yansıtmak demektir. ‘Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.’ demekle kendisini ifade etmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, büyük devlet adamı, büyük asker.” Olmasaydın olmazdık. Ne senden geçeriz ne senin eserinden. ‘Benim en büyük eserim’ dediği Cumhuriyet için ‘Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ demiştir. Sonsuza kadar Türk milletinin kalbinde yaşayacaksın ve yaşatılacaksın.

 

Rahat uyu atam Huzur içinde yat.”

 

 

Editör: TE Bilisim