DEĞİŞİM DEGİL, GELİŞİM

Uzunca bir zamandır hatalı olarak değerlendirdiğim bir zihniyet yapısının içerisinde debelenmekteyiz. Herakleitos’a atfedilen “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” sözü sanıyorum yanlış anlaşılmakta ya da bilerek kastettiği anlamın sınırları zorlanmaktadır.

Özellikle sosyal yaşam için “değişimi” bir dönüşüm ve gelişim süreci olarak ele aldığımızda doğru bir bakış açısıyla hareket etmiş oluruz. Çünkü geçmiş ve eski; özünde tecrübeyi, bilgeliği, doğruları, hataları, keşkeleri, geleceğe dair umut ve karamsarlıkları taşır. Bu saydıklarımın hepsi birey ve toplumlar için yol göstericidir. Nitekim tüm kutsal kitaplarda, muhatapları için geçmişten ibretlik anlatılara yer verilmiştir. Amaç o yaşanmışlıklardan ders çıkarılmasıdır.   Çünkü geçmiş; yaşanmışlık, deneyim ve tecrübedir. Dolayısıyla geçmişteki yaşanmışlıklardan ders alıp iyiye ve güzele dair yol almak, dönüşmek ve gelişmek doğru olandır. Bir Şaman atasözünde bahsedildiği gibi “Ders sen öğreninceye kadar devam eder.” Burada dersten kasıt yapmış olduğun hata ve yanlışlardır. Bunu fark edip hatalarından ders çıkardığında ve yaşantını buna uygun bir şekle dönüştürdüğünde, öğrenmiş, gelişmiş ve daha bilge bir noktaya kendini taşımış olursun.

Oysaki günümüzde değişim, yenilik ve reform adı altında düne, geçmişe dair tüm iyi ve güzel şeyler bir anda yok sayılmakta ve tecrübe olarak görülmesi gereken değerler eski olarak nitelenmektedir. Geçmişin ve tecrübenin önemini bilen toplumlar, gelişmiş ülkeler; yenilik, değişim ve reform yerine gelişim, dönüşüm ve deneyimlerden öğrenme yaklaşımını benimsemektedirler. İçinde bulunduğumuz bağlamda yenilik ve reform denildiğinde geçmiş ve eski yok sayılmakta, görmezden gelinmekte hatta kötü gösterilmek istenmektedir. Bunun bir toplum için zararlarını, istenirse sabaha kadar anlatabilirim. Ancak bana ayrılan sayfa uzunluğu buna müsaade etmez.

Peki “gelişim”i temele alan bakış açısında ne vardır?

Dün vardır, bugün vardır, yarın vardır, geçmiş vardır, gelecek vardır, eski vardır ve yeni vardır. Ez cümle süreç vardır. Bir anda sihirli bir formülle her şeyi çözemeyeceğimiz gerçeği vardır. Emek vardır, çıraklık, kalfalık ve ustalık vardır.

Burada kastettiğim şey yeniliğe ve reformlara karşı direnmek, tutuculuk göstermek değil. Bilakis yeni ile eskiyi, dün ile yarını, geçmiş ile geleceği doğru bir zeminde ele almak ve anlamsız, değersiz, köksüz bir değişim yerine “gelişimi” ikame etmektir. Herakleitos’un bu sözünü toplumsal yapılar için şöyle formüle edebiliriz:  “Gelişmeyen şey durur, duran şey, çürür, çürüyen şey ölür.” Düşüncelerimi derleyip toparlamak için şu yaşam parolasını okurlarımla paylaşabilirim: “Değişim için değişim değil, yenilik olsun diye yenilik değil; güzel bir gelecek için önce gelişmek gerekir.”

25.09.2024

Bayram ERDEN